This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

Ağaç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ağaç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Temmuz 2015 Perşembe

Ahşap Malzemeler Nasıl Onarılır?

Zarar Görmüş Ahşap Ürünleri Nasıl OnarılırAhşap sistemlerin yapısal sorununun çözümlenmesi, onarım uygulamaları ile gerçekleştirilmektedir.

Ahşap strüktürün korunmasında, temel yaklaşım olan “sağlamlaştırma yöntemi” iki ana başlık altında inceliyoruz;
1. Yapı sistemi öğelerinin, mevcut durumunda bırakılıp, yalnız dış etkenlere karşı yalıtımının sağlanması,
2. Yapı sistemi öğelerinin, aynı malzeme veya farklı malzemeler yardımı ile sağlamlaştırılması yalıtımının sağlanması,
biçiminde ele alınmaktadır.

27 Temmuz 2015 Pazartesi

Ahşap Malzemeyi Nasıl Korurum?

Ahşap Malzemeyi Nasıl KorurumYapılarda modern koruma yöntemlerinin uygulanması ile kullanım süresi en üst düzeye yükseltilmekte ve rasyonel bir kullanım gerçekleştirilmektedir.

Bu önlemler;
Teknik Önlemler; Ağacın yapı malzemesi olarak kullanılmadan önce, kabuğunun soyulması ve suyunun alınması, rutubetsiz bir ortamda kurutulması,

27 Haziran 2015 Cumartesi

Ahşap malzeme yüzeyinin pürüzsüz olmasının avantajları

puruzlu yuzeyMasif mobilya ve doğrama üretiminde kullanılan odunların yüzey düzgünlüğü bakımından araştırılması, ürün kalitesi ve ekonomisi için önem taşımaktadır.

Üst yüzey işlemlerinden önce ağaç malzeme yüzeyi düzgünleştirilmektedir. Mobilyayı son ürün haline korumak, güzelleştirmek ve ekonomik değerini artırmak amacıyla uygulanan bu üst yüzey işlemlerinin (macunlama, boyama, cilalama, vernikleme vb.) başarısı ağaç malzeme yüzeyinin düzgünlüğüne bağlıdır. Masif ağaç malzemenin yüzey düzgünlüğüne ise, öncelikle ağaç malzemenin cinsi, tekstürü ve kesiliş yönü ile alet ve makinelerde işlenmesi sırasında uygulanan besleme hızı (itme hızı), kesme derinliği, bıçak sayısı ve zımpara numarası etkili olmaktadır.

Yeterli ve homojen bir yüzey düzgünlüğü oluşturulamadığı takdirde, boyama ve vernikleme işlemlerinden sonra belirginleşen yüzey kusurları ürün kalitesi ve fiyatını olumsuz etkilemektedir. Yüzeyleri düzgün bir mobilya, dokunulduğunda yumuşak bir his verir. Buda psikolojik yönden ağaç malzemeyi tüketiciler için daha cazip hale getirmektedir.

Yüzey pürüzlülüğünün artması ile birlikte ağaç malzemenin işlenmesinde kullanılan makinelerin güç tüketiminin de arttığı belirtilmiştir. Kontrplak üretiminde, kaplamalara tutkalın sürülmesi levhanın özelliklerini etkileyen en önemli parametrelerden biridir. Sıvı tutkal ve kaplama yüzeyi arasındaki etkileşimin tutkalın özelliklerine ve kaplama yüzey kalitesine bağlı olduğu belirtilmektedir. Kaplamanın yüzey pürüzlülüğünün de, tutkalın kaplama üzerine penetrasyon derinliği, tutkalın homojen dağılımı ve kaplamalar arasındaki tutkal hattının direnci üzerine önemli bir rol oynadığı belirtilmektedir.

24 Mayıs 2015 Pazar

Ceviz ve Ceviz Ağacının Özellikleri Nelerdir

Ceviz ağacının meyvesinin sert kabuğuna ceviz kabuğu denir.
Latincesi juglandır. Her ne kadar geçmişte jeolojik, devirlerde geniş bir yayılışa sahip ise de günümüzde ancak 15-20 çeşit ceviz ağacı türü görülür.
Ceviz ağacı, cevizgiller familyasından uzun ömürlü ve kışın yapraklarını döken bir ağaçtır. Boylan 20-25 m. yükseklikte, geniş dallı, tomurcuklan az sayıda pullarla örtülü, aromatik kokulu, yapraklan olan ağacın, üzerleri kalın yeşil kabukla örtülü meyveleri vardır. Meyve olgunlaştıkça bu kabuk buruşur ve alttaki sert kabuk ortaya çıkar.

Ceviz ağacından pek çok alanda faydalanılmaktadır. Tahtası hafif, sert ve cila yapmaya uygun olduğu için mobilyacılıkta, meyvesinin dış kabuğu boyar madde içerdiği için kumaş boyası yapımında, meyvesinin yağından ise matbaa mürekkebi üretiminde istifade edilmektedir.

22 Mayıs 2015 Cuma

Ahşabın zararları nelerdir

Ahşap malzemenin nemli ortamda şişmesi ve kuruyunca büzülmesi sonucu, boyutlarında değişiklikler meydana gelmektedir. Ahşabın çalışması olarak nitelendirilen bu özelliği, olumsuz bir özelliktir. Ahşap malzemenin uygun oranda kurutulmamış ya da korunmamış olması, çalışmasındaki en önemli etkenlerdir. Bünyesindeki nemi gerekli miktarda kaybetmemiş olan ahşap malzeme, deformasyona uğramaktadır. Ahşabın çalışıp boyut değiştirmesinde; rutubet, güneş, sıcak - soğuk hava değişimi ve iklim özellikleri önemli rol oynamaktadır. Dış tesirlerden kolayca etkilenebilen ahşap malzemenin bünyesinde çatlaklar oluşabildiği gibi; zamanla çürüyüp tahrip olması da önemli bir sorundur. Ahşabın bu olumsuz özelliği, görünümünü bozmakta ve kullanım ömrünü azaltmaktadır

Bitkisel ve hayvansal zararlılar; yaşayabilecekleri ortam oluştuğu takdirde ahşabı zamanla tahrip etmektedirler. Ahşabın rutubete maruz kalması mantarlar için uygun bir ortam yaratmakta; gereken koruma ve bakım yöntemlerinin uygulanmaması ise; kurtlanma ve böceklenmelere sebep olmaktadır.
Ahşap, yangına dayanıksız bir malzemedir. Bununla birlikte; günümüzde yapılan araştırmalarla, yangın etkisinin ahşapta minimum seviyeye indirilmesine çalışılmaktadır.
Ahşabın olumsuz yönlerinden biri de; ilk yapım ve kullanım maliyetinin fazla olmasıdır. Bilinçsiz doğa tahribatı ve çıkan orman yangınları, orman sahalarını giderek azaltmakta; bu da, ahşap malzemenin maliyetini arttırıcı bir etken olmaktadır.

