This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

15 Ağustos 2015 Cumartesi

Doğa ile iç içe Rengarenk Ahşap Dekorlu Ev

ahsap dekor 1Doğa ile iç içe ve uyumlu dekoru olan bir ev, size sanki evde değilde kırda hissetmenizi sağlayacaktır.

Bu evde geniş pencereler ve teras kullanılmıştır. Bunun yanında muhteşem bir doğa da bu eve eşlik etmiştir. Ülkemizde bu tarz bir mekan bulmak mümkün müdür bilinmez fakat istenildiğinde şehirden uzaklarda bu tarz yerlere rastlamak olanaksız değil.

12 Ağustos 2015 Çarşamba

OSB Levha Nedir ve Özellikleri Nelerdir?

OSB Levha Nedir ve Özellikleri NelerdirTeknoloji; doğa kaynaklarını kullanırken hammaddenin bol veya az bulunuşuna göre biçimlendirilmiştir. Bunun sonucu zaman içerisinde hammaddelerden ekonomik ve rasyonel kullanma yöntemleri geliştirilerek en iyi şekilde yararlanma yoluna gidilmiştir. Ormandan çok yönlü yararlanmanın gerçekleştiği günümüzde, sadece odundan yaklaşık on bin farklı ürün elde edilebilmektedir. Bu kadar geniş kullanım yeri bulabilen odun tüketimi ve dünya nüfus artışı ile orman varlığının çeşitli sebeplerle hızla azaldığı göz önüne alındığında; hammadde olarak odunun değeri sürekli artacağı söylenebilir.

Bu nedenle odun; en ekonomik ve rasyonel şekilde değerlendirilmek zorundadır. Ayrıca, masif odunda doğal olarak bazı kusurlar bulunmaktadır. Örneğin; budak eğilme direncini azaltıcı bir etki yapmaktadır. Bu nedenle masif olarak değerlendirilmesi yanında yonga, lif ve tabakalı ağaç malzeme üretim yöntemleri geliştirilerek daha az kusurlu malzeme üretilirken endüstri artıklan da değerlendirilmektedir.
Odun anizotropik yapısı nedeniyle üç farklı yönde değişik özellikler gösterir. Hammadde odunun değişik yöntemlerle levha haline getirilmesiyle odun kusurları olabildiğince iyileştirilmekte ve daha izotrop homojen malzemeler üretilebilmektedir. Bu nedenle homojen malzeme üretmek son yarım yüzyıldaki gelişmelerin belirgin karakteristiği olmuştur.
1940’lı yıllarda yonga levhanın endüstriyel olarak üretimine başlanılmıştır. Giderek azalmakta olan orman varlığına olan talebi azaltmak, artıklar ve düşük değerli odunlardan kaliteli ve ekonomik malzeme üretmek, odun esaslı levhaların geliştirilmesinde başlıca düşünce kaynağı olmuştur. Üretilen levhalar geniş yüzeyli, odunda doğal bulunan kusurlardan kısmen arınmış, izotrop ve homojen özelliklere sahiptir,
1700’lü yıllara dayanan kontrplak ve kontrtabla endüstrisinde üretilen levhaların fiziksel ve mekanik özellikleri masif oduna oranla oldukça iyi olmasına karşın, bu levhaların üretimi için gerekli hammaddede aranan özellikler de oldukça yüksektir. Bu endüstrinin hammaddesini oluşturan soymalık yuvarlak odunlar hem çok pahalı, hem de üretim süresi 200-250 yıl gibi uzun zaman aldığından bulunması her geçen gün zorlaşmaktadır. Bu bakımdan, kontrplak ve kontrtablanın yerini tutacak daha ekonomik yeni bir malzeme üretimi için yakın geçmişte oldukça yoğun çalışmalar yapılmıştır.
Bu amaçla geliştirilmiş olan, OSB levhaları giderek önemi artacağı anlaşılan yeni bir levha türüdür. Bu yeni levha türünün üretimiyle, 60 yıllık bir geçmişi olmasına karşın, çok hızlı bir gelişme göstermiş olan yonga levha endüstrisi ileriki yıllarda da rekabet gücünü koruyabilecektir.
Soyma yöntemiyle kaplama üretiminde küçük çaplı ve düşük değerli odunlar %50 randımanla değerlendirilirken, yönlendirilmiş levha (OSB) üretiminde değerlendirme oram %85’dir. Yönlendirilmiş yongalı levhanın en önemli faydası kullanım yerine göre arzu edilen dirençte üretilebilmesi, doğal oduna göre daha stabil olması, çatlak, budak gibi odun kusurlarım bulundurmamasıdır.
Odun esaslı levhalar, %80-90 gibi büyük oranda odun yongası içermektedir. Herhangi bir koruyucu işleme tabi tutulduktan sonra veya koruyucu işleme tabi tutulmadan kullanılan yongalar rutubet, mantar, böcek ve yangına gibi çeşitli biyotik ve abiyotik zararlıların tahribatına maruz kalabilmektedir. Bunun sonucu olarak, mamul malzemenin kullanım yerinde boyut değişimleri, renklenmeler, çürümeler ve dolayısı ile direnç kayıpları meydana gelmektedir. Oysa levha üretiminde amaç, ağaç malzemenin fiziksel ve mekanik özelliklerinin yanı sıra biyolojik ve kimyasal özelliklerinin iyileştirilmesi veya en azından bunların korunmasıdır. Bunun için en etkin çözüm ise; odun esaslı levhaların üretimi esnasında koruyucu kimyasal maddeler ile muamele edilmesidir.
Günümüzde kullanım alanı ve paralelinde üretim miktarı artan OSB, kullanım ömrünün daha uzun olması açısından çoğunlukla fungusit, insektisit ve yanmayı geciktirici özelliklere sahip borlu bileşiklerle modifiye edilmektedir.
Odun esaslı levha üretimini sınırlandıran iki önemli faktör vardır. Bunlardan birincisi odun, İkincisi de yapıştırıcı maddedir. Sektörün hammadde sıkıntısını çözmek amacıyla kavak ve pavlonya gibi hızlı gelişen ağaç türleri üzerinde çalışmalar yoğunlaşmaktadır.
Odun yapıştırıcılarını, fenol ve amino plastikler oluşturmaktadır. Bu grubun öncülüğünü yapan fenol formaldehit geçen yüzyılın başlarında geliştirilmiş ve sonrasında ilk sentetik polimer olarak üretilmiştir. Fenol formaldehit, uzun ömürlü ve suya dayanıklılığının iyi olması bakımından dış mekânlarda kullanım için en uygun tutkal olarak ağaç sanayindeki yerini almıştır. Fenolik esaslı tutkallar, petrol türevi olması nedeniyle oldukça pahalıdır. Dünyada levha ürün maliyetini azaltmak için alternatif bağlayıcı arayışı devam etmektedir.

Son yıllarda yapılan çalışmalar fenol ve üre formaldehit tutkallarına alternatif düşük maliyetli bağlayıcılar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Öte yandan kağıt fabrikalarında atık olarak oluşan siyah çözeltiden çökeltilerek elde edilen kraft ligninin, bağlayıcılık özelliğinden yararlanılarak alternatif tutkal üretilebileceği bilinmektedir. Kimyasal yapısının fenol ile benzemesinden dolayı lignin, fenolün yerine kullanılabilmektedir. Kağıt hamuru atık sularının ihtiva ettiği lignin yapıştırıcı madde olarak iki şekilde değerlendirilir. Bunlardan birincisi lignin molekülünü çeşitli yöntemlerle parçalayarak küçük moleküllü yeni maddeler elde edilmesi, İkincisi ise atık çözelti içerisindeki ligninin yapışım değiştirmeden mevcut özelliklerinden yararlanılmasıdır

A.DÖNMEZ

9 Ağustos 2015 Pazar

Zemin Kaplamasının Şeklinin İnsan Psikolojisindeki Yeri

[caption id="attachment_382" align="alignleft" width="300"]Traditional Kitchen Designs Traditional Kitchen Designs[/caption]

İnsan psikolojisi çok önemli bir husustur. Her insanın birer tüketici olduğunu düşünürsek, insan psikolojisini etkileyen bütün unsurlar, tüketiciyi de etkileyecektir.

Bu amaçla zemin kaplamasının şeklinin insan psikolojisi için ne kadar önemli olduğunu öğrenmek için, tüketicilere '' İnsan psikolojisi açısından zemin kaplamanızın istediğiniz şekilde olmaması sizi rahatsız eder mi?'' bir soru sorduğumuzda alınan cevaplar alttaki tabloda gösterilmektedir.

4 Ağustos 2015 Salı

Laminant Parke Nedir ve Yapısı nasıldır?

laminant parke nedir ve yapisi nasildirGünümüzde zemin kaplaması olarak çok çeşitli malzemeler kullanılmaktadır. Ağaç ürünleri, PVC, seramik, halı vb. malzemeler örnek olarak gösterilebilir.

Ağaç ürünü malzemeleri arasında ilk sırayı laminat parke almaktadır. Çünkü laminat parkenin diğer ağaç ürünlerine göre farklı özellikleri bulunmaktadır. Doğallık, çevreyle dost olması, uygun kullanıldığında uzun ömürlü olması, kolay uygulanması, düşük ısı iletkenliği, sesi emebilen yapısı, doğada kolayca bulunabilmesi laminat parkeyi üstün kılmaktadır.

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Parke Nedir ve Parkenin Özellikleri Nelerdir

parke nedir ve parkenin ozellikleri nelerdirParke, yüzeyleri düzgün, kalınlığı homojen, yan ve baş yüzeylerde birbirleriyle birleştirilmesini sağlayacak biçimde lamba ve zıvana açılmış olan, prizma şeklinde döşeme veya kaplama malzemesi olup tabla parke, masif parke ve mozaik olmak üzere üç grupta toplanabilmektedir.
TS 5204 EN 13756 (2004)’de genel olarak parke “döşenmeden önce en az 2,5 mm’lik bir üst tabaka kalınlığına sahip olan ahşap yer döşemesi” şeklinde tanımlandırılmıştır.

30 Temmuz 2015 Perşembe

Ahşap Malzemeler Nasıl Onarılır?

Zarar Görmüş Ahşap Ürünleri Nasıl OnarılırAhşap sistemlerin yapısal sorununun çözümlenmesi, onarım uygulamaları ile gerçekleştirilmektedir.

Ahşap strüktürün korunmasında, temel yaklaşım olan “sağlamlaştırma yöntemi” iki ana başlık altında inceliyoruz;
1. Yapı sistemi öğelerinin, mevcut durumunda bırakılıp, yalnız dış etkenlere karşı yalıtımının sağlanması,
2. Yapı sistemi öğelerinin, aynı malzeme veya farklı malzemeler yardımı ile sağlamlaştırılması yalıtımının sağlanması,
biçiminde ele alınmaktadır.

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Ahşap Malzemeyi Nasıl Korurum?

Ahşap Malzemeyi Nasıl KorurumYapılarda modern koruma yöntemlerinin uygulanması ile kullanım süresi en üst düzeye yükseltilmekte ve rasyonel bir kullanım gerçekleştirilmektedir.

Bu önlemler;
Teknik Önlemler; Ağacın yapı malzemesi olarak kullanılmadan önce, kabuğunun soyulması ve suyunun alınması, rutubetsiz bir ortamda kurutulması,

23 Temmuz 2015 Perşembe

Geleneksel Ahşap Ev’in, Ev Mimarisi İçindeki Yeri

ankara evi avluGeleneksel ev mimarisinde toprak, taş, tuğla, ağaç olmak üzere dört çeşit malzeme kullanılmıştır. Topraktan yapılan binalara kerpiç, taşdan ve tuğladan yapılanlara kârgir, ağaçtan yapılanlara ahşap veya yansı kârgir, yansı ahşap olanlara yarım kârgir bina denilmektedir. Bütün bu yapı malzemeleri, Türk ev mimarisi oluşumunda bölgelerin bünyesinde bulundurduktan özelliklere göre kullanım görmüş ve ev mimarisi o malzeme ile adlandırılmıştır.

17 Temmuz 2015 Cuma

Ahşap Evlerin Tahrip Edilmesinde İnsanların Rolü

ankara eviAhşap evlerin korunması söz konusu olduğunda, yapıda bozulmaya neden olan etkenlerin özelliklerinin bilinmesi ve bu doğrultuda önlemlerin alınması gerekmektedir. Bu etkenleri belirlerken, Walter Frodl’un anıtı tehdit eden tehlikeler tanımı temel alınmıştır.

Sivil anıt sınıfına giren ahşap evler, yapısal bünyesinden ileri gelen iç tehlikeler ve dışarıdaki olumsuzluklardan kaynaklanan dış etkiler altındadır. Bu tehlikeler ve etkiler içeriğine göre 3 ana gurupta ele alınmaktadır. 

14 Temmuz 2015 Salı

Eski Ankara Evleri Hakkında Teknik Bilgi

ankara eviAnkara evleri plan kuruluşu açısından sade ve basit olmuştur. 17. ve 18.yüzyıllar arasında az sayıda yapılan dış sofalı evlerin bir kısmında, sofa odaların arasında da devam etmiştir.

Odaların sıraya dizilmiş örnekleri az olup, çok kez farklı yönlerde ve sofa etrafında serbestçe gruplanmıştır. Genelde iç sofalı plan tipleri uygulanmıştır. Büyük konaklara pek rastlanmayan, geleneksel kent dokusunda mimari, küçük ve ölçülü bir boyutta uygulanmıştır.

12 Temmuz 2015 Pazar

Emprenyenin Maddeleri ve Uygulama Yöntemleri Nelerdir?

emprenye makinasiEmprenye yöntemleri genel olarak beş gruba ayrılmaktadır. Bunlar:
a. Basınç uygulanmayan basit yöntemler,
a. 1. Fırça ile sürme ve püskürtme yöntemleri,
a.2. Deluging yöntemi,
a.3. Batırma yöntemi,
a. 4. Açık kazanda sıcak ve soğuk yöntem,

9 Temmuz 2015 Perşembe

Emprenye ve Emprenyenin Önemi Nedir

emprenyeli kereste 2Herhangi bir koruyucu işlem görmemiş doğal haldeki ağaç malzemenin kullanım yerinde mantarlar ve böcekler tarafından tahrip edilerek çürütülmesi sonucu her yıl büyük maddi kayıplar söz konusu olmaktadır. Çünkü organik bir madde olan ağaç malzemenin çürütülmesi ve böceklerle tahrip edilmesi doğal bir olaydır. Ancak, alınacak çeşitli önlemlerle, özellikle kimyasal önlemlerle ağaç malzemenin uzun yıllar bu zararlılardan korunması mümkün olmaktadır.