Ahşap homojen bir malzeme değildir. Liflerin gidişi, çatlak ve budakların her yerde aynı olmaması, ahşabın olumsuz bir özelliğidir. Ahşabın mukavemeti lif doğrultusuna (dik veya paralel) bağlı olarak değişmektedir. Bu özellik ahşapta eğilmelere ve şekil değişikliklerine sebep olabilmektedir

Ahşap periyodik bakıma ihtiyaç gösteren bir malzemedir. Gerektiği şekilde korunmayan ahşap malzemenin kullanım ömrü azalmakta ve çürüme başlamaktadır. Sürekli bakıma ihtiyaç göstermesi, ahşabın kullanım aşamasında da ekonomi sağlamadığını ortaya koymaktadır

 

21 Mayıs 2015 Perşembe

Ahşabın Faydaları nelerdir

Ahşabın estetik ve sıcak bir malzeme olması; konutlarda kullanım tercihini arttıran önemli bir olumlu özelliğidir. Ahşabın doğa ürünü bir malzeme olması, kullanıldığı ortamda, insanın kendini doğayla iç içe hissetmesini sağlamaktadır.
İnsanlıkla tanışması çok eskiye dayandığından dolayı ahşap; her zaman için güvenle kullanılan, sağlıklı bir malzeme olarak kabul edilmektedir. Yüzyıllardan beri konutta pek çok alanda kullanılabilen bir malzeme olmasından dolayı, insan yaşamının bir parçası olmuş ve bu da ahşabın, her devirde modası hiç geçmeyen bir malzeme olmasını sağlamıştır.
Görünümü oldukça güzel ve estetik olan ahşap malzeme; her zevke hitap edebilecek çeşitlilikte ve her türlü malzemeye kolayca uyum sağlayabilecek nitelikte bir malzeme olmaktadır. Ahşap, tarihsel süreç içinde pek çok konutta; taş, tuğla, kerpiç gibi yapı malzemeleriyle, iç ve dış mekanlarda dengeli bir şekilde kullanılmıştır.

Ahşabın olumlu yönlerinden biri de; hafif bir malzeme olmasıdır. Ahşap malzeme ile yapılan inşaatlarda, temele gelen yük hafiflemekte, bu da temelin daha ucuz ve kolay yapımına sebep olmaktadır. Ahşabın hafif olması, nakliyesinin daha rahat yapılmasını sağlamakta; ayrıca, kullanım yerine getirildikten sonra da, rahat taşınabildiği için fazla eneıji sarfiyatını önlemektedir.
Ahşap malzeme yerine monte edildikten hemen sonra kullanılabilen bir malzemedir. Bu olumlu özelliği yapım ve kullanım yönünden işe süratlilik kazandırarak, zamandan tasarruf sağlamaktadır.
Ahşabın kolay monte edilebilen bir malzeme olması da önemli bir özelliğidir. Montaj kolaylığı, işçilik ve zamandan tasarruf sağlamakta, yapım süresini kısaltmaktadır.

Sökülüp takılabilir bir malzeme olmasından dolayı, montajda meydana gelebilecek bir hata kolayca giderilebilmekte ya da istenen değişiklikler rahatça yapılabilmektedir. Ahşabın önemli bir olumlu özelliği de; diğer pek çok yapı malzemesi karşısında üstünlük gösterdiği; kolay işlenebilen bir malzeme olma özelliğidir. Kolay işlenebilmesi, ahşabın her zevke hitap edebilen, bir çok detayın verilebileceği bir malzeme olmasına olanak sağlamaktadır

Tekrar kullanılabilir bir malzeme olması, ahşabın bir başka olumlu yönüdür. Yerinden söküldükten sonra, çok az bir hasarla yeniden kullanılabildiği gibi; kullanılacağı yere göre yapılacak küçük değişikliklerle, tekrar tekrar kullanılabilmektedir. Ahşabın bu yönü, ekonomik açıdan ele alındığında, dikkate değer bir özellik olmaktadır

 

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Ahşap Nerelerde Kullanılabilir

Ahşap malzeme yapıda yardımcı eleman olarak; iksa, palplanş, askıya alma, kalıp ve iskele yapımında kullanılmaktadır. Bu işlemlerin yanı sıra; ahşap malzeme eski konutlarda, çok seyrek olarak , kazık temel görevi de almıştır.
Günümüzde kullanılmayan ahşap kazık temellere, özellikle ağaç üretiminin yoğun olduğu Karadeniz yöresindeki eski kulübe ve bağ evlerinde rastlanılmaktadır. Yığma veya iskelet sistemle yapılmış binalarda kullanılmış ahşap kazık temeller; uçları sivriltilmiş yuvarlak ya da işlenmiş ahşap elemanların toprağa çakılmasıyla oluşturulmuştur. Uzunluğu yaklaşık 4-10 metre olan kazıkların çapı, 22-31 cm. olmaktadır.
Taşıma gücü zayıf olan zeminlerde, temel çukurunun derin kazılmasının zorunlu olduğu durumlarda; kazının iki yan yüzeyi yukarıdan aşağıya doğru, ahşap elemanlarla takviye edilmektedir. İksa olarak isimlendirilen bu takviye; zemin malzemesi çok kaygan değilse seyrek olarak (seyrek iksa), kayıp çökebilecek türde ise arada boşluk bırakılmadan sık olarak (sık iksa) yapılmaktadır. Ahşap iksa elemanları; 2-3 metre aralıklarla, yatay veya çapraz olarak ahşap kalaslarla takviye edilerek sıkıştırılmaktadır.
Sulu zeminlerde inşa edilecek yapıların oturacağı alanda yapılacak kazılar için, yapı alanının etrafı, iki yatay ahşap eleman arasına çakılan düşey ahşap elemanlarla çevrilmektedir. Palplanş adı verilen bu yöntemle, yapı alanının etrafı ahşap bir perdeyle kapatılmakta; bu alanın içi daha sonra kazılarak boşaltılmaktadır. Palplanş yapımında kullanılacak ahşap malzemelerin kalınlıkları, çakılacakları derinliğe göre; 6 - 8 - 10 - 12 cm. arasında değişmekte; genişlikleri minimum 25 cm. olmaktadır.