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Türkiye'de Orman ve Orman Ürünleri Sanayisinin Durumu

orman urunleriTürkiye'deki orman alanları gerek nitelik, gerekse de nicelik olarak günden güne azalmaktadır. Halen yaklaşık 20.7 milyon hektar orman alanımız bulunmakta olup, bu alan ülke genelinin % 25.9'unu içermektedir. Ancak, söz konusu orman alanlarının yalnızca 8.0 milyon hektarı verimli ormanlar olarak nitelendirilebilir, Geriye kalan 12.7 milyon hektar orman alanı ise bozuk veya tamamen verimsiz alanlardan oluşmaktadır.

3 Temmuz 2015 Cuma

Emprenyenin Önemi Nedir?

emprenyeli keresteAğaç malzeme; anatomik, fiziksel, mekanik özellikleri ve kimyasal yapısı bakımından değişiklikler gösteren doğal bir materyal olup, çok farklı kullanım alanlarında değerlendirilebilmektedir. Ancak, birçok kullanım yerinde mantarlar tarafından çürütülme, böceklerin saldırısı sebebiyle dayanma süresinin kısalması ve yanıcı olması gibi negatif nitelikleri vardır. Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak ve çok değerli bir materyal olan ağaç malzemenin dayanma ömrünü artırmak için, farklı kimyasal maddeler ve metotlarla emprenye etmek gerekmektedir.

27 Haziran 2015 Cumartesi

Ahşap malzeme yüzeyinin pürüzsüz olmasının avantajları

puruzlu yuzeyMasif mobilya ve doğrama üretiminde kullanılan odunların yüzey düzgünlüğü bakımından araştırılması, ürün kalitesi ve ekonomisi için önem taşımaktadır.

Üst yüzey işlemlerinden önce ağaç malzeme yüzeyi düzgünleştirilmektedir. Mobilyayı son ürün haline korumak, güzelleştirmek ve ekonomik değerini artırmak amacıyla uygulanan bu üst yüzey işlemlerinin (macunlama, boyama, cilalama, vernikleme vb.) başarısı ağaç malzeme yüzeyinin düzgünlüğüne bağlıdır. Masif ağaç malzemenin yüzey düzgünlüğüne ise, öncelikle ağaç malzemenin cinsi, tekstürü ve kesiliş yönü ile alet ve makinelerde işlenmesi sırasında uygulanan besleme hızı (itme hızı), kesme derinliği, bıçak sayısı ve zımpara numarası etkili olmaktadır.

Yeterli ve homojen bir yüzey düzgünlüğü oluşturulamadığı takdirde, boyama ve vernikleme işlemlerinden sonra belirginleşen yüzey kusurları ürün kalitesi ve fiyatını olumsuz etkilemektedir. Yüzeyleri düzgün bir mobilya, dokunulduğunda yumuşak bir his verir. Buda psikolojik yönden ağaç malzemeyi tüketiciler için daha cazip hale getirmektedir.

Yüzey pürüzlülüğünün artması ile birlikte ağaç malzemenin işlenmesinde kullanılan makinelerin güç tüketiminin de arttığı belirtilmiştir. Kontrplak üretiminde, kaplamalara tutkalın sürülmesi levhanın özelliklerini etkileyen en önemli parametrelerden biridir. Sıvı tutkal ve kaplama yüzeyi arasındaki etkileşimin tutkalın özelliklerine ve kaplama yüzey kalitesine bağlı olduğu belirtilmektedir. Kaplamanın yüzey pürüzlülüğünün de, tutkalın kaplama üzerine penetrasyon derinliği, tutkalın homojen dağılımı ve kaplamalar arasındaki tutkal hattının direnci üzerine önemli bir rol oynadığı belirtilmektedir.

24 Haziran 2015 Çarşamba

Epoksi Yapıştırıcı tutkallarının Ahşapta kullanımı

epoxy_metal_mediumEpoksi tutkalları, özellikle tekne yapımı ile yapısal odun bileşenlerinin tamir ve yenileme işlerinde kullanılmaktadır. Genellikle termosetting tutkallar sınıfı içinde yer alırlar. Reçine ve katalizör veya sertleştiricinin karışımından oluşan iki bileşenli bir tutkaldır.

Bu tutkallar, yüksek makaslama direncine sahiptir ve rutubete karşı dayanıklıdır. Epoksi tutkallarının en bariz özelliği, % 100 katı madde içeriğine sahip sıvı formunda olmalarıdır. Bu nedenle dağılacak bir çözücü içermezler ve sertleştiklerinde daralmaları çok küçüktür. Dolayısıyla yapışma direnci tutkal filmi kalınlığından 100-400 µm aralığında (özel uygulamalarda 800 µm’ye kadar) etkilenmemektedir. Mükemmel adhezyon özellikleri sayesinde; yapısında boşlukları bulunan veya su geçirmez poroz olmayan yapıya sahip materyallerde kullanılabilmektedirler.

Epoksi tutkalları, sodyum hidroksit bulunan bir ortamda epiklorohidrin ve fenolün reaksiyonundan elde edilmektedir. 21°C sıcaklıkta ayrı ayrı depolanması durumunda, hem reçine hem de sertleştirici aylarca bozunmadan kalabilmektedir. Epoksi reçinesi ve sertleştiricisi % 100 reaktif bir karışımdır. Tutkal karışımı, kullanım sırasında reçine ve sertleştiricinin uygun oranlarda karıştırılması ile hazırlanır. Sertleştirici olarak genellikle poliamin bileşiklerinden biri kullanılmaktadır.

Epoksi tutkalları ağaç malzemelerin yapıştırılmasında iyi bir direnç sağladığı gibi, metaller ve seramik malzemeler ile de mükemmel bir yapışma sağlar. Epoksi tutkalları, özellikle yapı inşasında odunun beton gibi malzemelere yapıştırılmasında kullanılmaktadır. Epoksi tutkalları ile yapıştırılmış odun birleştirmeleri ile elde edilen direnç genellikle masif odunun kendi direncinden daha azdır. Bu yüzden, epoksi sitemleri genellikle yapısal amaçlı kullanılacak odun birleştirmeleri için tavsiye edilmemektedir. Bununla birlikte, epoksi tutkalları çok iyi bir termal stabiliteye ve mikroorganizmalara karşı çok yüksek bir dayanıma sahiptir.

Epoksi tutkallarının metal, plastik, cam, ahşap ve diğer selülozik maddeler ve farklı kompozit materyaller üzerinde yüksek adhezyon özelliği vardır. Yapısında epoksi, hidroksil, amin ve amid gibi farklı polar grupların bulunması nedeniyle bu tutkallar çok farklı maddeler üzerinde yüksek adhezyona ve iyi ıslatma özelliklerine sahip olmaktadır. Epoksi tutkalları ile yapıştırılan malzemelerin yapışma direncinin, tutkalın formülasyonuna bağlı olarak 100-200°C (kısa süreli olarak 250-300°C) ve -60°C sıcaklıklardan etkilenmediği belirtilmektedir. Epoksi tutkalları, sertleştikten sonra alkol, aseton, amonyak, nitrik asit, hidroklorik asit, sülfirik asit, fosforik asit, sodyum hidroksit ve motor yağlarına karşı da yüksek dayanım göstermektedir

21 Haziran 2015 Pazar

Ahşap Yapıların Sağladığı Avantajlar nelerdir

yeni 2Ahşap yapı, kereste ve yapısal levhaları birleştirerek sağlam ve yapımı hızlı duvar, döşeme ve çatı bileşenlerini meydana getirir. Bileşenler dayanıklı, birleştirmesi ve yalıtımı kolaydır. Kuzey Amerika’da ahşap sanayi, bina yapım maliyetlerini düşürmek ve inşaatı hızlandırmak için birçok teknoloji geliştirmiştir.

1950 yıllarında bulunan metal plaka çatı yapımında ahşap makasların kullanılmasını sağlamıştır. Fabrika şartlarında tasarlanan ve imal edilen ahşap makaslar kalite, performans ve tatbik edilebilme sağlamıştır. Her çeşit çatı şekli ve yük taşıma mümkün olmuştur.

Evin boyutunun büyütülmesi veya yenilenmesi ahşap evlerde kolaydır. Bu tadilat kolaylığı yeni veya kullanılmış ev alanlar için önemli özelliktir. Değişen ihtiyaçlar karşısında evlerini ekonomik şekilde değiştirirler. Betonarme ev duvarına yeni bir pencere açılması düşünülürse, yenileme işlerinde ahşabın rakipsizliği ortaya çıkar. Kışın evin sıcak, yazında serin olması ahşap evin konforlu ve ekonomik yanıdır. Hücresel yapısından dolayı ahşap çelikten 400 kere daha iyi yalıtkandır.

Bir evin bütçesinde ısıtma ve soğutma giderleri önemli yer tutar ve düşük enerji tüketimi ev alanlar için önemli özelliktir. Ahşabın yüksek standartlarda yalıtılabilme özelliğine karşın çelik ve betonda ısı geçirgenlik problemleri ve soğuk yüzeylerde nem yoğunlaşması söz konusudur. 16 Ahşap karkas yapılarda dikme ve kirişlere monte edilen ahşap levhaların mukavemeti (ölü, canlı, deprem yükleri), sağlığa uygunluk, termal, dayanıklılık (suya, dış etkilere, yangına), işlenebilme, hidrotermal, akustik gibi özellikleri de konutun sunduğu yaşam kalitesinde büyük öneme sahiptir.

Diğer yapı malzemelerine göre depreme karşı önemli avantajları olan ahşap yapı, depremde en güvenli yapı sistemlerindendir:

1. Ahşap sağlam ve hafiftir.

2. Ahşap yapı iskeletinde çok sayıda eleman ve çivili birleşme yeri olduğundan kuvvetleri emen çok miktarda yük yolu vardır.

3. Ahşap yapılarda kullanılan çivili birleşme yerleri depremin enerjisini dağıtmak için elverişlidir. Depremde yanal kuvvetler binayı ötelemeye çalıştığından duvarlar dikdörtgen şekilden paralel kenar şekle dönüşür. Duvarlar veya perde duvarlar gibi ahşap çerçeveli levhaların, düzlemlerine paralel yüklere karşı mukavemeti sağlanmalıdır. Kontrplak veya OSB gibi yapısal panolarla yapılmış perde duvarlar deprem yüklerine karşı çok mukavimlerdir. Şiddetli deprem olasılığı yüksek bölgelerde levhaların kalınlığı, çivi boyutu ve miktarını artırarak duvarların mukavemeti artırılmaktadır.

Yığma ve betonarmeye göre ahşap sistemler doğal olarak daha sünektir. Süneklik, yapının çökmeden akabilme ve şekil değiştirebilme kabiliyetidir. Depremin ani şekilde oluşturduğu yüklere karşı binalarda eğilebilirlik ve bükülebilirlik arzu edilen özelliklerdir. Bu özellikler binanın depremde biriken enerjiyi dağıtmasını sağlar. Çok sayıdaki çivili ek yerleri ahşap binalara süneklik sağlar.

Yapısal bir materyal olarak ahşap, deprem performansı konusunda diğer materyaller üzerinde bazı avantajlar sağlamaktadır. Ahşap güçlü fakat hafiftir. Böylece zemin hareketleri diğer yapılardaki gibi ahşap yapıda büyük bir enerji oluşturamaz. İlave bir avantaj olarak, ahşap iskelet sistemler diğer materyallerden daha esnek ve enerji soğurması daha yüksektir.

Yapısal ahşap levhaların, ahşap çerçeveye sağlam şekilde eklenmesi ile meydana gelen perde duvar ve diyaframlar, fırtına ve kasırgaların getirdiği şiddetli rüzgârı alan bölgeler için sağlam binaların yapımına imkan verir. Karayipler’de ahşap binalar birçok fırtınaya rağmen ömürlerini sürdürmüşlerdir. 1992 yılında Güney Florida’da oluşan Andrew kasırgası şartnamelerde öngörülen tasarım hızının %50 fazlası olan 140 mil/saat hızına erişmiştir. '' Andrew Kasırgası - Ahşap yapıların performansı ve analizi '' konulu 17 mühendislik raporu, ahşap binaların tasarım hızından fazla bir rüzgâr hızıyla karşı karşıya kalmış olmalarına rağmen iyi performans gösterdiklerini saptamıştır. Son yıllarda kasırgaların binalara etkileri konusunda birçok araştırma yapılmıştır. Son 20 yıldır fırtınaların şiddetleri artığından yapı şartnamelerinde buna uygun olarak bazı bölgelerde rüzgâr tasarım hızlarını artırmışlardır. Modern ahşap yapılarda kullanılan perde duvar, diyafram, bağlantı sistemleri sayesinde bugün kasırgalar problem olmaktan çıkmıştır. Ahşap çerçeveli duvar ve döşemelerin ses yalıtımı yüksektir. Ahşap yapılarda uzun yıllar yapılan araştırmalar ve tecrübelerin sonucunda elde edilen ses geçirmeyen döşeme ve duvar tasarımları sayesinde bu alanlarda yaşayanlara sessiz mekânlar sunulmuştur.

Ahşap sadece yenilenebilir değil, enerji tüketimi, hava ve su kirliliği konusunda çevreye dosttur. Hayat Boyu Değerlendirme - LCA- değişik bina sistemlerinde ürünün yaşamı boyunca her bölümünde enerji, malzeme kullanımı, hava ve suya verdiği salımlar gibi faktörleri inceleyerek çevreyi nasıl etkilediğini gösteren karşılaştırmalı yöntemdir. ATHENA Sürdürülebilir Malzeme Enstitüsünün hayat boyu değerlendirme yazılımı kullanılarak 220 m2 ahşap, çelik ve betonarme evin yaşamları boyunca çevreye etkileri karşılaştırılmıştır. Araştırma neticesinde ahşaptan yapılan evin enerji kullanımı, sera gazı, su ve hava kirliliği ve çevreyle ilgili kaynak çıkarılması konularında çelik ve betonarme yapıya nazaran daha az çevresel etkisinin olduğu tespit edilmiştir. Ahşap, çelik ve betonarme ticari ofis binaların karşılaştırmasında da ahşabın üstün sonuçları elde edilmiştir.

18 Haziran 2015 Perşembe

Ahşap İskeletli Yapıların Depreme Dayanıklılığına etkisi

ahsap karkas 3Ahşap çerçeveli yapıların deprem davranışı üzerine yapılan araştırmalar; direnç özellikleri, dayanım özellikleri, matematiksel modelleme ve hesaplama, depremdeki saha gözlemleri, parça ve binaların laboratuvar testlerini içeren pek çok aktivitenin meydana gelmesini gerektiren çok disiplinli çalışmaları kapsamaktadır.

Yapıların depreme dayanıklı olması için şu özellikleri bulundurması gerekmektedir

1. Stabilitesi yerinde olmalı, yani; yapı kararlı olmalıdır.

2. Yapının sürecenliği, devamlılığı yeterli olmalı

3. Sünekliği yerinde olmalı

4. Rijitliği yerinde olmalı Ayrıca, gözlemlenen birçok depremin yanı sıra, teorik bilgiler ve tecrübeler binanın, deprem dayanımını etkileyen faktörleri şöyle sınıflandırmaktadır:

a) Yapı Mahalinde Meydana Gelen Yer Hareketleri:

Yer kabuğunda meydana gelen kırılma ya da kaymalar yapı mahali zemininde hareketlenmelere neden olmaktadır.

b) Yapıların Dinamik Özellikleri:

Doğal titreşim modları, doğal frekans ve sönüm oranı olarak sayılabilmektedir. Bu özellikler bir yapının maruz kaldığı depreme karşı ne kadar güçlü dayanım göstereceğini belirtir. Binanın sönümü demek ise, yapının salınım esnasında ne kadar enerjiyi absorbe ettiğinin ölçüsü demektir.

Düşük sönümlü yapıların bir depreme verdiği tepki, yüksek sönümlülerden daha şiddetlidir. Binalardaki sönüm oranı; yapı materyaline, bağlantı tipine, kaplama elemanları gibi yardımcı elemanların varlığına bağlıdır.

c) Yapıların Deformasyonel Özellikleri:

Yapının dayanımı, dayanıklılığı ve sünekliği gibi özellikleridir. Bu parametrelerin her biri yapı için önemli bir özelliktir. Fakat bu parametreler aynı zamanda yapının dinamik özelliklerine de etki edecektir. Dünyada meydana gelen önemli depremlerden, Alaska (1964-Manyitüd (M) 8,4), Kaliforniya (1971- M 6,7), Yeni Zelenda ( 1987- M 6,3), Kubec (1988- M 5,7), Kaliforniya ( 1989- M 7,1), Kaliforniya (1994- M 6,7), Kobe-Japonya (1995- M 6,8) depremlerinde ahşap çerçeveli yapıların performansı üzerine bir çalışma yapılmıştır. Büyüklüğü (manyitüdü) 7 ve üzerinde olan toplam 7 depremde yaklaşık 300 bin ahşap binanın çok şiddetli sallanması sonucu kalp krizi dahil olmak üzere sadece 34 kişi ölmüştür. Ülkemizde meydana gelen Gölcük depreminde ise 30 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Sadece ahşap oldukları için depreme karşı almaları gereken 32 tedbirin yarısının eksik olmasına rağmen Gölcük depremine eş büyüklükteki depremde 25 insan hayatını kaybetmiştir.

Bu çalışmada ahşap çerçeveli yapıların çok şiddetli yer sarsıntılarına dayanabileceği ve hayati risklerinin çok düşük olacağı görülmüştür. Bu nedenle bu tür binaların yaşam güvenliği açısından memnuniyet verici olduğu söylenebilir.

Son 35 yıl içinde yapılan araştırmalarda görülmüştür ki; Kuzey Amerika, Yeni Zelanda ve Japonya’da büyüklüğü richter ölçeğine göre 5,7 ila 8,4 arasında değişen büyük depremlerde 300.000 den fazla platform tipi ahşap karkas ev etkilenmiş olmasına rağmen ölü sayısı toplamda sadece 34’dür. Ayrıca 1994 Northridge depreminden sonra ahşap çerçeveli perde duvarları kontrplak ile kaplamanın gayet iyi bir sonuç verdiği ortaya konulmuştur.

Ancak ahşap ev hangi durumda olursa olsun depreme dayanıklıdır demek bilimsel görüşten uzaktır. Her yapı sisteminde olduğu gibi ahşap karkas yapılarda da deprem yüklerini kapsayan yapısal tasarım gereklidir. Günümüzde bu alanda standartların ve kodların yetersiz olduğu ülkemiz için, Kuzey Amerika deneyiminden de yararlanılan Eurocode iyi bir örnek oluşturmaktadır.

Avrupa kıtasında ahşap yapıların tasarımı Eurocode 5’de, yapılarda deprem dayanımı ise Eurocode 8’ de standart hale getirilmiştir. 1971 San Fernando depremi, 1989 Loma Prieta Depremi, 1994 Northridge depremlerinin hasar tespit çalışmaları neticesinde yatay yüklere dayanım için belirlenen standartlara ilave yenilikler olması gerektiği görülmüştür. Bu nedenle tasarım ve yapım metodları yanal dayanımı artırmak ve ahşap çerçeveli perde duvarların sünekliğini geliştirmek için yapılmıştır.

1995 Hyogo – Ken Nanbu’daki hasarlar ahşap binaların diğer problemlerini göz önüne sermiştir. Yeni ahşap çerçeveli müstakil evler iyi performans sağlarken, geleneksel kiriş ve kalas kullanılan yapılarda problemler görülmektedir. Depremde yıkılan yapılarda en önemli sorunlardan biri; betonarme ağır yapılardan birinin çökmesi sonucunda tüm eşyaların ezilerek hiçbir yaşam alanı bırakmaması ve bu sebeple çok az sayıda insan hayatının kurtulabilmesidir. Ayrıca beton son derece ağır bir malzeme olduğundan kurtarma çalışmaları sadece ağır makineler ile yapılabilmektedir.

Yeni sistem ahşap yapılar hafifliği dolayısı ile yıkıldığında içinde çok daha fazla yaşam alanı oluşturur. Bu da can kaybının çok az olmasını sağlar. Ahşap yapılarda ise kurtarma çalışmaları balta, kazma, balyoz, el testeresi gibi el aletleri ile hemen hemen herkes tarafından ağır makineler beklenmeden yapılabilir. Kaliforniya’da 17 Ocak 1994 yılında olan 6,7’lik depremde can kaybı sadece 69 kişidir ve bunların %40’ı yolda beton viyadükler altında, 20’si diğer yapılarda hayatını kaybetmişlerdir.

Kaliforniyada’ki evlerin %95’i ahşap yapı olduğundan can kaybı bu kadar az olmuştur. Ahşap çerçeveli yapılar özellikle Güney Kaliforniya’ da apartman ve evler için kullanılan en yaygın yapı türüdür. Bu yapı türü aynı zamanda ofis, okul ve hükümete ait 14 yerlerde kullanılmaktadır. Ahşap yapı, düşük ağırlıkta yüksek direnç sağlamakta ve yüksek dayanım/ağırlık oranı ahşabı depreme dayanıklı yapılar için iyi bir seçenek haline getirmektedir. Ahşap çerçeveli yapıların sismik davranışları karmaşıktır. Fakat gerçek ahşap yapıların doğrusal olmayan statik ve dinamik analizleri için kapsamlı araçlar mevcut değildir. Ahşabın direnci; liflerin yönüne, yapısında bulunabilen budak, böcek yeniği gibi kusurlara ve rutubet içeriğine bağlı olmaktadır.

Ahşap; mantar, rutubet ve yanmaya karşı hassastır. Çok yakın geçmişte ahşap çerçeveli yapılar, özellikle kontrplak perde duvar kullanılan mühendislik ürünü ahşap çerçevelerde oluşturulan San Andreas deprem koşullarında bile iyi performans göstermiştir. 2010 yılında Yeni Zelanda’da meydana gelen 7.1 büyüklüğündeki depremde can kaybı yaşanmamıştır. Almanya’nın Der Spiegel dergisinin yaptığı araştırmaya göre çağdaş tasarımlı ahşap binaların bu büyüklükteki depremden can kaybı yaşanmadan atlatılmasını sağladığı belirtilmektedir.

Ahşap çerçeveli tasarımlarda; ahşap kökenli perde duvarlar, binanın deprem ve rüzgâr yüklerine karşı dayanması için gerekli yanal direnci sağlamaktadırlar. Ahşap çerçeveli yapılar, genel olarak yüksek şiddetteki depremlerde düşük hayati risk sağlamakta ve performansları iyi olmaktadır.

Ülkemizde özellikle Marmara depremi sonrası betonarmeye alternatif olarak hafif yapı sistemlerinin yaygınlaşması gerektiği görülmüştür. İstanbul Pelitli’ de ahşap karkas sistem olarak üretilen evlerde çatıda, iç dış duvarlarda 9 mm, döşemelerde ise 18 mm ladin ağacı kontrplak kullanılmıştır.

Kereste dikmeler, çatı mertekleri ve döşeme kirişleri ile kontrplak birbirlerine özel çelik bağlantı elemanları ile bağlanmaktadır. Bu şekilde oluşan levhalar zaten yapının hafifliğinden dolayı düşük olan yanal deprem yüklerine karşı enerji soğuran perde duvar görevi görmektedir. Ahşap karkas evlerde tüm yalıtım sistemi duvarların içinde oluşmakta ve ahşabın kendisinden gelen doğal yalıtım özelliği sayesinde üstün ısı yalıtımı elde edilmektedir.

Ahşap platform çerçeve yapıların performansı ile ilgili yapılan bir çalışmada ölüm oranı ve yapıların yıkılma oranının önemli ölçüde az olduğu görülmüştür.

Ahşap platform tipi yapılarda ölüm oranını düşük olmasına şu gibi faktörler de katkıda bulunmuş olabilir:

Odunun yüksek mukavemet/ağırlık oranı Bağlantılardaki sürtünme kayıplarından kaynaklanan yüksek soğurma kapasitesi Ahşap parçaların esnek davranışları Deprem açısından bakıldığında bu tip yapılardaki anahtar kelime; makaslama gerilimleridir. Makaslama gerilimi, kontrplak, OSB ya da alçıpan levhaların tek ya da iki taraftan bağladığı güçlendiricilerle desteklenen üst ve alt plakalarla dikey sütunların birleşimi ile şekillenir.

Ahşap yapıdaki başarısızlık durumlarına ise vida bağlantıları, duvarların dönmesi, duvar kaplamasındaki kesme başarısızlığı, çeşitli bağlantı hataları ve sınır parçalarının ezilmesi dahil edilmektedir. Ahşap çerçeveli yapıların iyi deprem performansı, detaylı parçalara (duvar, çerçeve ve bağlantı elemanları) ve tüm sistem davranışının iyi kavranmasına dikkat gerektirir.

15 Haziran 2015 Pazartesi

Ahşap Karkas Evlerin Tarihçesi

ahsap karkasİnsanoğlunun konaklama ihtiyacını karşılamak için kullandığı ilk yapı malzemelerinden biri ahşaptır. Önceleri ahşap yığma sistem kullanılıyorken, daha sonraları ahşap karkas sisteme geçilmiştir. Ahşabın Türk kültüründe çağlar boyu en iyi biçimde kullanıldığı bilinmektedir.

Türk evlerinin yapı malzemesi ahşaptır. Batı Karadeniz, Orta Karadeniz ve Marmara bölgelerinde evlerin iç bölmeleri tamamıyla ahşaptır. Yapı malzemesi olarak ahşabı kullanmanın mimari tasarımda da büyük kolaylık ve zenginlik sağlayacağı belirtilmiştir. Ahşap karkas olarak isimlendirilen, ahşap taşıyıcılı sistem ile bir yapı, görsel ve estetik bakımdan her türlü ayrıntı, tasarımı destekleyici yönde mükemmele yakın çözümlenebilmektedir. Ahşap taşıyıcı sistem ile yapılmış yapıların, günümüze kadar gelen en erken örnekleri 17. Yüzyıldan kalmadır.

Türk evinde ana yapım malzemesi ahşap, yapım yöntemi olarak da ahşap çatkı tercih edilmiştir. Bu teknik bir geleneğin devamı ve Anadolu ve Rumeli’nin ormanlık bitki örtüsüne uygun olduğu gibi, bölgenin deprem alanı olması nedeniyle de faydalıdır. Ahşap 4 çatkı yöntemi yığma ahşap yönteme göre daha az ahşap malzeme gerektirdiğinden, ahşabı az yöreler için de daha uygundur.

Dolgu malzemesi yörede kolay bulunan bir malzeme olabilir. Ayrıca bu teknik çadır gibi çabuk kurulmaya elverişli olduğundan devamlı hareket ve yayılım halinde olan bir toplumun ihtiyaçlarına kolay ve hızlı cevap verebilmektedir. Yine aynı sebeple ahşap yapı ayrıntıları basit olup, karmaşık geçme detayları yerine kolay geçmeler ve çivili birleştirmeler tercih edilmiştir.

Alman, İngiliz, Japon toplumlarındaki kalın kesitli ahşap elemanlar ve özenle tasarlanmış detaylar Türk evlerinde görülmez. Aynı basit yapım tekniği, tarihte sürekli hareket halinde batıya yayılmış olan Amerikan toplumunun yapı detaylarında görülmektedir. Bu yapım tekniği aynı zamanda, yangınlar sonucu bir anda yok olan mahallelerin, kısa sürede yapılmasını da kolaylaştırıyordu. Ahşap yapım tekniğinde, toplumun hayata bakış açısınında kıymetli olduğu vurgulanmaktadır.

Ahşap çatkı inşaat, dış ortama daha çok açılmaya olanak veriyor böylece açık sofalar yapılmasına, daha çok pencere açılmasına, çıkmalar ve geniş saçaklara da olanak sağlar. Böyle bir ev, iklim denetimi sağlamakta, rutubetli ortamda iyi nefes almakta, nemin yoğuşmasına izin vermemektedir.

Ahşap çatkı çok beğenilen bir sistem olup yüzyıllar boyu devam etmiş, gelişmiş ve sanat akımlarına kolaylıkla cevap verebilmiştir. Barok döneminde eğri çizgiler ahşaptan oyularak kolaylıkla elde edilmiş, eğri yüzeyler ise bağdadî yöntemle en doğru şekilde uygulanmıştır. Neo- Klasik dönemde yarım gömme sütunlar, üçgen alınlıklar, daire ve düz kemerler, iri silmeler ahşap evlere de kolaylıkla uygulanır. Abdülhamit döneminin süslü, dekupajlı yapıları ahşap için tam bir Rönesans olmuş, evler adeta bir dantel gibi işlenmiştir.

Art-Nouveau Türkiye’de ahşaba büyük bir başarıyla uyarlanmıştır. Çatı katı balkonları, korkuluklar, yasmaklar çok güzel örnekleri sergiler. 19. yy. sonlarında bütün bu son dönem akımları ve Neo-Klasik Osmanlı üslubu birbirine katılmış olarak ahşap evlerde çok iyi uygulanmıştır. Ahşabın önemli oranda kullanıldığı geleneksel Türk evlerinin sosyal, kültürel, ekonomik, endüstriyel ve geleneksel nedenler yanında, ulaşım, eğitim, yapım özellikleri ve malzeme gibi unsurlar nedeniyle unutulduğu belirtilmektedir.