Bitişik binalar arasında kazı yapılırken; binaların çökmemesi, ya da bitişik arsa toprağının kaymaması için, askıya alma adı verilen ve binalar arasında yapılan takviye işleminde de ahşap elemanlardan yararlanılmaktadır. Ahşap malzeme, Türkiye’de yaygın olarak kullanılan iskele ve kalıp sisteminin de ana malzemesi olmaktadır

 

13 Mayıs 2015 Çarşamba

Kullanılmakta olan Ahşaplar nasıl korunmalıdır

Kullanım sırasında ahşap malzemede çeşitli olumsuzluklar oluşabilmektedir. Ahşap kullanımında malzemeyi etkileyen olumsuz faktörlerin başında rutubet gelmektedir. Ahşabın rutubet miktarı, dış cephe kaplaması ve doğramalarda yağışlar nedeniyle, iç mekanda kullanılan ahşap elemanlarda ise akan çatı, hatalı su tesisatı ve yoğunlaşma gibi nedenlerle çürüme için uygun ortam yaratmaktadır. Bina içinde, sulu mekanlarda veya bu mekanlarla bağlantılı yerlerdeki ahşap elemanlara dikkat edilmemesi ve ahşabın kuru tutulmaması çürümeyi hızlandırmaktadır.
Ahşabın çürümesi önemli bir sorundur. Rutubet ve mantarlar ahşabın çürümesine neden olmaktadırlar. Zehirli mantarlar ahşabı çürütürken, zararsız olarak nitelenen zehirsiz küf mantarları ise; ahşabın görünümünü ve rengini bozmaktadır.
Çürüyen kısımlarda renk değişimleri olmakta ve ahşabın parlaklığı kaybolmaktadır. Çürüme ile birlikte ahşabın sertliği ve dinamik eğilme direnci azalmaktadır.
Ahşabın çürüyüp çürümediğini anlamak için, çivi veya tornavida gibi sivri bir cismin ahşaba batırılması yeterlidir. Sivri cisim kaldırıldığında kopan parçalar uzun kıymıklı ise ahşabın sağlam, kıymıklar çok kısa ise ahşabın çürümeye başlamış olduğu anlaşılmaktadır.
Böcek ve kurtlar da ahşap için oldukça tehlikeli sayılabilecek zararlılardır. Bu tür zararlılar ahşap içinde kanallar açarak, ahşabın kesitinin zayıflamasına neden olmaktadırlar.
Güneş, yağışlar ve rüzgar gibi dış etkenler, ahşaba çeşitli şekillerde zarar vermektedirler. Yağışlar ve şiddetli rüzgarlar, ahşabın yüzeyinin yavaş yavaş aşınmasına; güneş ise renk kaybına yol açabilmektedir.
Bunların yanısıra, yangın etkisi de; ahşabı olumsuz yönde etkileyen faktörlerden biri olmaktadır.
Kullanım aşamasında oluşan tüm bu olumsuzluklara karşı alınacak önlemler ise; koruma, kontrol ve onanmı sağlamaktır. Ahşabı korumak için; yağlı boya, pinotex, vernik ve özel koruyucularla yapılan boyama yöntemleri uygulanmaktadır.
a) Yağlı Boya:
Günümüzde ahşabın korunması için en çok uygulanan işlem, ahşabın yağlı boya ile boyanmasıdır. Ahşaba uygulanan yağlı boyalar; mat, yarı mat ve parlak olmak üzere üç çeşittir ve istenen her renkte üretilmektedirler.
Yağlı boyanın ahşap malzeme yüzeyine uygulanma aşamaları sıralanacak olursa: Öncelikle, ahşap yüzeyin kuru ve temiz olmasına dikkat edilmelidir. Yapılan ilk işlem; ahşabın daha iyi korunması ve yağlı boyanın daha rahat uygulanabilmesi için yüzeyin “astar boya” adı verilen malzemeyle boyanmasıdır. Uygulamada kullanılan yağlı boyanın cinsine göre, çabuk kuruyan (selülozik) veya daha geç kuruyan (sentetik) astar boya kullanılmaktadır.
Eğer ahşap yüzey pürüzlü ise, astar boya üzerine macun sürülmekte ve yüzey zımparalanarak düzgün bir satıh elde edilmelidir. Daha sonra yağlı boya; fırça, rulo ve boyama tabancaları ile yüzeye uygulanmaktadır.
Yağlı boya tabakasının ahşap elemanları koruyabilmesi için, ahşap yüzeye düzgün ve boşluksuz olarak uygulanması gerekmektedir. Yağlı boya, ağacın deliklerini kapatmakta ve iyi bir koruma sağlamaktadır. Aynı zamanda rutubetin girmesini engel olduğundan, ahşabın deforme olmasını önemli miktarda azaltmaktadır. Ancak, yağlı boyanın dikkat edilmeden uygulanması, olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir Zaman içinde yağlı boya yer yer dökülüp boşluklar oluştuğunda, bu boşluklardan rutubet ve mantar sporlarının girmesi mümkündür. Bunu önlemek için, yağlı boya ile yapılan bakımın, belirli periyodlarla tekrar edilmesi gerekmektedir.
b) Pirıotex:
Ahşabı türlü olumsuzluklara karşı koruyan malzemelerden biri de pinotextir. İstenen her renkte olabildiği gibi, saydam olanları da mevcuttur.
Pinotex ahşabı özellikle böcek ve kurtlara karşı korumakta; bu tür zararlılara karşı zehirli maddeler içermektedir.
Pinotex’in ahşap malzeme yüzeyine uygulanma aşamaları sıralanırsa: Ahşabın kuru ve temiz olduğundan emin olunduktan sonra pinotex, ahşap yüzey üzerine fırça ile sürülmektedir. Daha sonra pinotex tabakası üzerine “dolgu” adı verilen sıvı ve saydam olan bir boya maddesi sürülmektedir. Dolgu maddesinin görevi; yüzeyi düzleştirip, gözenekleri kapatmaktır. Ahşap yüzeyin daha parlak olması isteniyorsa; pinotex ve dolgu malzemesi üzerine vernik sürülmektedir.
c) Vernik:
Genellikle, pinotexle boyama işleminden sonra uygulanan vernik, ahşaba sadece parlaklık vermek amacıyla kullanılmaktadır. Saydam bir malzeme olan vernik, sentetik ve selülozik esaslı olmak üzere iki çeşittir. Verniğin, parlaklık verme dışında hiçbir koruyucu etkisi yoktur. Bunun için; hiçbir koruma uygulanmamış dış ahşap elemanlarda tek başına kullanılmamalıdır. Ancak, iç mekanlarda ahşabın doğal görünümünü koruduğu için tercih edilebilmektedir.
d) Özel Koruyucu Boyalar:
Günümüzde ahşabın hem su emmesini engelleyen, hem de nefes almasını sağlayan özel koruyucu boyalar geliştirilmiştir. Üretilen bu özel boyalar, ahşabı sadece boyamakla kalmayıp, çürümesini önlemekte, aynı zamanda güçlendirip korumaktadırlar. Solvent bazlı veya su bazlı olan bu boyaların örtücü özelliğe sahip olanlarının yanı sıra, yarı şeffaf olanları da vardır. Ahşap malzemeyi renklendirmek amacıyla da kullanılan bu boyaların, piyasada pek çok rengi mevcuttur. Astar, dolgu, vernik gerektirmeyen ve yüzeye 2-3 kat olarak sürülen bu boyaların, parlak ve mat türleri bulunmaktadır. Bu özel boyalar, su geçirmemekle beraber, aynı zamanda da ahşabın içindeki suyun buharlaşmasına engel olmamaktadırlar. Ahşap yüzeye, fırça, daldırma veya tabancayla uygulanan değişik türleri bulunmaktadır. Bu özel koruyucu maddeler kullanılmadan önce, ahşap malzemenin kuru olmasına dikkat edilmelidir. Çünkü, bu örtü ahşabın kurumasına engel olmaktadır. Aynı zamanda, bu maddeler sürülmeden önce, ahşap elemanın bünyesine mantar sporlarım almamış olması gerekmektedir. Ahşap içinde mantar sporları varsa, boya örtüsü ahşabı korumamakta, aksine kötü etki yaratmaktadır.
Kullanım aşaması sırasında karşılaşılan tehlikelerden biri de yangındır. Yangına karşı kesin güvenlik istenen durumlarda, ahşabın alev almasını engelleyen çeşitli özel boyalar kullanılmaktadır.
Sonuç olarak; tüm bu uygulamalar yapılsa da, koruma sonrasında ahşap, uygulanan koruma işlemine göre, gerekirse tekrar bakım isteyebilmektedir. Bu bakım sırasında işçiliğin kalitesi de önemli bir rol oynamaktadır.
Yapımdan sonra binalar, düzenli olarak kontrol edilir ve bozulan kısımlar anında onanlırsa, bakım masrafları da en az düzeyde olacaktır. Ahşap yapı elemanlarında kontrol işlemi yılda en az bir defa yapılmalı ve en çok çatı, çatı kenarları, pencere ve kapı doğramaları, merdiven ve merdiven korkuluklarında kullanılan ahşap malzemeye dikkat etmek gerekmektedir.