12 Haziran 2015 Cuma

Kontraplak Nedir, Üretim miktarı ne kadardır

kontraplakOdun kökenli levha endüstrisinde en ehemmiyetli ürünler kategorisinde bulunan kontrplak, pek çok değişik kullanım alanı ile hayatımızda yer almaktadır. Kontrplağın değerlendirildiği alanlar; ülkelerin ekonomik ve sosyo-kültürel yapısına, geleneklerine göre ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilmektedir. Avrupa’ da kontrplak üretiminde en büyük oran 15 büyük fabrika ve %34’lük oran ile Finlandiya’ya aittir. 2004 senesinde kontrplak üretimi %4 artarak 1.35 milyon m3 ’ e ulaşmış ve üretilen levhaların %90’ı ihraç edilmiştir. Bu ürünler; taşıma endüstrisi, özel kaplamalar ve yapı endüstrisinde kullanılmaktadır.

Ülkemizde kontrplak üretiminde iğne yapraklı ağaç kullanımı yaygın değildir. Buna karşın pek çok ülkede, özellikle Amerika, İngiltere, Avustralya, Yeni Zelanda ve Kanada’da oldukça yaygındır. Bu sebeple yerli türlerimizden üretilecek kontrplakların fiziksel ve mekaniksel niteliklerinin belirlenmesine ve deprem açısından bu verilerin analizine yönelik bir araştırma gerekmektedir. Örneğin APA (American Plywood Association) İğne yapraklı ağaçlar ve YA türlerini sınıflandırmalara tabi tutarak, her bir sınıf ağaç çeşidi için lüzumlu kontrplak üretim kalınlıkları, tabaka sayıları ve bazı direnç değerlerinin bulunduğu tablolar düzenlenmiştir.

APA’nın düzenlemiş olduğu tablolarda Kuzey Amerika’da görülen ağaç türleri için veriler mevcut olup, benzer arazi yapısına sahip yerlerde yetişen ağaç türlerinin benzer özellikler gösterebileceği vurgulanmıştır. Ancak; coğrafik orjininin, yetişme yerinin ve yetiştiği yörenin iklim koşullarının ağacın teknolojik özelliklerini etkilediği, aynı tür ağacın farklı bölgelerde yetişen bireyleri arasında dahi kimyasal ve teknolojik nitelikler açısından farklılıklar olduğu çeşitli çalışmalarla ortaya konulmuştur. Ayrıca üretilen kontrplakların kullanılacakları yapının bulunduğu yere ait iklim koşulları da zaman geçtikçe ahşap elemanın direnç özelliklerini etkileyecektir.

Farklı ülkelerde doğal olarak farklı iklim koşullarına sahip bölgelerde yapılmış bu tür araştırmaların ülkemiz ile benzer sonuçlar vermesi beklenemez. Bu sebeple yerli iğne yapraklı ağaç türlerimiz ile gerçekleştirilecek bu çalışma sonucunda ülkemiz için de APA’nın hazırlamış olduğu gibi bir veri tablosu elde edilecektir.

Dünya genelinde en fazla kontrplak üreten ülkelerden bir diğeri ise ABD olup, üretimin %90’ı İğne Yapraklı Ağaçlar’dan elde edilmekte ve üretilen levhaların büyük bir kısmı bina yapımında kullanılmaktadır. Bu levhaların bina yapımında kullanılmasının başlıca nedeni, kontrplak ile binaların perde duvarlarının kaplanarak güçlendirilmesi ve böylelikle yapıların maruz kalabileceği deprem ve rüzgar yükü gibi yüklenmelere karşı dayanımını artırmaktır.

Bu nedenle özellikle deprem ülkeleri için, ahşap yapı ve bu tür yapılarda kullanılan kontrplak, OSB, kereste gibi ahşap kökenli ürünler veya diğer yapı materyallerinin özellikleri ve kullanım imkanlarının incelenmesinin üzerinde durulması gereken önemli konulardan biri olduğu düşünülmektedir.

9 Haziran 2015 Salı

Yapılara Çatı Sistemi neden gereklidir

cati katiBir yapının kullanılır olmasını sağlayan elemanı, çatısıdır. İnsanlar yazın güneş, kışın kar, yağmur ve rüzgar gibi doğa olaylarından ya da her türlü dış etkenden korunmak için içinde barındıkları yapıların üzerlerini örtme gereği duymuşlardır.

Yerleşim tarihinin ilk dönemlerinde saz ve kamış kullanımıyla başlayan, çamur sıvanarak oluşturulan çatı örtüsü, yapılarda kerpiç ve giderek taşın kullanımının başlamasıyla daha dayanıklı bir hal almıştır. Neolitik Çağ‟dan başlayarak Kalkolitik ve Tunç Çağları boyunca yapıların çatılarının genellikle düz yapılmış oldukları görülmektedir. Fakat yağmur sularına düz damların dayanmaması ve suyun çatı üzerinde birikmesi sebebiyle suyun akışını sağlamak için çamur ile sıvanmış dik eğimli çatılar kullanılmaya başlanmıştır.

Kiremidin bir örtü elemanı olarak mimaride yaygın halde kullanım görmesi, çatının üzerini örttüğü binanın yapı malzemeleri ile ilgilidir. Dayanıklı malzeme (taş) kullanımı, dayanıksız örtü malzemelerine (saz, kamış vb.) göre belli bir ağırlığı olan çatı kiremidi kullanımını da gündeme getirmektedir. Bir başka deyişle taşın kullanıldığı sağlam binalarda ahşap iskelet ve kiremit örtünün taşınabilmesini sağlayacak yeterlilik bulunmaktadır.

Çatı sistemlerini oluşturan iki ana unsurdan söz etmek gerekir. Bunlardan ilki çatıyı tutan bir iskelet, ikincisi ise bunun üstündeki örtü sistemidir. İskeleti ahşap hatıllar ve kirişler oluşturmakta, bunun üzerine saz, kamış şist levhaları ve çatı kiremidi gibi örtü elemanları yerleştirilmektedir.

 

7 Haziran 2015 Pazar

Ağaç malzemede meydana gelebilecek zararları önlemenin önemi

agaclari korumakAğaç malzemenin geniş kullanım alanı bulması, anatomik yapısı ve kimyasal bileşenleri ile fiziksel ve mekanik özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Bir başka nedeni kesicilerle kolay işlenmesi yanında yenilenebilir doğal kaynaklardan olmasıdır.

Ayrıca, higroskopik olması nedeniyle kullanıldığı ortamın sıcaklık ve bağıl nemine göre ulaşacağı denge rutubetinden farklı rutubete sahip olması halinde denge rutubetine ulaşıncaya kadar ortam ile rutubet alış-verişi sonucu boyutlarında değişmeler olması gibi dezavantajları da vardır. Bunun yanında organik bir madde olması sebebiyle böcek ve mantarlar tarafından da tahrip edilebilmektedir.

Genel olarak odunda mikrobiyolojik bozunma odun rutubetinin % 28‟in altına düştüğü durumda başlar. Bu nedenle ağaç malzemede meydana gelebilecek zararları önlemek ve kullanım ömrünü uzatmak için koruyucu kimyasal maddelerle muamele (emprenye) edilmesi, ikincil bir işlem olarak iç ve dış koşullara göre korunması ayrıca estetiğinin arttırılmasında önem kazanmaktadır.

Kullanım yerinde ulaşacağı denge rutubetine kadar kurutulan ağaç malzemenin boyutlarında önemli bir değişme olmaz. Uygulama yerlerine göre, yüzey koruma amaçlı renklendirme işlemi uygulanabilir. Renklendirmenin üst yüzey işlemlerinde önemi çok büyüktür.

Aslında ağaç malzemenin doğal halde kendine özgü bir rengi vardır. Mobilya ve dekorasyon elemanları üretilirken, dekorasyon çalışmalarının bir gereği olarak renk uyumu sağlama v.b. düşünceler ile ağaç malzemenin doğal renginden farklı renkler elde etmek için renklendirme işlemine ihtiyaç duyulur.

6 Haziran 2015 Cumartesi

Geniş yapraklı ağaçlara Emprenye İşleminin yapılması

genis yaprakli agacGeniş yapraklı ağaçlarda emprenye sıvısı akışı, traheeler içerisindeki sıvı madde, geçit açıklıklarından öz ışınlara, daha sonra boyuna paranşim hücrelerine ve liflere veya diğer traheelere doğru geçmektedir.

Böylece geniş yapraklı ağaçlarda emprenye maddesi akışı sağlanır. Geniş yapraklı ağaçlar özgül ağırlıkları yüksek olduğu için daha güç emprenye edilirler

5 Haziran 2015 Cuma

Emprenye İşlemi Her Ağaçta farklı etki gösterir

emprenyeli kereste agacAğaç malzemenin kullanım ömrünün uzatılması, gerek ortam koşulları, gerekse böceklere karşı korunması için koruyucu maddelerle emprenye edilmesi önemlidir. Bu nedenle emprenye işleminin yapılabilmesi için ağacın anatomik yapısının bilinmesi gerekir.

Hiç bir ağaç türünün özelliği diğerine benzemediği gibi aynı tür ağaçların özellikleri de farklılık gösterir. Hatta aynı ağacın değişik bölümlerinden alınan parçalarda bile farklı özellikler görülebilir. Bu farklılığın nedeni bulunduğu bölge, yetişme ortamı ve kalıtsal yapı gibi etkenlerden kaynaklanır. Bu nedenden dolayı ağaç malzemenin yapısını oluşturan çeşitli hücrelerin meydana getirdiği dokuların emprenye olma özellikleri de farklıdır.

4 Haziran 2015 Perşembe

İğne Yapraklı Ağaçlara Emprenye Uygulamasının yapılması

igne yaprakli agacİğne yapraklı ağaçlar basit yapılıdır. Ağacın boyuna yönde uzanan traheidler ve çap yönünde uzanan öz ışınlar ağacın genel elemanlarındandır. Ayrıca paranşim hücreleri, reçine kanalları ve enine traheidler de bulunur. Traheidler ağaç boyu yönünde uzanmış ölü hücrelerden oluşur ve ligninlenmiş bir haldedir. Boyuna yönde olanlar ağaçta destek ve iletim görevi yaparlar.

Traheid hücreleri emprenye maddesinin ağaç malzeme üzerinde boyuna yönde ilerlemesini kolaylaştırır. Traheidlerin içerisinde yan hücrelerle bağlantısı olan geçitler bulunmaktadır. Bu geçitler emprenye maddesinin diğer hücrelere taşınmasında önemli bir rol oynarlar. Ancak bazı durumlarda bu geçitler basınç etkisiyle kapanabilir ve emprenye maddesinin nüfuzunu zorlaştırabilirler

3 Haziran 2015 Çarşamba

Ağaç ürünlerini neden korunmalıdır

agaci korumaAğaç malzemenin yaygın kullanım alanı bulması: anatomik yapısı, kimyasal bileşenleri ile fiziksel ve mekanik özelliklerinin uygun oluşundan ileri gelmektedir.

Ayrıca, alet ve makinelerle kolay işlenmesi yanında yenilenebilir doğal kaynaklardan olması diğer avantajlı özelliklerindendir. Ağaç yüzeylerinin koruyucu örtü gereçleri ile kaplanması M.Ö.200 yıllarına dayanır. Tarihi geliĢim içerisinde ilk olarak bir ağacın kabuk altı sıvısı ile hazırlanan koruyucu gereçle yapılan yüzey işlemleri, daha sonra doğal reçineler ve kuruyan yağlar ile hazırlanan yağlı koruyucu örtü gereçlerinin kullanılması ile yeni boyutlar kazanmıştır. Ağaç malzeme mobilya üretimi, iç mekân tasarımı ve dış mekân elemanları gibi birçok alanda kullanılmaktadır.

Ağaç malzemenin doğal olması, estetik olarak güzel görünmesi ve bazı türlerinin de doğada kolay ve kısa sürede yetişiyor olması gibi özelliklerinden dolayı yüzyıllardır yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, yüzeylerinin kaplanmadan kullanılması durumunda kullanım ömrü kısalmaktadır. Bu konuda yapılan literatür araştırmalarında; açık hava şartlarında odun renginin çok hızlı değiştiği ve genellikle yan bileşikler ve ligninin kimyasal bozunmasından dolayı sarı ve kahverengimsi renge dönüştüğü bildirilmektedir. Buna göre ağaç malzeme yüzeyleri vernik veya diğer maddeler ile kaplanmaması durumunda bulunduğu ortamdan etkilenerek kimyasal veya biyolojik bozunmaya maruz kaldığı ifade edilmektedir. Bu tür olumsuzlukları gidermek amacıyla malzeme yüzeyine uygulanan vernik veya üst yüzey işleminin olumlu sonuçlar verdiği tespit edilmiştir. Doğal haliyle açık hava etkisinde bırakılan ağaç malzeme çeşitli biyotik ve abiyotik zararlıların etkilerine açık olduğundan emprenye edilmesi veya estetik öneme sahip olanların koruyucu katman gereçlerle kaplanması gerekir.

2 Haziran 2015 Salı

Ormanlar üzerinde Yöre Halkının Hakları

orman yore halkiYöre Halkının (Orman Köylüsü) Hakları Yöre insanlarının toprakları, arazileri ve kaynaklarına sahip olması, kullanması ve yönetmesine dair yasal ve geleneksel hakları kabul edilecek ve saygı gösterilecektir.

1. Bilinçli ve özgür iradeleriyle kontrolü diğer kuruluşlara devretmediği sürece, yöre halkının toprakları ve arazileri üzerindeki orman yönetimini kontrol edecektir.

2. Orman yönetimi, doğrudan veya dolaylı olarak yöre halkın kaynak ya da mülkiyet haklarını tehdit edemeyecek veya azaltamayacaktır.

3. Yöre halkı (veya toplumun diğer bölümü) için kültürel, ekolojik, ekonomik veya dini öneme sahip alanlar, bu insanlarla işbirliği içerisinde, orman yöneticileri tarafından açıkça belirlenecek, tanınacak ve korunacaktır.

4. Orman türleri veya yönetim sistemlerinin kullanımı ile ilgili geleneksel bilgileri kullanılarak yapılan ormancılık uygulamaları için yöre halkına tazminat ödenecektir. Ormancılık faaliyetleri başlamadan önce, onların serbest ve özgür iradeleriyle bu tazminat üzerinde resmen anlaşılacaktır.

1 Haziran 2015 Pazartesi

Kereste işletmecilerinin Çevreyle ilişkisi nasıl olmalıdır

kereste fabrikasiGelişen teknoloji ve küreselleşen dünya kavramları içinde işletmeler hızlı değişime uyum sağlayabilmek için esnek bir yapıya sahip olmalıdırlar. Bu günümüzün koşullarının bir gereğidir. Her gün yeni çıkan kavramlar yükselen trendler hızlı bir değişimle işletmelerin karşısına çıkmaktadır.

İşletmelerin, çevresini görebilen, yaşadığı ve bağımlı olduğu doğal ve kültürel çevresiyle bütünleşebilen, dünyayı ve insanları daha iyi anlayabilen ve gözlemleyebilen, daha yapıcı ilişkiye açık olan ve sorumlu bir şekilde hareket eden bir anlayışla faaliyette bulunması gerektiğini belirtmiştir. Toplumda çevre bilincinin gelişmesiyle birlikte işletmelerde bu konuda önlem alma gayreti içine girmiştir.

Çevreye saygı göstermek birçok işletmenin temel prensibi olmuştur. Çevreci ürün geliştirmek ve kaynak israfını önlemek isteyen işletmeler ilk olarak geri dönüşüm sistemlerini oluşturmuştur. Daha sonra ise kirletici atık miktarını azaltmış yada o üretim yöntemleri terk edilmiştir. Temiz üretim de denilen çevre dostu teknolojilerle işletmelere yön verilmiştir. Böylece çevre dostu ya da diğer bir adıyla yeşil ürünler üretmeye başlayan işletmeler, yeşil ürün politikaları ve pazarlama stratejileri geliştirmiştir.

Kendilerini yeşil işletme olarak ilan eden bu işletmeler, bu özellikleriyle hem piyasadaki rekabet koşullarından kurtulmayı, hem de tüketici gözünde itibar sağlamayı amaçlamıştır. Yeşil işletmecilik, ekolojik dengeye en az zarar verecek, hatta bu zararı tamamen bertaraf edecek alternatifler üzerine odaklanmak, taşeronlarını ve tedarikçilerini bu zihniyetle seçmek, yeşil ürün ve hizmeti bir pazarlama stratejisi olmaktan öteye götürmek ve yeşil yaşam kalitesinin yaratıcısı olmak demektir.

Bu bağlamda işletmelerin yeşil sorumluluğu ve yeşil etiği, başta tüketiciler olmak üzere, toplumların diğer kesimlerinde de yeşil anlayışının yaygınlaşmasında itici güç haline gelmektedir. İşletmeler, yeşil ürün ve hizmet sunumuna önem verdikleri oranda, tüketicilerin çevreye olan duyarlılığı artacaktır. Bir işletmenin yeşil işletme olması için, geri dönüşüme önem vermesi, atık miktarını azaltması, temiz üretim yöntemleri kullanması, yeniden kullanılabilir ürünler geliştirmesi, kaynak kullanımında hassas olması gibi özelliklere sahip olması gerekmektedir.

31 Mayıs 2015 Pazar

Orman İşletmeciliği nedir

orman işletemsiOrman İşletmesi, Ormana ve ürünlerine olan ihtiyacı doğrudan doğruya ve dolayısıyla devamlı şekilde karşılamak amacıyla, hudutları belli ormanlarda üretim faaliyetinde bulunan iktisadi ünite olarak tanımlamıştır. Orman işletmeleri diğer işletmeler gibi iktisadi bir ünite olmasına karşın, kendine has bir takım özelliklere sahiptir.

Bu özellikler, kuruluş yeri özellikleri, fonksiyonel özellikleri, faaliyetlerine ilişkin (idare süresine) özellikler ve ekonomik özellikler olarak 4 gruba ayrılmıştır.

Orman işletmeleri kuruluş olarak geniş alanlara kurulurlar, arazi yapısı çok engebelidir. Bir çeşit arazi işletmesi olduklarından doğaya açıktırlar ve doğal şartlardan oldukça etkilenirler. Fonksiyonel olarak diğer işletmeler mal veya hizmet üretimi yaparken, orman işletmeleri mal ve hizmet üretimini bir arada gerçekleştirmektedir. Orman işletmeleri odun üretimi yönünden 20–200 yıl arasında değişen uzun bir üretim sürecine (idare süresi) sahipken, karlılık çoğu zaman ikinci plandadır.

Orman işletmelerinde üretim sürecinin uzunluğu yakın planda kar amacı taşıyan, özel sektör işletmecileri tarafından tercih edilmemeye neden olmaktadır. Orman işletmelerine yatırılan kapital, istenildiği zaman bir başka alana devir edilmemekte, üretim talebe göre ayarlanamamaktadır. Ayrıca, ürün olgunlaştıktan sonra hasat etme zorunluluğu yoktur. Porsuk’un Geray’a atfen bildirdiğine göre Ormancılık sektörü ürettiği pek çok mal ve hizmetlerle kendisi dışındaki pek çok sektöre girdi vermektedir.

Yani pek çok sektöre alt yapı oluşturmakta, hazır arz yaratarak etkin faaliyet göstermelerini sağlamakta, dolayısıyla makro amaçlara ulaşmada ve sosyo-ekonomik yapıyı geliştirmede (istihdam, katma değer yaratma vb.) önemli bir sektör 14 görünümündedir. Bu özelliği nedeniyle ileri bağlantıları yüksek bir sektördür. Buna karşılık diğer sektörlerden pek az girdi aldığı için geri bağlantıları düşük bir sektördür. Sürdürülebilirlik birçok sektör için oldukça yeni bir kavram olmasına karşın, orman işletmeciliğinde sürdürülebilirliğin temel bileşenleri, çok eskiden beri uygulanmaktadır. Alman ormancı Georg Hartig, 1975 yılında, “sürekli ürün” kavramını gündeme getirmiştir. Bu kavramla ifade ettiği temel fikir, “odun arzının nesiller boyu sürekli olabilmesi için hasadın, büyümeyi geçmemesi gerektiği” olmuştur.

Bu anlayış Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da modern ormancılığın bel kemiğini teşkil etmiştir. Süreklilik prensibi, tarihsel gelişim süreci ile birlikte değerlendirildiğinde ormancılıkta sürekliliğin uzun yıllar boyunca sadece odun hâsılatı sürekliliği şeklinde ele alındığı anlaşılmaktadır. Yani başlangıçta orman işletmeciliğinde süreklilikten gelecekteki odun gereksinimini de sürekli olarak karşılama anlaşılmıştır. Ancak, kavram zaman içersinde toplumun değişen gereksinimlerine uyum sağlamış; ormanın ekolojik, ekonomik ve sosyo-ekonomik işlevleri de dikkate alınmaya başlanmıştır. Yani süreklilik kavramı, başlangıçtaki duruma göre daha geniş bir yelpazede orman ekosisteminin stabilitesini kapsayacak şekilde genişlemiştir.

Ormancılıkta sürdürülebilirliğin, iktisadi sürdürülebilirlik, ekolojik sürdürülebilirlik ve sosyo-politik sürdürülebilirlik şeklindeki üç bileşeni içerdiği ve buna silvikültürel sürdürülebilirliğin de eklendiği ifade edilmektedir. Silvikültürel sürdürülebilirlik, geleneksel orman iktisadı ders kitaplarında bulunan geleneksel odun ürünleri sürekliliği yaklaşımına karşılık gelmektedir. İktisadi sürdürülebilirlik, orman kaynağından elde edilen gelir akışına hitap etmektedir.

30 Mayıs 2015 Cumartesi

Kereste İşletmeciliğinde Sürdürülebilirlik nasıl sağlanmalıdır

sürdürülebilirlik 2Günümüzde artık işletmelerin karlılıkları ve performanslarının göstergesi olan rakamsal değerler tek başına firma performansını ve gelecekteki değerini göstermekte yeterli değildir. Önemle üzerinde durulan konu, firma performansının ve başarı göstergelerinin sürdürülebilirliğidir.

Sürdürülebilirlik işletmenin sadece kendi içsel faktörleri değil, onu etkileyen bütün dışsal faktörleri ve bunların değerlendirilmesini içeren son derece önemli bir göstergedir. Sürdürülebilirlik göstergeleri ekonomik, çevresel ve sosyal kriterler ile kurumsal ve finansal yönetim performansını içerir. Bu nedenle sürdürülebilir işletme performansı sadece işletmelerin mali performansları, karlılıkları ve büyümesinden ibaret değildir.

Bu göstergeler temelde işletmelerin başarılarının ölçümünde önemli olmakla birlikte kısa vadeli ya da büyük ölçüde sadece ilgili dönemi temsil eden ölçütlerdir.

Oysa sürdürülebilir performans ölçütleri uzun vadeli ve daha kapsamlı bir çerçeve sunar. Sürdürülebilirlik aynı zamanda, işletmenin ekonomik, çevresel ve sosyal gelişmelerden kaynaklanan risklerinin doğru bir şekilde yönetilebilmesi ile bağlantılıdır. Öte yandan, işletmenin organizasyon yapısından ve finansal koşullardan kaynaklanan riskler de sürdürülebilir işletme performansı için yönetilmesi gereken riskler arasındadır. Bütün bunların sonucu firma değerine yansıyarak hissedarların değerlerinin maksimum kılınmasını sağlar. Başka bir ifade ile işletmenin sürdürülebilirliği uzun vadede hissedarlar için değer yaratmayı amaçlar.

Firmaların sürdürülebilir başarılarında en temel faktör firmanın kurumsal yönetim ilkeleri ve değerlerine uygun bir yönetim anlayışının benimsenmesi, uygulanması ve faaliyetlerinin ve süreçlerinin izlenerek, gerekli önlemlerin zamanında gerektiği şekilde alınmasıdır. Bu açıdan firmaların sürdürülebilir performansları ile kurumsal yönetim uygulamaları önemli ölçüde çalışmakta, kurumsal yönetim sürdürülebilirlik göstergeleri için temel verileri sağlayarak, firmaların sürdürülebilir performanslarının güvencesini oluşturmaktadır.

29 Mayıs 2015 Cuma

Ormancılık Mesleğinin geçmişi nedir

ormanciTahtacılar atalarından bu yana ormancılık işleri ile uğraşan ve bu mesleği bir gelenek haline getirmiş olan bir Alevi Türkmen topluluğudur. Kim oldukları ve nereden geldiklerine dair birçok görüş bulunmaktadır. Tahtacıların geçmişi hakkındaki en yaygın görüş Tahtacıların gerek Ağaç-Eri, gerekse Oğuz boyundan oldukları kesin kaynaklarla ispat edilmemesine rağmen, Tahtacıların atalarının Anadolu’ya Orta Asya’dan geldiği ve Anadolu’da Oğuz Türkmenleri olarak bilindikleridir.

Yazılı kaynaklarda ise, Tahtacı adına 16. yüzyılda Osmanlı vergi nüfusu tahrir defterinde Cemaat-ı Tahtacıyan olarak rastlanmaktadır. Ağaç-Eri’lerin torunları olduğu düşünülen Tahtacılar Moğol baskısından kaçarak önce Horasan’a, oradan da Irak’a geçmiş ve buradan da Toroslara 7 kadar gelmiş ve ormanlık alanlara yerleşmişlerdir. Ağaç-Eri’ler yaşadıkları yerlerden dolayı orman işçiliği ile uğraşmışlar ve bundan dolayı da bu ismi almışlardır.

Ağaç-Eri’lerine 16. yüzyıldan sonra Tahtacılar denilmiştir. Tahtacılar Alevi olmalarına karşın daha farklı özelliklere sahiptirler. Tahtacılar Hacı Bektaş Ocağı’nı tanımazlar. Tahtacıların iki ocağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi İzmir Narlıdere’deki Yanınyatır Ocağı, diğeri ise; Aydın Reşadiye’deki Hacı Emirli (Şehepli) Ocağıdır. Günümüzde Yanınyatır ocaklıları Narlıdere’de, Hacı Emirli ocağına bağlı kişiler de Aydın Söke civarındaki Gümüş köyünde oturmaktadırlar.

Günümüzde Türkiye’nin güneydoğusundan başlayarak yoğunluklu olarak Adana, İçel, Antalya, Isparta, Muğla, Denizli, Aydın, İzmir ve Balıkesir illerindeki ormanlık alanlarda yaşamaktadırlar. Geçmişte göçebe olarak yaşayan Tahtacılar günümüzde, çoğu yerde yerleşik düzende bulunmaktadır.

28 Mayıs 2015 Perşembe

Orman İşletmek ile ilgili Orman Kanunları nelerdir

ormancilik kanunuOrman kaynaklarından elde edilen ürünler ana ürünler ve yan orman ürünleri olmak üzere ikiye ayrılabilir. Ana orman ürünleri ormanlardan elde edilen odun hammaddesi, yan ürünler ise odun hammaddesi dışında kalan diğer orman ürünleridir (reçine, sığla, yaprak, çiçek vb.). Ana orman ürünleri yakacak ve yapacak (endüstriyel ürünler) odunlar olmak üzere iki şekildedir. Ormanlardan, bu ürünlerin ne şekilde ve kimler tarafından üretileceği Orman Kanununa göre düzenlenmiştir. Devlet orman işletmeleri ormanlardan, odun hammaddesi üretiminde orman idaresince belirlenen kurallar ve orman amenajman planları doğrultusunda hareket ederek, birim sahadan en yüksek miktar ve kalitede orman emvalini üretmek için çalışmaktadır. Devlet orman işletmelerinde odun hammaddesi üretim işleri vahidi fiyat (birim fiyat), taahhüt (eksiltme veya pazarlık) ve gündelik ile olmak üzere üç şekilde yaptırılmaktadır. Yapılan işin birim miktarına ödenecek bedel üzerinde anlaşmaya varılmasıyla başlatılan iş ilişkisi; devlet orman işletmesine teslim edilen işin toplam miktarının bedelinin ödenmesiyle de sona ermektedir. Çoğunlukla orman ürünü, özellikle de çeşitli niteliklerdeki hammadde odunun hasat edilmesi ve taşınması işlerinde geçerli olan bu düzenin işleyiş biçimi, çeşitli yasal düzenlemelerde ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Üretim işlerine ait birim fiyatlar, Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) belirlenen esaslara göre her iş kolu için ayrı ayrı olmak üzere saptanır. Buna göre, orman işletmelerince yaptırılacak işlere ait birim fiyat kararları ve şartnameler düzenlenir .

5 Günümüzde Türkiye’de devlet ormanlarındaki üretim işleri 1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 40. maddesine göre yapılmaktadır. Bu maddede; “Devlet ormanlarında ağaçlama, bakım, imar, yol yapımı, kesme, toplama, taşıma, imal gibi orman işleri; işyerinin ve işyerinde çalışacakların hangi mülki hudut ve orman teşkilatı hudutları içerisinde kaldığına bakılmaksızın, öncelikle işyerinde veya civarındaki orman köylerini kalkındırma kooperatiflerine ve işyerindeki köylülere veya işyeri civarındaki orman işlerinde çalışan köylülere, işyerine olan mesafeleri ile iş güçleri dikkate alınarak gördürülür.