12 Mayıs 2015 Salı

İşleme aşamasında ağaç kurutulma işlemi

Ahşapta oluşabilecek çürümelere karşı uygulanan koruma işlemleri, henüz kereste haline getirilmemiş tomruklara uygulandığı gibi, ahşap malzemenin yapı elemanı haline gelmesinden sonra da çeşitli yöntemlerle uygulanabilmektedir.
Koruma işlemlerinin ahşap malzemenin yapı elemanı haline gelmeden önce yapılması daha iyi sonuç vermekte, eleman haline getirilen ahşap malzemenin korunması daha zor olmaktadır. Ayrıca ahşaba yapılan korumanın dayanma süresi, değişik koruma metodlarına göre farklılıklar göstermektedir. Ülkemizde konut inşaatında kullanılan keresteye, işlenme aşaması sırasında genellikle herhangi bir koruma uygulanmamaktadır.
İşlenme aşamasında koruyucu malzemeler ahşaba, yüzeysel ve derinlemesine koruma yöntemleri şeklinde uygulanmaktadır.
a) Yüzeysel Koruma:
Bu tür koruma işlemlerinde, nemin geçmesine ve zararlı mikroorganizmaların tutunmasına ve gelişmesine engel olmak için ahşabın yüzü ince bir koruyucu tabaka ile örtülmektedir. Bu amaca ulaşmak için kullanılan maddeler ve yöntemler çeşitlidir:
a.1.) Kyan Metodu: Boşlukları basınçlı hava ile doldurulan ağacı su geçirmez hale getirmek için, ağaca maden kömürü katranı içirilerek yapılan korumadır. Bu yöntemde kuru ahşap, süblimatlı banyolara daldırılmaktadır.
a.2.) Boucherie Metodu: Bu yöntemde, ağaç özsuyunun dışarıya atılması için, kabuklu ağacın uçlarından 1 atmosfer basınçla bazı bakır tuzlarının suları şırınga edilmektedir. Daha sonra, ağacı su geçirmez hale getirmek için, içindeki hava emilerek, ağaç üzerine basınçla bazı kimyasal bileşimler gönderilmektedir.
Böylece ağacın boşlukları doldurulmakta, ağacın özsuyu kısmen de olsa dışarı çıkarılmakta, üzerindeki mantarlar öldürülmekte ve ağaç mantarlara karşı daha dayanıklı bir hale getirilmektedir.
a.3.) Katranlama. Görünüş bakımından kötü görünümün sakıncalı olmadığı yerlerde, ahşap katranlama yoluyla korunmaktadır.
a. 4.) Kavurma. Bu işlemde ahşap malzemenin üzerine alev püskürterek yüzeyi kömürleştirilmektedir.
a.5.) Mıhlama: Su içinde kullanılan ahşap malzemeye dadanan bazı kurtlardan korunmak için yapılmaktadır. İri ve yuvarlak başlı çivilerin yanyana mıhlanmasıyla, bir süre sonra ahşabın yüzeyi bir pas tabakası ile örtülmekte ve ahşap bu pası yüzeyce emmektedir.
a.6.) Reçineleme ve Boyama: Günümüzde ahşabın yüzeysel olarak korunmasında, sıklıkla doğal çam reçinası, selüloz asetat, selüloz aseta bütirat, poli-propilen, vinil, alkit, formaldehit, poliester, epoksi ve silikon gibi plastik reçineler ve çeşitli boyalar kullanılmaktadır.
b) Derinlemesine Koruma:
Ahşap malzemeye derinlemesine uygulanan koruma yöntemine emprenye adı verilmektedir. Emprenye, ahşabın hücrelerine; ahşabı mantar, böcek, termit, deniz kurdu gibi zararlılara karşı koruyan maddelerin emdirilmesi işlemidir. Emprenye, ahşabın ömrünü en az bakımla, en uzun hizmet süresini sağlayacak şekilde uzatmaktadır. Emprenye edilmiş yumuşak ağaçların dayanım süresi en az 30 yıl, sert ağaçların ise en az 60 yıldır. Yapılan çeşitli araştırmalar, ahşapta derinlemesine yapılan korumanın yüzeysel koruyuculara oranla, kalite ve ekonomi açısından çok daha olumlu sonuçlar verdiğini ortaya koymaktadır.
Emprenye işlemi tüm ahşap elemanlara uygulanabilmektedir. Son kullanım aşamasına getirilmiş ahşaplara veya istenen ölçülerdeki kerestelere uygulanan emprenye işleminden maksimum performansın sağlanabilmesi için, emprenyelenmiş kerestenin fazla parçalanmamasına ve çok fazla haşlanmamasına dikkat edilmektedir.
Emprenye işlemi yapılırken, kullanılan ahşabın türü ve kullanılacağı ortamın belirlenmesi gerekmektedir. Hangi ahşap malzemeye, hangi emprenye yönteminin ve emprenye maddesinin uygulanmasının daha uygun olacağı bilindiğinden; en iyi sonuca ulaşmak için, buna dikkat etmek gerekmektedir.
Türk Standartlan Enstitüsü’nün emprenye işlemi ile ilgili bir takım kuralları da mevcuttur. Buna göre; emprenye yapılacak ağacın içindeki rutubet miktannm % 25’den az olması gerekmektedir. Ahşap yangın tehlikesinin bulunduğu yerlerde, yangına karşı koruma sağlayacak olan emprenye maddeleriyle emprenye edilmelidir.
Tutkallanacak ahşap için kullanılacak emprenye maddeleri tutkalın yapışma yeteneğine zarar vermemeli, kimyasal koruma işleminde, izin belgesi olan emprenye maddeleri kullanılmalıdır. Emprenye maddesi ahşaba iyi nüfuz edebilmeli, çeşitli sularla yıkanarak çıkmamalı, ahşap üzerinde kullanılan metallerle korozyon yapmamalıdır.
Ahşap üzerinde mantar,böcek ve yangına karşı koruma aynı anda sağlanmak isteniyorsa, çeşitli özelliklerde bulunan tuzlar birbirlerinin etkilerini bozmamalıdırlar. Emprenye maddeleri ahşabın doğal renk ve özelliklerini değiştirmemeli, kötü kokmamalı, insanlara ve diğer canlılara zehir etkisinde bulunmamalıdır. Emprenye edilmiş ve kurutulmuş malzeme sağlık açısından bir sorun yaratmamakla beraber, yiyeceklerin depolandığı yerlerde kullanılması sakıncalı görülmektedir.
Türkiye’de ilk emprenye tesisi 1915 yılında kurulmuştur. Bugün ülkemizde en az 16 adet emprenye tesisi bulunmaktadır.
Uzun süreli dayanım ve kalıcı etki sağlayan emprenye metodlan, özel olarak kurulmuş emprenye tesislerinde uygulanmaktadır. Günümüzde, özel tesislerde uygulanan ahşap emprenye yöntemleri; vakum- basınç yöntemi, çift vakum yöntemi ve daldırma yöntemidir.
b.l.) Vakum - Basınç Yöntemi. Vakum - basınç yönteminde kullanılan emprenye makinası 6 metre boyunda, 60 cm. genişliğinde ve 60 cm. yüksekliğindedir. bu ölçülere uyan her ahşap elemana, vakum basınç emprenye sistemi uygulanabilmektedir. Emprenye makinesi, emprenye işlemini 75 dakikada tamamlanmakta, bir seferde yaklaşık 2,5 m3 ahşap emprenye edilebilmektedir.
Yapı ahşabının bu yöntem ile emprenyesinde, en yaygın olarak Tanalith-C gibi suda çözünen bakır, krom, arsenik tuzlan kullanılmaktadır. Tanalith, suda çözünen bir madde olduğu halde, karmaşık kimyasal değişimler sonucunda ahşabın bünyesinde sabitleşmekte ve suyla dahi çıkmamaktadır.
Bu yöntemin ahşaba uygulanma aşamaları sıralanacak olursa:
Kurutulmuş ve mümkün olduğu kadar son kullanım boyutlanna getirilmiş ahşap malzeme vakum-basınç silindirine yerleştirilmekte ve vakum uygulanarak, hücrelerin içindeki hava boşaltılmaktadır.
Sistem vakum altında tutularak silindir, gerekli konsantrasyondaki Tanalith-C çözeltisi ile doldurulmaktadır.
Yaklaşık 12 atmosferlik bir hidrolik basınç uygulamasıyla, kimyasal çözeltinin diri odunun tümüne nüfuz etmesi sağlanmaktadır.
Silindir boşaltılmakta ve ikinci bir vakum uygulamasıyla sistem içindeki basınç düşürülmektedir.
Sistem hava atmosferine açıldığında, hücrelerin içindeki düşük basınçtan dolayı yüzeydeki çözelti emilmekte ve ahşap yüzeyin kuru kalması sağlanmaktadır.