Yapılacak işe yukarıda belirtilen kooperatiflerin ve köylülerin iş güçlerinin yeterli bulunmaması, işe ehil olmamaları, aşırı fiyat istemeleri, işin dağıtımı veya yapılması ile ilgili konularda çözülmesi mümkün olmayan ihtilaflar çıkarmaları gibi hallerde, bu işler; işyerine civar olmayan orman köylerini kalkındırma kooperatiflerine veya köylülere yaptırılabileceği gibi taahhüt yolu ile de yaptırılabilir. Bu işleri yapacak müteahhitlerden, işin mahiyet ve hacmine göre ormancı teknik eleman çalıştırmaları istenilir. Ayrıca bu taahhüde gireceklerden mali yeterlilik belgesi istenir” denilmektedir. Bu kanun gereği devlet ormanlarından yapılacak üretimin çoğunluğunu orman köylüsü yapmakta, iş açığı olması durumunda ise dışarıdan gelen işçilere üretim işleri yaptırılmaktadır. Orman köylüsünün ormancılık faaliyetlerinde işlendirilerek ekonomik katkı sağlanması sürdürülebilir ormancılığın temel amaçları arasında yer almaktadır.

Orman köylüsünü işlendirmeye ve kalkındırmaya yönelik yapılan bu uygulama, orman idaresini kısıtlayan bir durumdur ve bir çok aksaklığa neden olmaktadır. Örneğin, işgücünün yeterli olmaması veya işe ehil olmaması hallerinde orman idarecileri zor durumda kalmaktadır. Böyle durumlarda üretim işleri aksamakta ve üretim zamanında bitirilememektedir. Ayrıca orman işçiliği yapan orman köylüleri tüm üretim dönemi boyunca ormancılık işlerinde çalışan kalifiye orman işçileri olmadıklarından dolayı, teknik bilgi, iş kalitesi ve verimlilik açısından yeterli gelmemektedir. Orman kaynaklarından yapılan üretim işlerinde işçi istihdamı konusunda yaşanan sorunlar ormancılık sektörünün verimliliğini de etkilemektedir. Orman işçiliğinin bu sorunları, yurdun çeşitli bölgelerindeki ormancılık çalışmalarının gerçekleştirilmesi için gerekli işgücünün zamanında ve yeteri ölçüde sağlanabilmesi yönünden güçlükler doğurmaktadır.

6 Ülkemizde orman kaynaklarından etkin bir biçimde fayda sağlamayı kısıtlayan birtakım sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar dışsal sorunlar ve içsel sorunlar olmak üzere iki şekilde ayrılabilmektedir. Dışsal sorunlar; toplumun orman kaynakları konusundaki değer yargıları, diğer sektörlerdeki yanlış politikalar, örgüt yapısındaki istikrarsızlık, orman endüstrisine ilişkin yanlış politikalar olarak ifade edilebilmektedir. İçsel sorunlar ise; ormancılık kapsamının ormancılar tarafından yanlış anlaşılması, uzmanlaşma, iş bölümü ve örgütlenme eksiği, eğitim, bilgi ve deneyim eksikliği, finans yetersizliği ve kaynakların rasyonel kullanılmayışı olarak ifade edilebilir.

Bunun yanı sıra, gerek iş güvenliği ile ilgili önlemlerin bulunmaması, gerekse düzensiz ve yetersiz işlendirmenin getirdiği uyumsuz ve yetersiz iş deneyimi nedeniyle her yıl çok sayıda iş kazaları olmaktadır. Devirme, boy verme, sürütme işlemleri sırasında önemli kayıplar olmaktadır. Bu işlendirme düzeni bir yönüyle de orman işletmelerinin başarısını etkilemektedir.

Ülkemizin en büyük doğal kaynaklarından olan orman kaynaklarından, gerek orman kaynaklarının yönetiminde yaşanan kısır döngüler, gerekse orman-toplum ilişkilerinin zayıf oluşundan dolayı etkin bir biçimde faydalanılamamakta, bu da sürdürülebilir ormancılığı olumsuz etkilemektedir. Ormancılık işlerinde üretimden satışa kadar tüm teknik işlemlerde (kesme, tomruklama, bölmeden çıkarma, yükleme, boşaltma, taşıma, standardizasyon, istifleme vb.) rasyonellik ilkelerine uygun davranmak işletmeciliğin gereği olup, işletme başarısına olumlu etki yapacaktır.

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Ülkemizde Orman İşletmeciliği ne zaman başlamıştır

agacin kurutulmasiGünümüzde Türkiye’deki orman kaynaklarının mülkiyetinin büyük bir bölümü (%99.9’u) devlete aittir. Bu yüksek oranın tarihsel, sosyo-ekonomik ve köklü temelleri bulunmaktadır. Uzun dönemler boyunca ormanlar başıboş bir şekilde ve teknik bir kural gözetilmeden kullanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu ormanlardan Tersane ve Tophane gibi ordu ve sarayın gereksinimlerini karşılamak ve saray sürülerinin otlatılması bakımından ilgilenmiştir. Yine bu devrede ormanların bir kısmı, çeşitli nedenlerle ve hüccetlerle (senet anlamında) özel iyelik altına girmiş, öteki kesimleri de “Cibali Mübaha” olarak su ve hava gibi herkesin yararlanmasına açık bırakmıştır.

Bu devreye “mutlak başıboş devre” denilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ormanlardaki bu başıboş yararlanmaları önlemek ve ormanlardan gelir sağlamak amacıyla etkin ve yoğun çabalar göstermesi Tanzimat Fermanı’nın ilanından (1839) sonra yoğunluk kazanmıştır.

Özellikle Kırım savaşından (1856) sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa ülkeleri ile iyi ilişkiler kurması ve bu ülkelerin teşviki ile alt yapı kuruluşlarını gerçekleştirmek ve ormanlardan düzenli bir biçimde yararlanmak için çalışmalara girilmiş, bu ormancılık çalışmalarını hukuksal yönden düzenlemek için Orman Nizamnamesi adıyla bir tüzük hazırlanmış ve 1870 yılında yürürlüğe konmuştur. Bundan sonraki dönemlerde bu uygulamaları geliştirmek amacı ile girişimlerde bulunulmuş ve 1917 yılında “Ormanların Usulü İdarei Fenniyeleri Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. Cumhuriyet döneminde 1920 yılında 39 sayılı “Baltalık Kanunu” çıkarılmış ve bu kanunla orman köylülerine hane başına ikişer hektar hesabıyla baltalık verilmesi öngörülmüştür. Ancak beklenen sonuç sağlanamadığı için 1924 yılında çıkarılan 484 sayılı “Devlet Ormanlarından Köylülerin İntifa Hakkı Kanunu” ile yürürlükten kaldırılmış ve tekrardan Orman Nizamnamesi’nde öngörülen esaslara dönülmüştür.

Devlet, mevcut orman varlığını devam ettirmek ve düzenli bir yararlanma sağlamak için 1924 yılında çıkartılan 504 sayılı “Türkiye’de Mevcut Bilumum Ormanların Fenni Usulü İdare ve İşletmeleri Hakkında Kanun” ile bütün ormanların amenajman planlarıyla işletilmesini kabul etmiş ve ormanların sadece orman ürünleri üretmek için değil, aynı zamanda ormanların koruyucu niteliklerini de gözeterek bazı ormanları “muhafaza ormanları” olarak ayrılmasını öngörmüştür. Ancak bu durumda da ormanlardan istenilen şekilde yarar sağlanamamış ve yeni çalışmalar başlatılmıştır.

Bunların sonucu olarak da 1937 yılında teknik ve bilimsel ormancılık uygulamasının ülkemizde başlangıcı sayılan 3116 sayılı Orman Kanunu 4 çıkarılmıştır. Bu kanun ile ormanlarımız ulusal ekonominin önemli kaynaklarından kabul edilerek, devlet ormanlarının tüm toplumun yararına olacak biçimde devlet tarafından işletilmesi öngörülmüş, devletten başkasına ait ormanlar üzerinde de devletin gözetim ve denetiminin sağlanması ve hatta bazı özel ormanların kamulaştırılması amaçlanmıştır. Daha sonra 1956 yılında 6831 sayılı Orman Kanunu çıkarılmıştır. Bundan sonraki dönemlerde bu kanuna ek olarak bazı düzenlemeler getirilerek ormancılık politikası geliştirilmeye çalışmış ve günümüzdeki halini almıştır.

26 Mayıs 2015 Salı

Ormancılık Kaynakları Nedir

ormancilikOrman kaynakları sahip olduğu özelliklerinden ve ileri bağlantısının yüksek olmasından dolayı, bir çok sektöre göre ayrı bir öneme sahiptir.

Ormancılık sektörünün kendisi dışında pek çok sektöre girdi verdiği ve alt yapı oluşturduğu bundan dolayı da makro amaçlara ulaşmada ve sosyo-ekonomik yapıyı geliştirmede (istihdam, katma değer yaratma vb.) önemli bir sektör olduğu bilinmektedir.

Yukarıda belirtilen özellikleri ve ülke ekonomisine olan katkısından dolayı orman kaynaklarının korunması, sürdürülebilir yönetimi ve işletimi önem arz etmektedir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı, ilk defa 1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (Bruntland Komisyonu) tarafından ortaya atılmıştır.

Dünyadaki ve özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki orman kaynaklarının sistematik olarak azalması sorunuyla karşılaşan gelişmiş ülkeler, 1992 yılında yapılan Rio zirvesinde “2000 yılına kadar ormanların tüketilmesi ve bozulması sürecinin durdurulmasını” hedef olarak belirlemiş ve bu durumu “Sürdürülebilir Orman Gelişimi (Sustainable Forest Development =SFD)” şeklinde adlandırmışlardır (Toha and Barros, 1997). Nitekim 13–22 Ekim 1997 tarihlerinde Antalya’da toplanan XI. Dünya Ormancılık Kongresinin ana konusu, Sürdürülebilir Kalkınma İçin Ormancılık veya diğer bir deyişle Sürdürülebilir Ormancılık olmuştur.

Bu kongrede, sürdürülebilir ormancılığın önemi vurgulanmış ve ormanlardan yararlanan, ormanları saran ve biçimlendiren, ne var ki, orman politikası kararını almada en marjinal kalan, yerli halklar, orman köylüleri, kadın kuruluşları ve yerel örgütlerle ilgili görüşmeler yapılmış ve bu toplulukların sürdürülebilir ormancılıktaki önemi belirtilmiştir.

Dünyanın bir çok bölgesinde, orman halkı ve yerli halklar, kadın toplulukları ve yerel topluluklar, ormanların tahrip edilmesine yol açan yıkıcı ekonomik kalkınmayı durdurmaya çalışmaktadır. Ormancılık kurumu, yerli halkların ve yerel toplulukların, sürdürülebilir orman yönetimine ilişkin geleneksel bilgisini giderek daha çok kabul etmektedir.

Bu nedenle dünya ormanlarının geleceği, ormanların çevresel tarihinin ve orman kaybına neden olan sosyal etkenlerin anlaşılması ve yerli halkların, orman köylülerinin, kadın topluluklarının ve yerel toplulukların sorunlarını ciddi olarak dile getirilmesi gerekmektedir.

24 Mayıs 2015 Pazar

Ceviz ve Ceviz Ağacının Özellikleri Nelerdir

Ceviz ağacının meyvesinin sert kabuğuna ceviz kabuğu denir.
Latincesi juglandır. Her ne kadar geçmişte jeolojik, devirlerde geniş bir yayılışa sahip ise de günümüzde ancak 15-20 çeşit ceviz ağacı türü görülür.
Ceviz ağacı, cevizgiller familyasından uzun ömürlü ve kışın yapraklarını döken bir ağaçtır. Boylan 20-25 m. yükseklikte, geniş dallı, tomurcuklan az sayıda pullarla örtülü, aromatik kokulu, yapraklan olan ağacın, üzerleri kalın yeşil kabukla örtülü meyveleri vardır. Meyve olgunlaştıkça bu kabuk buruşur ve alttaki sert kabuk ortaya çıkar.

Ceviz ağacından pek çok alanda faydalanılmaktadır. Tahtası hafif, sert ve cila yapmaya uygun olduğu için mobilyacılıkta, meyvesinin dış kabuğu boyar madde içerdiği için kumaş boyası yapımında, meyvesinin yağından ise matbaa mürekkebi üretiminde istifade edilmektedir.

Çam Ağacının Özellikleri Nelerdir

Latincesi pinust'tur. Hemen hemen her toprakta yetişen ağaç türüdür. 100'den fazla çeşidi vardır. Kuzey yarım küresinin ağaç sınırından tropik bölgelere kadar olan kısımda yetişir. Hık ve soğuk ülkelerin bitkisidir.
Genel olarak çam ağacı, piramidal formdadır. Genç yaşlarda dallar gövdeyi çevreleyerek dizilmişlerdir. İleri yaşlarda ise tepe formu ve dalların diziliş düzeni bozulur. Gövde de pul yapraklar ve iğne yapraklar olmak üzere iki tür yaprak görülür. Pul yapraklar oluştuktan bir iki hafta sonra dökülerek yerini olgun yapraklara bırakırlar. Sonbaharda yaprakların büyük bir kısmı dökülse de genç yapraklar dökülmez. Bu nedenle her mevsim yeşil kalır.

Çamlarda çiçekler kozalak haldedir. Bir kozalağın kesiti incelenirse bunların bir eksen üzerinde sıralanmış pulcuklardan meydana geldiği gözlenir.

Çamın ekonomik değeri büyüktür. Çam odunları kağıt yapımında çok elverişlidir, fakat kullanımda ilk sırayı kerestecilik almaktadır Çam kerestesi yapı işlerinde, mobilyacılıkta, gemicilikte kullanılır. Ayrıca kuvvetli ısı verdiği için yakacak olarak da kullanılmaktadır. Bunların dışında çamdan reçine elde edilir. Reçine yağlı boya, mum, vernik ve parke cilası, makine ve motor yağlan yapımında, parfümcülükte ve kauçuk endüstrisinde kullanılır.

22 Mayıs 2015 Cuma

Ahşabın zararları nelerdir

Ahşap malzemenin nemli ortamda şişmesi ve kuruyunca büzülmesi sonucu, boyutlarında değişiklikler meydana gelmektedir. Ahşabın çalışması olarak nitelendirilen bu özelliği, olumsuz bir özelliktir. Ahşap malzemenin uygun oranda kurutulmamış ya da korunmamış olması, çalışmasındaki en önemli etkenlerdir. Bünyesindeki nemi gerekli miktarda kaybetmemiş olan ahşap malzeme, deformasyona uğramaktadır. Ahşabın çalışıp boyut değiştirmesinde; rutubet, güneş, sıcak - soğuk hava değişimi ve iklim özellikleri önemli rol oynamaktadır. Dış tesirlerden kolayca etkilenebilen ahşap malzemenin bünyesinde çatlaklar oluşabildiği gibi; zamanla çürüyüp tahrip olması da önemli bir sorundur. Ahşabın bu olumsuz özelliği, görünümünü bozmakta ve kullanım ömrünü azaltmaktadır

Bitkisel ve hayvansal zararlılar; yaşayabilecekleri ortam oluştuğu takdirde ahşabı zamanla tahrip etmektedirler. Ahşabın rutubete maruz kalması mantarlar için uygun bir ortam yaratmakta; gereken koruma ve bakım yöntemlerinin uygulanmaması ise; kurtlanma ve böceklenmelere sebep olmaktadır.
Ahşap, yangına dayanıksız bir malzemedir. Bununla birlikte; günümüzde yapılan araştırmalarla, yangın etkisinin ahşapta minimum seviyeye indirilmesine çalışılmaktadır.
Ahşabın olumsuz yönlerinden biri de; ilk yapım ve kullanım maliyetinin fazla olmasıdır. Bilinçsiz doğa tahribatı ve çıkan orman yangınları, orman sahalarını giderek azaltmakta; bu da, ahşap malzemenin maliyetini arttırıcı bir etken olmaktadır.

Ahşap homojen bir malzeme değildir. Liflerin gidişi, çatlak ve budakların her yerde aynı olmaması, ahşabın olumsuz bir özelliğidir. Ahşabın mukavemeti lif doğrultusuna (dik veya paralel) bağlı olarak değişmektedir. Bu özellik ahşapta eğilmelere ve şekil değişikliklerine sebep olabilmektedir

Ahşap periyodik bakıma ihtiyaç gösteren bir malzemedir. Gerektiği şekilde korunmayan ahşap malzemenin kullanım ömrü azalmakta ve çürüme başlamaktadır. Sürekli bakıma ihtiyaç göstermesi, ahşabın kullanım aşamasında da ekonomi sağlamadığını ortaya koymaktadır

 

21 Mayıs 2015 Perşembe

Ahşabın Faydaları nelerdir

Ahşabın estetik ve sıcak bir malzeme olması; konutlarda kullanım tercihini arttıran önemli bir olumlu özelliğidir. Ahşabın doğa ürünü bir malzeme olması, kullanıldığı ortamda, insanın kendini doğayla iç içe hissetmesini sağlamaktadır.
İnsanlıkla tanışması çok eskiye dayandığından dolayı ahşap; her zaman için güvenle kullanılan, sağlıklı bir malzeme olarak kabul edilmektedir. Yüzyıllardan beri konutta pek çok alanda kullanılabilen bir malzeme olmasından dolayı, insan yaşamının bir parçası olmuş ve bu da ahşabın, her devirde modası hiç geçmeyen bir malzeme olmasını sağlamıştır.
Görünümü oldukça güzel ve estetik olan ahşap malzeme; her zevke hitap edebilecek çeşitlilikte ve her türlü malzemeye kolayca uyum sağlayabilecek nitelikte bir malzeme olmaktadır. Ahşap, tarihsel süreç içinde pek çok konutta; taş, tuğla, kerpiç gibi yapı malzemeleriyle, iç ve dış mekanlarda dengeli bir şekilde kullanılmıştır.

Ahşabın olumlu yönlerinden biri de; hafif bir malzeme olmasıdır. Ahşap malzeme ile yapılan inşaatlarda, temele gelen yük hafiflemekte, bu da temelin daha ucuz ve kolay yapımına sebep olmaktadır. Ahşabın hafif olması, nakliyesinin daha rahat yapılmasını sağlamakta; ayrıca, kullanım yerine getirildikten sonra da, rahat taşınabildiği için fazla eneıji sarfiyatını önlemektedir.
Ahşap malzeme yerine monte edildikten hemen sonra kullanılabilen bir malzemedir. Bu olumlu özelliği yapım ve kullanım yönünden işe süratlilik kazandırarak, zamandan tasarruf sağlamaktadır.
Ahşabın kolay monte edilebilen bir malzeme olması da önemli bir özelliğidir. Montaj kolaylığı, işçilik ve zamandan tasarruf sağlamakta, yapım süresini kısaltmaktadır.

Sökülüp takılabilir bir malzeme olmasından dolayı, montajda meydana gelebilecek bir hata kolayca giderilebilmekte ya da istenen değişiklikler rahatça yapılabilmektedir. Ahşabın önemli bir olumlu özelliği de; diğer pek çok yapı malzemesi karşısında üstünlük gösterdiği; kolay işlenebilen bir malzeme olma özelliğidir. Kolay işlenebilmesi, ahşabın her zevke hitap edebilen, bir çok detayın verilebileceği bir malzeme olmasına olanak sağlamaktadır

Tekrar kullanılabilir bir malzeme olması, ahşabın bir başka olumlu yönüdür. Yerinden söküldükten sonra, çok az bir hasarla yeniden kullanılabildiği gibi; kullanılacağı yere göre yapılacak küçük değişikliklerle, tekrar tekrar kullanılabilmektedir. Ahşabın bu yönü, ekonomik açıdan ele alındığında, dikkate değer bir özellik olmaktadır

 

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Ahşap Nerelerde Kullanılabilir

Ahşap malzeme yapıda yardımcı eleman olarak; iksa, palplanş, askıya alma, kalıp ve iskele yapımında kullanılmaktadır. Bu işlemlerin yanı sıra; ahşap malzeme eski konutlarda, çok seyrek olarak , kazık temel görevi de almıştır.
Günümüzde kullanılmayan ahşap kazık temellere, özellikle ağaç üretiminin yoğun olduğu Karadeniz yöresindeki eski kulübe ve bağ evlerinde rastlanılmaktadır. Yığma veya iskelet sistemle yapılmış binalarda kullanılmış ahşap kazık temeller; uçları sivriltilmiş yuvarlak ya da işlenmiş ahşap elemanların toprağa çakılmasıyla oluşturulmuştur. Uzunluğu yaklaşık 4-10 metre olan kazıkların çapı, 22-31 cm. olmaktadır.
Taşıma gücü zayıf olan zeminlerde, temel çukurunun derin kazılmasının zorunlu olduğu durumlarda; kazının iki yan yüzeyi yukarıdan aşağıya doğru, ahşap elemanlarla takviye edilmektedir. İksa olarak isimlendirilen bu takviye; zemin malzemesi çok kaygan değilse seyrek olarak (seyrek iksa), kayıp çökebilecek türde ise arada boşluk bırakılmadan sık olarak (sık iksa) yapılmaktadır. Ahşap iksa elemanları; 2-3 metre aralıklarla, yatay veya çapraz olarak ahşap kalaslarla takviye edilerek sıkıştırılmaktadır.
Sulu zeminlerde inşa edilecek yapıların oturacağı alanda yapılacak kazılar için, yapı alanının etrafı, iki yatay ahşap eleman arasına çakılan düşey ahşap elemanlarla çevrilmektedir. Palplanş adı verilen bu yöntemle, yapı alanının etrafı ahşap bir perdeyle kapatılmakta; bu alanın içi daha sonra kazılarak boşaltılmaktadır. Palplanş yapımında kullanılacak ahşap malzemelerin kalınlıkları, çakılacakları derinliğe göre; 6 - 8 - 10 - 12 cm. arasında değişmekte; genişlikleri minimum 25 cm. olmaktadır.

Bitişik binalar arasında kazı yapılırken; binaların çökmemesi, ya da bitişik arsa toprağının kaymaması için, askıya alma adı verilen ve binalar arasında yapılan takviye işleminde de ahşap elemanlardan yararlanılmaktadır. Ahşap malzeme, Türkiye’de yaygın olarak kullanılan iskele ve kalıp sisteminin de ana malzemesi olmaktadır

 

19 Mayıs 2015 Salı

Doğramalık Kapı Kerestesinin özellikleri ve kullanım alanları

Bir binanın; ışık alması, korunması, iç ferahlığı, ısı korunumu ve estetik dizaynı açısından dikkate alınacak en önemli yapı elemanlarından biri de kapı ve pencere doğramalarıdır. Doğramalar; sızdırmazlık ve koruyuculuk işlevlerini yerine getirmelidirler. Doğramaların yerleşim şekilleri, dizaynları ve yapılmış oldukları malzemeler; hem binanın hem de içinde yaşayanların sağlıklarım önemli ölçüde etkilemektedir. Yapının dış estetiğinin tamamlanmasında da büyük rol oynayan kapı ve pencereler, dışarıdan bakıldığında yapının en çok dikkat çeken kısımları olabilmektedir. İnsanların değişen adetleri ve ihtiyaçları,içinde yaşadıkları konutların biçimini etkilediği gibi, iç ve dış mekanlar arasında bağlantı sağlayan pencere ve kapıların da şeklini ve özelliklerini değiştirmektedir.

Ahşap Kapılar:
Ahşabın, Türkiye’deki geleneksel doğrama malzemesi olduğu bilinen bir gerçektir. Eski konutlarda değişmez doğrama malzemesi olan ahşap, günümüzde de kullanılmakta; çok eski çağlardan itibaren, günümüz konutlarında da geniş bir uygulama alanı bulmaktadır. Eski konutlarda, kapıların hemen hemen tamamında ahşap kullanıldığı ve hepsinde de iyi ve ince bir işçilik olduğu göze çarpmaktadır.
Günümüze kadar gelebilmiş olan geleneksel Türk konutlarından, o zamanlara ait olan kapıların doğramacılık teknikleri hakkında bilgi sahibi olunmaktadır. Bu konutlardaki doğramaların, günümüzdeki doğramalara oranla büyük bir işçilik ve zevk üstünlüğü gösterdiği, kabul edilen bir gerçektir

Ancak, günümüzde de, ahşap kapılar dış mekanlarda daha sade bir görünüme sahip olmalarına rağmen, iç mekanlarda daha estetik modellerde tercih edilmektedirler. Ahşap; emniyet, estetik, ses, ısı, ışık, ateşe karşı dayanım ve fonksiyonellik gibi kapılarda aranan çeşitli beklentilere cevap verebilecek nitelikte bir doğrama malzemesidir

Ahşap kapılar; başlık, seren, kayıt ve tabla (ayna) olarak isimlendirilen parçalardan oluşmaktadırlar.
Günümüzde fabrikalarda, tamamıyla hazır olan ahşap kapılar da üretilmektedir

 

18 Mayıs 2015 Pazartesi

Merdivenlerde taşıyıcı ve basamak olarak ahşap nasıl kullanılır

ahsap merdivenEski konutlarda en çok kullanılan merdivenler; ahşap merdivenler olmuştur. Özellikle iç mekanlarda katlar arasındaki bağlantı hemen hemen tamamıyla ahşap merdivenlerle sağlanmıştır. Ahşap konutlarda kullanılan merdivenler de ahşap yapılmıştır. Günümüzde, konutların taşıyıcı malzemesi ne olursa olsun, iç mekanlarda ahşap merdivenler tercih edilmeye devam etmektedirler. Merdivenlerde ahşap malzeme; taşıyıcı, kaplama ve korkuluk elemanı olarak kullanılmaktadır.
Ahşabın Merdivenlerde Taşıyıcı olarak Kullanımı:
Bu bölümde, taşıyıcısı ahşap olan merdivenler; kirişler, basamaklar, rıhtlar ve sahanlıklar olmak üzere dört bölümde incelenmiştir.

17 Mayıs 2015 Pazar

Çatılarda Ahşap nasıl kullanılmaktadır

Bir binayı tamamlayan ve ona mimari özelliğini kazandıran elemanların en önemlilerinden biri de çatıdır. Çatı, bir binayı yağmur, kar, rüzgar, soğuk ve sıcak gibi dış etkilere karşı koruyan yapı elemanıdır. Çatılar; örtü ve taşıyıcı kısım olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Örtü; çatıyı dış etkenlere karşı koruyan kısımdır. Taşıyıcı kısım ise; örtünün, kar ve rüzgarın yükünü taşımakta, aynca çatının formunu oluşturmaktadır.
Yapıyı tamamlayıcı bir eleman olan çatılar, biçim ve yapım yöntemlerine göre düz ve eğimli çatılar olmak üzere iki sınıfa ayrılmaktadırlar. Her iki sistemde de, çatıyı oluşturan en önemli elemanlar; taşıyıcı elemanlar ve çatıyı oluşturan örtü malzemeleridir.
Geçmişten günümüze değin Geleneksel Türk konutlarında kullanılan çatı sistemleri ve malzemeleri; zamana, konutun bulunduğu yöreye ve iklim şartlarına göre değişim göstermektedir. Ahşap malzeme, geleneksel Türk konutlarındaki çatı sisteminde en çok kullanılan malzemedir
Ahşabın Çatıda Taşıyıcı Olarak Kullanımı:
Ahşap malzemeden oluşturulan çatının yapım kolaylığı ve ekonomik oluşu, ahşap çatı uygulama yöntemlerinin tarih süresince gelişmesine neden olmuştur. Bugün, konutların hemen hemen hepsinde, çatıyı oluşturan taşıyıcı elemanlar ahşap malzemeden yapılmaktadır. Tarihsel süreç içinde, ahşap malzemenin kullanıldığı çatı sistemlerin bazıları, açıklanacak olursa:
Türkiye’nin yağışlı iklim bölgeleri olan kıyı kesimlerinden içeriye doğru gidildikçe, Orta ve Güney Anadolu bölgelerindeki geleneksel Türk konutlarında; iklim koşullarının da etkisiyle, düz ve çok az eğimli çatı sistemlerine rastlanmaktadır. Bu çatılar; 15-25 cm. çaplarındaki yuvarlak kesitli ahşap elemanların , 30-60 cm. ara ile yerleştirilmesi ve üzerlerinin toprakla örtülmesiyle oluşturulmaktadır. Güneydoğu yörelerinde keran olarak isimlendirilen çatının taşıyıcısını oluşturan bu yuvarlak kesitli ahşap elemanlara, Güneybatı Anadolu’da börk veya döver adı verilmiştir.
Anadolu’da antik çağlardan günümüze kadar uygulanmış bir çatı yapım yöntemi olan bu sistemde; taşıyıcı kirişler üzerine aralıksız olarak ağaç dallan yerleştirilerek, toprağı taşıyacak bir döşeme oluşturulmaktadır. Özellikle köy evlerinde uygulanmış olan bu yöntemde tavan, ağaç dallan görünmeyecek şekilde sıvanmaktadır.
Eğimli olarak yapılan çatılarda genel çatı kuruluş ilkesi; yapının kullanım amacını ve yörenin iklim koşullarını göz önüne alan, en kolay çatı sisteminin oluşturulmasıdır. Eski Türk evinde, ahşabın verdiği bütün imkanlar kullanılarak çatıda gereksiz mahya oluşturulmamıştır. Yatay ve eğik dereler kullanamayarak, çatının genel şekli her zaman sade bir şekilde çözümlenmiştir.