 

Çatı elemanları, kiremit tahtaları, subasman seviyesinin altında kullanılan taşıyıcı elemanlar, temel kazıkları, istinat duvarları, veranda ve pergola elemanları için en etkili sonucu veren emprenye yöntemidir. Aynca, çatı kafes sistemleri, cephe kaplamalan, subasman seviyesinin üzerinde kullanılan taşıyıcı elemanlara da uygulanan bir yöntemdir.
Tanalithli ahşabın bitki, hayvan ve insan sağlığına hiçbir zaran bulunmamakta, tekrar bir bakım gerektirmeden uzun yıllar kullanılabilmektedir. Tanalithle emprenye edilen ahşaba istenen boya ve cila malzemesi uygulanabilmektedir. Toprak ve sudaki ahşabın çürümesi, ahşabın tanalith ve vakum - basınç sistemine göre emprenye edilmesiyle önlenebilmektedir.
b.2.) Çift Vakum Yöntemi. Bu yöntemde kullanılan emprenye maddesi Vascol WR’dir. Organik solvent bazlı olan bu madde, ahşap malzemeyi mantarlara, böceklere ve termitlere karşı koruyarak çürümesini önleyen aktif maddeler ve ahşabın çalışmasını azaltan hidrofobik maddeler içermektedir.
Vascol-WR, çift vakum yöntemi ve aşağıdaki işlemler dizisiyle ahşaba uygulanmaktadır. Kullanılan tesisler tam otomatiktir ve kullanılan programa göre, emprenye işlemi ortalama 60-75 dakika sürmektedir:
İşlenmiş ahşap malzeme emprenye kazanı içine konarak, ilk vakum uygulaması ile hücrelerin içindeki hava boşaltılmaktadır.
Vakum altıda kazana Vascol-Wr doldurulmakta ve denetimli bir şekilde atmosfer basıncı ya da düşük basınçta ahşap malzemeye emdirilmektedir.
Daha sonra, emprenye maddesi boşaltılmaktadır. Yüzey bu aşamada ıslaktır.
İkinci bir vakum uygulaması ile yüzeyinin kuruması sağlanan emprenyeli ahşap malzeme, dışarı alınmaktadır.
Pencere, kapı, pancur gibi doğrama elemanlarında, döşeme tahtası, çatı elemanları, cephe kaplamaları, subasman seviyesinin üzerinde kullanılan taşıyıcı elemanlar ve saçaklar için en iyi sonucu verecek emprenye yöntemidir. Veranda ve pergola elemanlarında da uygulanmaktadır.
Çift vakum sistemiyle emprenye edilen ahşap malzeme, doğal rengini ve emprenye öncesi boyutlarını korumaktadır. Bunun sonucunda, ahşap yüzeye yapılabilecek boya tabakasının ömrünü uzamakta ve bakım masraftan azalmaktadır
Vakumlu sistemle emprenye edilen ahşabın kullanım ömrü yaklaşık 60 yıl olarak belirtilmekte, bu sürenin sonunda ahşaba bakım uygulanmaktadır.
Şekil 2.15: Çift vakum emprenye yöntemi uygulama aşamaları.
b.3.) Daldırma Yöntemi: Sabit tesislerde yapılmasının yanı sıra, şantiyede ya da ahşap üretiminin yapıldığı yerlerde de ahşabın korunmasını sağlayan bir yöntemdir. Daldırma yönteminde kullanılan emprenye maddesi İmersol-WR adı verilen, organik solvent bazlı ve TSE belgesine sahip bir emprenye malzemesidir.
Emprenye işlemi öncesinde, ahşap malzemenin tüm kesme, delme gibi işlemlerinin tamamlanmış olması ve ahşap malzemenin son boyutlarına gelmiş olması gerekmektedir. Emprenye işlemine girecek ahşabın rutubet oranının, son kullanım yerinin gerektirdiği rutubette olması gerekmektedir.
Daldırma tankına gerekli miktarda emprenye malzemesi doldurulmaktadır.
Daldırma tankı yaklaşık 3mm’lik saç malzemeden imal edilmektedir. Eni ve yüksekliği 40cm. ölçülerinde, boyu ise kullanılacak en uzun ahşap elemanın boyuna uygun olarak üretilmektedir.
Ahşap malzeme, imersol-WR içine tamamen daldırılarak tesbit edilen süreye göre bekletilmektedir. Daldırma süresi ahşabın yapısına ve kesitine bağlı olarak, 1 ile 15 dakika arasında değişmektedir. Ajışaba emdirilen emprenye maddesi, İm3 ahşap için 15 litrenin altında olmamaktadır.
Emdirme işlemi sonrasında, emprenye edilen malzeme daldırma tankının üzerinde 5 dakika tutularak yüzeydeki ilacın tankın içine süzülmesi sağlanmaktadır. Uygulama sırasında eldiven kullanılmakta ve ortamın havalandırılmasına dikkat edilmektedir.
Bu işlemden sonra ahşap malzeme uygun bir şekilde istiflenerek, kuruması için beklemeye bırakılmaktadır. Kuruma süresi en az 48 saattir. Bu süre ahşabın yapısı, emdirilen miktar ve hava şartlarına göre artabilmektedir.