Eski Türk evinde genellikle oturtma çatı konstrüksiyonuna rastlanmaktadır. Bu sistemin detaylandırılması, günümüzde kullanılan sistemle bazı farklılıklar göstermektedir. Bu farkların başında, çatıda göğüsleme ve kuşak kullanılmaması gelmektedir. Bunun yerine, 2.5 metre ara ile atılmış bağlama mertekleri kullanılmıştır. Ayrıca bu sistemde çatı dikmeleri, çok sık aralıklarla konan kaim döşeme kirişlerine taşıtılmıştır. Açıklık arttıkça bu kirişlerin sayısı ve kalınlıkları da büyümektedir. Bu çatı sisteminde makas hiç kullanılmamıştır. Bu sistem, en yaygın uygulama alanı bulmuş eğimli çatı yapım yöntemidir. Günümüzde de kırsal alanlarda yapılan eğimli çatıların bazıları, bu yöntemle yapılmaktadır.
Günümüz konutlarında oluşturulan çatı sistemlerinde; tek yöne eğimli (sundurma) çatı, beşik çatı, kırma çatı formları kullanılmaktadır. Bu formlardan herhangi biriyle gerçekleştirilecek bir çatının taşıyıcı kısmını oluşturan ahşap elemanlar ise; mertek, aşık, dikme, göğüsleme, kuşak, makas gibi elemanlardır.
Mertekler; çatı örtüsü ve kiremit altı kaplamasının yükünü taşımakta ve aşıkların üzerine oturmaktadırlar. 40 - 60 cm. aralıklarla yerleştirilmektedirler
Aşıklar; merteklerin yükünü taşımaktadırlar. 2 - 2.5 metre yatay aralıklarla yerleştirilmektedirler.
Dikmeler; aşıklardan gelen yükü alarak; taşıyıcı duvar, döşeme veya kirişlere iletmektedirler.
Göğüslemeler; dikmelerden aşıkların altına vurulan 45° eğimli desteklerdir. Çatının rijitliğini sağlamakta oldukça yarar sağlamaktadırlar.
Kuşaklar; dikme, aşık ve mertekleri her iki yüzden bağlayan elemanlardır. Bağlandıkları parçaların bağ noktasını kuvvetlendirmektedirler.
Makaslar; aşıkların yükünü taşımak üzere oluşturulan sistemlerdir. Çatının açıklığına göre çeşitli şekillerde yapılabilmektedirler. Yanlamalar, payandalar ve babalar; çatı makasını oluşturan elemanlardır.

Saçaklar, çatıdan elde edilmek istenen mimari etkiye büyük ölçüde yardımcı olan elemanlardır. Türk evinde ayn bir yeri olan saçaklar, tavan kirişlerinin dışarıya taşınlması veya bu kirişler üzerine oturan taban ya da duvardan çıkan göğüslemelerin desteklediği merteklerin uzamasıyla oluşturulmuştur. Saçak çıkıntısı, ortalama olarak 75 cm. yapılmıştır.
Orta Anadolu ve az yağışlı yörelerde ahşap saçaklar dar olarak düzenlenmiş; yazlan sıcak, kışları yağışlı geçen iklim bölgelerinde ise, yapıya koruyacak düzenlemelerle oldukça geniş biçimde yapılmıştır.
Dar ahşap saçaklar, genellikle toprak örtülü düz çatılarda yapılmıştır. Çatıyı taşıyan yatay kirişler veya bunların üzerine yerleştirilen ahşap elemanların, dış duvar yüzeyinden küçük taşmalarla yapılmasıyla oluşan dar saçaklara, puştuvan adı verilmektedir. Geniş ahşap saçaklar ise; yapı için iyi bir koruma ve yapı sınırı oluşturmuştur.
Saçakların dış görünümü iki ayrı türde düzenlenmiştir:
lk zamanlarda saçak altı kaplaması hemen hemen hiç yapılmamış, saçaklardaki geniş elemanlı ahşap konstrüksiyon açıkta bırakılmıştır. Böylece, merteklerin görünüşü ile yetinilerek, sade bir görünüm sağlanmıştır (30). 19. yüzyıl başlarından itibaren, saçak altları da güzel desenli ve renkli motiflerle kaplanmış, boyanarak farklı görünümler yaratılmıştır.

16 Mayıs 2015 Cumartesi

Kereste Fiyatları Ne kadar

Ormanlardan kesilen tomrukların biçilmesiyle elde edilen ürünlere kereste denir. Keresteler çam, köknar ve kavak ağaçları ve değişik türlerinden elde edilmektedir. Kereste fiyatları ise ağacın cinsine göre değişmektedir. Bu nedenle kesin bir rakam söylemek doğru olmamaktadır. Buna rağmen birkaç firmanı sitesinde paylaştığı fiyatları aşağı tarafta belirtmiş olalım. Fiyatlar KDV hariç fiyatlardır.

Özel Boy ve Ölçülerde Kesilen Kereste                      680 TL   M3

Doğramalık Kereste                                                      900 TL   M3

Ladin- Köknar KALAS                                                  700 TL   M3

50-60-80 cm Boy Paletlik Kısa boy kereste              200 TL   M3

100 cm Boy Paletlik Kısa boy kereste                         220 TL   M3

120 cm Boy Paletlik Kısa boy kereste                          240 TL   M3

150 cm Boy Paletlik Kısa boy kereste                          270 TL   M3

200 cm Boy Paletlik Kısa boy kereste                         290 TL   M3

250 cm Boy Paletlik Kısa boy kereste                          390 TL   M3

Kiremit Altı Çatı Örtüsü  İnce Tahta                          330 TL   M3

Lambiri Rabıta Extra Budaksız                                  900 TL   M3

Lambiri Rabıta 1. Sınıf Az Budaklı                            750 TL   M3

Lambiri Rabıta 2. Sınıf Standart Budaklı                 650 TL   M3

Süpürgelik 8 lik                                                              1,75 TL  Mtül

Süpürgelik 5 lik                                                              1,50 TL  Mtül

Çatı Alın / Ayna Tahtası                                               7,00 TL  Mtül

Dış cephe Kaplama Yalı Baskı Tahta kalınlığı          900 TL   M3

Dış cephe Kaplama Yalı Baskı 5 kalın düz                900 TL   M3

Dış cephe Kaplama Yalı Baskı 5 kalın Yuvarlak      900 TL   M3

Kütük Ev Profilleri                                                        900 TL   M3

Ahşap tavan kaplama

Binayı katlarına ayıran döşemelerin alt yüzeylerini oluşturan tavanlar, güzel bir görünüm sağlamak, döşemede ses ve ısı yalıtımını kısmen de olsa önleyebilmek veya yatay konulan tesisat borularının saklanması için kaplanmaktadırlar.
Eski Türk konutlarında tavan, önemli bir süsleme elemanı olarak ele alınmıştır. Konutların dış görünümündeki sadeliğe karşılık olarak, iç hacimlerin daha süslü ve zengin işlendiği görülmektedir. Geleneksel Türk konutlarında tavan kaplaması olarak en çok kullanılan malzeme ahşaptır.
Ahşap Türk konutlarında en yaygın uygulama alanı bulan tavan türü, kaplama gereği duyulmadan yapılan, taşıyıcı kirişlerin göründüğü yalın tavanlardır. Bu tavanlar, her devirde güzel ve modem kalmış; görünen kirişler çeşitli renklere boyanarak, ışık ve gölge etkileri arttırılmıştır. Boya rengi, çoğunlukla ağaç rengine yakın kızıl kahve olarak seçilmiş; 18. yüzyılın sonlarına doğru, kırmızı ve mavinin parlak tonları kullanılmıştır.
Çeşitli yöntemler uygulanarak ahşap malzeme ile kaplanmış tavanlar, gerektiğinde üzerine yapılan çeşitli süslemelerle kullanılmışlardır. Geometrik şekillerde kesilen çıtaların meydana getirdiği yıldızlar, çokgenler, kareler, baklava şeklindeki motifler; yaldızlanmak veya değişik renklerde boyanmak suretiyle, ince ince işlenmiş, çok güzel tavan örnekleri meydana getirilmiştir.
Düzgün bir tavan kaplaması oluşturmak için; alt yüzeyin iyi tesviye edilmiş olmasına ve kullanılan tahtaların aynı boyutlarda olmasına dikkat etmek gerekmektedir.
Tavan kaplaması, ahşap kirişleme altına tahta çakılarak yapılmaktadır. Kullanılan tahtaların boyutları kiriş aralıklarına ve isteğe bağlı olarak, 15-25 mm. kalınlığında, 80 - 200 mm. genişliğindedir. Bu tahtaların kenarlan düz, pahlı, lambalı veya kirişli olabilmektedir. Kaplamanın alttan güzel görünmesi için, birleşim yerlerinde ve tavan kaplamasının duvarla birleşim köşelerinde profilli çıtalar kullanılmaktadır.
Ses ve ısı yalıtımı istenen durumlarda döşeme ve tavan kaplaması arasına, çeşitli yalıtım malzemeleri de yerleştirilmektedir.

15 Mayıs 2015 Cuma

Ahşap, Döşeme üstü kaplama olarak nasıl kullanılır

Ahşap malzeme, döşeme üstü kaplaması olarak, konutlarda asırlardan beri kullanılmaktadır. Günümüzde de; sıcak bir ortam yaratması, doğal bir malzeme olması gibi pek çok özelliğinden dolayı diğer döşeme malzemelerine oranla, daha çok tercih edilen bir malzeme olmaktadır. Ahşap döşeme üstü kaplamaları hem ahşap taşıyıcı sistem üzerine, hem de kagir döşemeler üzerine uygulanabilmektedir.
Ahşap döşeme üstü kaplamaları; adi ahşap döşeme kaplaması ve ahşap parke olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Adi ahşap kaplamada kullanılacak olan döşeme elemanlarının, aşınmaya karşı dayanıklı olan ahşap malzemeden yapılması gerekmektedir. Kullanılacak malzeme genişliklerinin aynı olmasına ve bombe yapabilecek yüzlerinin üste getirilmesine dikkat edilmektedir. Adi ahşap döşeme kaplamasının kesiti Şekil 3.21’de verilmektedir.
Adi ahşap kaplama; 40 / 40 veya 50 / 50 mm. kesitinde ve 40 - 50 cm. aralıklarla tesbit edilen kadranlar üzerine ; genişliği 80 - 120 mm., kalınlığı da 20 - 25 mm. olacak şekilde yerleştirilen uzun tahtalardan oluşturulmaktadır. Bu tür kaplama genellikle ahşap binalarda kullanılmaktadır. Kadranlar arasına cüruf, kıtıklı alçı, cam yünü gibi malzemeler doldurularak; ses ve ısı yalıtımı sağlanmaktadır.
Adi ahşap kaplama, döşeme elemanlarının şekillerine göre; düz, binili, kiniş geçme, zıvana lambalı tahta olarak isimlendirilmektedir.

Masif ahşap parke; yüzeyleri düzgün, kalınlığı homojen, yan ve baş yüzeylerde birbirleri ile birleştirilmesini sağlayacak şekilde lamba ve zıvana açılmış olan döşeme kaplama elemanıdır. Parkelerin yüzlerinin düzgün, yanlarının birbirine paralel, köşelerinin keskin olmasına dikkat edilmekte; birleştirildiklerinde lambaların zıvanalara uygun şekilde geçmiş olmasına dikkat edilmektedir.
Ahşap parkeler genellikle 26 mm. kalınlığında olmakta, diğer boyutları piyasadaki firmalara göre farklılıklar göstermektedir. Genişlikleri 30-60 mm., boyları ise 150-160 mm. arasında değişmektedir.
Ahşap parkenin çeşitli desenler verilerek döşenmesi mümkündür. Türk Standartları Enstitüsü, parke döşemeleri; şerit, düz, kesme taş, çapraz, macar ve mozaik parke modeli olarak isimlendirmektedir.

Türk Standartları tarafından Çapraz Parke Döşemesi olarak isimlendirilen parke çeşidi, piyasada Balık Sırtı Döşeme Modeli olarak isimlendirilmektedir.
Ahşap kaplama yapılan döşemelerde, genellikle ahşap süpürgelikler kullanılmaktadır. Süpürgelik; duvar dibinde, döşeme ile duvar arasındaki aralığı kapatmak, duvarı çarpmalardan ve kirlenmeden korumak ve döşemeyi bastırmak amacıyla kullanılmaktadır.

 

14 Mayıs 2015 Perşembe

Ahşap iç duvar kaplamalarında nasıl kullanılır

Ahşabın iç duvar kaplaması olarak kullanıldığı konutlara en çok Geleneksel Kayseri konutlarında rastlanmaktadır. Bu konutlarda, zar adı verilen iç ahşap duvar kaplamaları kullanılmaktadır.
Zaman içinde, gerek sıvanın soğuk etkisinden kurtulmak, gerekse iç hacimlere bir zenginlik ilave etmek amacıyla, günümüz konutlannda belli mekanlarında ahşap iç duvar kaplaması tercih edilmeye başlanmıştır. Günümüz konutlarında, iç duvar ahşap kaplama elemanı olarak, lambriler kullanılmaya başlanmıştır.
Lambri, belirli boyut ve biçimlerdeki ahşap malzemeden yapılmış, yan ve üst yüzü, birbiriyle birleştirilmeye uygun bir biçimde profillendirilmiş bir kaplama elemanıdır.

Lambriler; kalınlıkları 10-25 mm., genişlikleri 70 - 150 mm. ve uzunlukları da 1.50 - 6.50 metre arasında değişen ölçülerde üretilmektedirler. Lambriler, bağlama çıtası ile kullanılıp kullanılmadıklarına göre; bağlama çıtalı ve bağlama çıtasız lambriler olmak üzere iki tipe ayrılmaktadır.
Ahşap lambri kaplama; alt yapı ve üst yapı olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Alt yapı; duvara belli aralıklarla yerleştirilmiş olan takozlarla tesbit edilen bir ızgara sistemidir. Üst yapı ise; çıtalar, lambalı tahtalar veya çerçevelere geçen masif tablalarla oluşan zemindir. Lambriler, belirli bir yükseklikte veya tavana kadar yapılabilmektedirler.