Pencere, kapı doğramaları, döşeme tahtaları, çatı elemanları, cephe kaplamaları ve subasman seviyesinin üzerinde kullanılan taşıyıcı elemanlar için uygulanabilen emprenye yöntemidir. Ancak bu yöntemin, çam gibi kolay emprenye olabilen, bazı ağaç türlerine uygulanması daha doğrudur. İmersol-WR ile emprenye edilmiş ahşap, doğrudan toprak temasında ya da su içinde kullanılmamaktadır.
Ahşap malzemeye uygulanan tüm bu emprenye yöntemlerinin ahşaba sağladığı faydalar özetlenecek olursa:
Emprenyeli kereste çürümemekte; böcek, kurt, termit, deniz kurtlan ve mantarlar tarafından tahrip edilememektedir. Emprenyeli ahşap çalışmadığı için, üzerindeki boya ve cila tabakası çatlamamakta ve kullanım ömrü uzamaktadır. Emprenyeli kerestenin insan, bitki ve hayvan sağlığına hiçbir olumsuz etkisi yoktur.
Emprenyeli ahşap, metal bağlantı elemanlarında korozyonu engellemekte, istenen yapıştırıcı ile sabitlenebilmektedir. Yüzeyi, temiz, yağsız ve kurudur, istenen her tür boya, vernik ve cila uygulanabilmektedir. Emprenye işleminin yarattığı ek maliyet çok düşük olmakta, kereste fiyatları dikkate alındığında bu ortalama ek maliyet % 15 oranında olmaktadır. Ancak, emprenye işleminin sağladığı faydalar, emprenyesiz ürünlere karşı % 400 gibi bir üstünlük sağlamaktadır

 

Ahşap İskelet yapı sistemi nasıl yapılır

Bu sistem; taşıyıcı ahşap iskelet ve bu iskelet arasındaki boşlukları dolduran dolgu ve kaplama malzemesinden meydana gelmektedir. İskelet kısım yatay ve düşey kuvvetleri karşılayarak binanın ayakta kalması ve şekil değiştirmemesini, dolgu ve kaplama kısmı ise dış tesirlerin iskelete zarar vermemesini, ses ve ısıya karşı yalıtımı sağlamaktadır. Ahşap bir yapı iskeletinde duvar elemanları; taşıyıcı ve ara dikmelerden oluşan düşey kısımlardan ve bunları destekleyen payandalardan oluşan çapraz kısımlardan oluşmaktadır. İskelet yapı, bu elemanların biraraya geliş şekline göre çeşitli şekillerde düzenlenmektedir. Ahşap dikmeler en fazla 100 - 150 cm. ve mümkün olduğunca eşit aralıklarla yerleştirilmektedirler. ahşap iskeletli bir konutu oluşturan taşıyıcı duvar elemanları görülmektedir.
1) Köşe dikmesi 5) Ara bölme dikmesi
2) Ara dikme 6) Köşe payandası
3) Kapı kenar dikmesi 7)Ara payanda
AJFfencere kenar dikmesi 8) Yanlama (destek payandası]

Ahşap iskeletli yapılar inşa sistemine ve birleştirme durumlarına göre; çakma ve geçme iskeletli olarak yapılmaktadır. Geçme iskeletli yapılan binalarda; ahşap malzemenin her birleşime göre değişik geçme şekilleri bulunmaktadır. Dikmelerde yapılan geçmeler payandalarda yapılan geçmelerin detayları ise Şekil 3.5’de verilmektedir.

Ahşap iskelet yapı sisteminde, iskelet bir bütün olarak çalışmakta ve iskelet yükünün temele eşit olarak yayılması sağlanmaktadır. Ahşap iskeletin oluşturulmasında farklı sistemler kullanılmıştır. Bu sistemler arasındaki fark, dikmelerin farklı şekillerde yerleştirilmesinden ileri gelmektedir. Uygulanan sistemlerden birinde, dikmeler 80 - 90 cm.’de bir konup köşeler payandalar ile takviye edilmektedir.
Başka bir sistemde ise dikmeler; köşelere, pencere kenarlarına, iki duvarın kesişme yerlerine gelecek şekilde, 120 - 150 cm. ara ile yerleştirilerek, aralarına dolguyu tesbit etmek veya kaplamayı çakmak amacıyla daha ince dikmeler ilave edilmektedir.
Daha yakın bir geçmişte uygulanan ahşap iskeletli konutlarda, Amerikan iskelet sistemi tercih edilmiştir. Bu yönteme “Balon Çerçeve” veya “Amerikan Sistemi” adı verilmektedir.
Kullanılan Ahşap Elemanlar:
Boyutlar (cm ):
Düşey
Elemanlar
Köşe dikmeleri:
10/10, 10/12, 10/14, 12/12
Ara dikmeler:
10/10, 10/12, 10/14, 12/12
Kapı ve pencere dikmeleri:
10/10, 10/12, 12/12
Dik ve ara bölme dikmeleri:
8/10, 8/12, 10/12
Çapraz
Elemanlar
Köşe ve ara payandaları:
10/10, 10/12, 12/12, 12/14

Bu sistemin uygulanması sırasında dikkate alman esaslar sıralanacak olursa: Dikmeler 40 -50 cm. ara ile yerleştirilerek iki kat yüksekliğince devam etmekte, köşeler mümkün olduğunca çift dikme ile oluşturulmaktadır. Dikmeler arasına oturan veya parçalı payandalar yapılmaktadır. Kaplama, yatay kuvvetleri önlemek amacıyla genellikle çapraz olarak yapılmaktadır.
Ahşap iskeletli sistemlerin cephe kuruluşunda çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Dolgu malzemesi ve taşıyıcı kısım açıkta bırakılacağı gibi, dış yüzey sıva ile de kapatılabilmektedir. Ahşap iskelet sistemli konutlarda sıva olarak genellikle bağdadi sıva adı verilen; 3-5 cm. enindeki çıtaların, 3 cm. aralıklarla karkas arasına yerleştirilerek, ara dikmelere çakılması ve sıvanmasıyla yapılan kaplama tercih edilmektedir. En çok tercih edilen yöntem ise; dış yüzeyin ahşap malzemeyle kaplanmasıdır.

Dolgu malzemesi olarak genellikle kerpiç, tuğla, taş kullanılmaktadır.
Ormanlık bölgelerde ve özellikle Karadeniz Bölgesi’nde taşıyıcı çatkı aralan, yuvarlak ahşap elemanların yatay veya düşey şekillerde kullanılmasıyla doldurulmuştur. Dolgu malzemesinin üzerinin sıvanmadığı veya ahşapla kaplanmadığı durumlarda, iskelet kısma estetik şekillerde verilmektedir, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde uygulanmış ahşap karkas yapım sisteminin örneklerinden biri verilmektedir. Bu sistemde, yatay ve düşey taşıyıcı ahşap elemanlar ile elde edilen çatkı, ahşap ile tekrar küçük gözlere bölünmüş, gözler ise uygun büyüklükte işlenmiş taşlarla doldurulmuştur.

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Ağaçların kurutulma işlemi nasıl yapılır

Ağaçlar genel olarak, üç etkene karşı korunmaktadır. Bunlar; kurtlarla böcekler, rutubet ile nem ve güneş ışınlarıdır.
Böcekler ve kurtlar, ağaçların kabuk ve yapraklarım yiyerek ağacın yaşamasını engellemektedirler. Aynca, ahşap içinde kanallar açarak kesitlerin zayıflamasına da neden olmaktadırlar.
Ahşap malzemenin çürümesi için mantarların ve kurtların ahşap üzerinde elverişli hayat şartlarına sahip olmaları gerekmektedir. Ahşabın özsuyu, bu canlılar için besleyici bir madde sayılmaktadır. Bu yüzden, bir ağacı herşeyden önce böceklere ve kurtlara karşı korumak gerekmektedir.
Ahşabın bu tür zararlılara karşı korunabilmesi için, ahşaba zehirli maddeler emdirilmekte veya zehirli boyalarla boyanmaktadır.
Küçük hayvanların ağaca tırmanmalarını engellemek için de, ağacın gövdesinde çok yapışkan maddeler kullanarak, bir kuşak yapılmaktadır. Bir ormandaki zayıf ağaçlar, mantarlara karşı savunmasız kaldıklarında, diğer ağaçlann da zarar görmemesi için kesilmekte ve ormandan dışan alınmaktadırlar.
Kesilen ağaçlar ormanda kurutulacaksa, bu ağaçların kabuklarına ve kesit yerlerine katranlı yağlar veya sodyumlu dinitrophenol sürülmektedir. Ahşabı kurtlara karşı korumak için; çinko klorür, bakır sülfat, çinko tannin, çinko sülfat, sodyum florür gibi maddeler de kullanılmaktadır. Çinko klorür 25 yıl süre ile koruma etkisini göstermektedir.

7 Mayıs 2015 Perşembe

Ahşap doğal olarak nasıl kurutulmalıdır

Doğal kurutma; ahşabın açık havada bırakılarak kurutulmasıdır. Doğal kurutma yönteminde, ahşaplar aralarında boşluk bırakılacak şekilde istiflenerek, bu boşluklardan havanın geçmesi sağlanarak yapılmaktadır (Resim 2.10-2.11).
Doğal kurutmada rutubet miktarı en fazla %12- 15 oranına kadar düşürülebilmektedir. Ahşabın cinsine ve kurutulduğu mevsime göre, ahşabın açık havada kurutulması için gerekli olan istif kurallarına ve istif sürelerine uymak gereklidir. Kerestelerin istifleneceği alanların zeminin düz ve beton olması uygundur. Bunun mümkün olmadığı durumlarda, zemine kuru çakıl, kırma taş, yanmış kömür artıkları serilmektedir. İstiflerin altında ot, yeşillik, talaş, tahta parçası veya nebati toprak bulunmaması gerekmektedir.
Bunun sebebi, bu maddelerin çürümesinden meydana gelen koku ve bakterilerin ahşabın bünyesinde tahribat yapmasıdır. Uzun süre kullanılan istif alanlarında, yılda en az bir defa otlarla mücadele etmek gerekmektedir.

Birlikte istiflenen kerestelerin aynı cins ve aynı boyutta keresteler olmasına ve istif yüksekliğinin taban genişliğinin üç mislini aşmamasına dikkat edilmektedir. îstif yüksekliği genellikle 4-5 metre kadar olmaktadır.
Açık havada kurutulacak olan kerestelerin istiflenmesinde; alt taraftan hava akımına uygun bir boşluk sağlamak ve ahşabı uygun miktarda yükseğe kaldırarak toprakla temasını kesmek için istif ayaklan kullanılmaktadır. Bu ayaklar esnemeyen, üzerindeki yükün ağırlığını taşıyabilecek mukavemete sahip ve mantar enfeksiyonlanna sebep olmayacak malzemelerden yapılmaktadır. Aynca, ayaklar istiflerin altındaki hava akımını engellememekte, aynı zamanda keresteleri toprak yüzeyden yukarıya kaldırarak, toprağın rutubet etkisine karşı koruma sağlamaktadırlar. İstif ayaklan olarak ahşap malzeme kullanmak ve bu ayakların doğrudan doğruya toprakla temas etmesi uygun olmamaktadır.
Bunun sebebi, ayakların kısa sürede çürüyerek istifi yıkması ve içlerinde bulunabilecek mevcut mantarların, istiflerde bulunan sağlam ahşaplara da zarar vermesini önlemektir. İstif ayağı olarak genellikle; beton, taş veya tuğla ayaklar tercih edilmektedir. İstife giren yağmur suyunun akmasını sağlamak için, istif boyunca metre başına 2 cm’lik bir meyil verilmektedir.
Kerestelerin yağmur ve güneş etkisinden korunmalarını sağlamak için, istiflerin üzeri uygun bir örtü ile örtülmektedir. Örtü malzemesi olarak, kalitesi düşük tahta parçalarının birbirine birleştirilmesi ile oluşan bir örtü veya paslanmaz saç, etemit, ondülin gibi levhaların birleştirilmesiyle oluşturulan örtüler kullanılmaktadır. İstif üzerine konan örtü, yağmur sularını kolaylıkla akıtacak şekilde, bir tarafa doğru eğimli olmakta, hava akımını sağlamak için istifin üst kısmından uygun bir miktarda yüksekte ve fırtına gibi doğa olaylarına dayanıklı olacak şekilde yapılmaktadır.

İstiflerde doğal olarak kurumaya bırakılan kerestelerin rutubet miktarları ve kuruma durumları, zaman zaman tespit edilmektedir, ahşabın rutubet derecesini belirlemedeki en kesin yöntem; içindeki su miktarının belirlenmesidir. Bu işlem için, elektrikli özel rutubet ölçme makineleri kullanılmaktadır.
Kurutma süresi, kerestelerin kurutulduğu bölgenin hava sıcaklığına ve nem durumuna bağlıdır. Kurak, sıcak ve rüzgarlı bölgelerde ve mevsimlerde kuruma daha çabuk olmaktadır. Ilık iklim bölgelerinde açık havada yapılan kurutma işleminde, ahşabın nemi en fazla % 13 - 17 oranına düşmektedir. Nem oranının daha fazla düşürülmesi gereken durumlarda suni kurutma yöntemlerine baş vurulmaktadır.
Genel olarak; sonbahar veya kış başlangıcında istiflenen meşe, kayın, gürgen gibi sert ağaçlar, sonbaharda; ilkbaharda istif edilen çam, köknar gibi yumuşak ağaçlar ise en geç sonbaharda kuru hale gelmektedirler.
İlkbaharda istiflenen 2,5 cm kalınlığındaki yumuşak ağaçlardan elde edilen keresteler, uygun kuruma şartlan altında yaz aylarında , 5 cm kalınlığındaki keresteler ise sonbaharda, yaklaşık %20 oranında rutubet derecesine kadar kurumaktadırlar. Sonbaharda istiflenen 2,5 cm kalınlığındaki sert ağaçlardan elde edilen keresteler yaz aylarında; 5 cm kalınlığındaki keresteler ise sonbaharda, yaklaşık % 20 oranında rutubet derecesinde kurumaktadırlar.

 

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Ağaç nasıl kurutulmaktadır

Ahşabın kurutulmasının amacı; içinde %50 hatta %100 oranında nem bulunan yaş ahşabın nemini kullanma şartlarına uygun duruma getirmektir. Ahşabın kuruması içindeki suyun buharlaşmasıyla olmaktadır.
Ahşabın bulunduğu ortamdaki havanın rutubet miktarının az olması, buharlaşmanın hızlanmasını sağlamaktadır. Ahşabın etrafındaki havanın devamlı olarak değişmesi sağlanırsa, kuruma daha çabuk olmaktadır. Yüzey ve yüzeye yakın kısımların kuruması ile daha iç yüzeydeki su dışarıya çıkmak istemektedir. Bu hareketlenme hücrenin bünyesinde yaklaşık %15 oranında su kalana kadar devam etmektedir. Ahşap yeterince kuruduktan sonra, rutubetini kaybetmemektedir.
Ormanda kurumaya bırakılan ağaçların birdenbire ve yalnızca bir yönden kurumaları uygun görülmemektedir. Aksi takdirde, ağacın kuruyan üst kısımlan küçülerek çatlamakta ve bunun önüne geçilememektedir. Ağacın emniyet gerilmelerini çok azaltmayan bu çatlaklar, yazın kesilen ağaçlarda daha çok ve derin olmaktadır.
Ormanda kuruyan ağaçların suyu, yaklaşık olarak, % 50’den, % 30’a düşmektedir. Bir ağacın her yerinin aynı derecede kurumasını sağlamak için kesilen yerler, kil, kağıt veya tahta ile örtülmektedir. Bu malzemeler, özsuyun çabuk uçmasını engellemektedirler. Sıcak günlerde kurumaya bırakılan ağaçların kabuklan yer yer çıkarılmakta ve bu ağaçlar arasında havanın hareket etmesi sağlanmaktadır.
Tomruklar kereste haline getirildikten sonra, kullanım amaçlarına göre; doğal veya suni yöntemlerle kurutulmaktadırlar.

5 Mayıs 2015 Salı

Tomruk Nasıl Biçilir

Ormanda kesilip dallan ayrılan ve kabuğu soyularak havada kurumaya bırakılan tomruklar, küçük çaplı atölyelere veya kereste fabrikalarına getirilip biçilerek, inşaatlık kereste haline getirilmektedirler.
Kesiti yuvarlak olan tomruktan, keskin köşeli inşaatlık kereste elde edilmek istenirse, yaklaşık olarak, tomruk hacminin üçte biri kadar malzemeden zaiyat olabilmektedir. Büyük bir kısmı mekanik araçlarla ve kısmen de kimyasal etki ve maddelerden faydalanarak inşaat malzemesi haline getirilen ağacın, yapı malzemesi olarak kullanılmak üzere geçirdiği işlemler sıralanacak olursa:
Ağaca uygulanan ilk işlem, çeşitli kurallara göre kesilmesi, dallan ve budaklannın yontularak tomruk haline getirilmesidir.
Ormandan kesilip tomruk haline getirilen ağaçlar, öncelikle ilaçlanmaktadırlar. Tomruklar, kereste haline getirilinceye kadar açık havada istiflenerek bekletilmektedirler. Ancak, tomrukların özsularını tamamen kaybetmeden kısa sürede kereste haline getirilmeleri gerekmektedir.
Fabrikaya getirilen tomruklar, tomruk transportörleriyle taşınarak işleme alınmaktadırlar.
Tomruklar, arabalı şerit testere adı verilen, ana tomruk kesme makinasında kesilerek kereste haline getirilmektedirler.

Tomrukların kesilmesinde, çoklu dilim makinesi ve çift baş kesme makinesi adı verilen farklı araçlar da kullanılmaktadır. Kesilen tomruklar kereste haline getirildikten sonra, taşıyıcı rulolar yardımıyla fabrika dışına taşınmaktadırlar.
Tomruktan ayrılan ve bir yüzleri yarım yuvarlak olan parçalara kapak tahtası denmektedir. Bu parçalar ya yakacak olarak, ya da yapı alanında önemsiz kısımlarda kullanılmak üzere ayrılmaktadırlar.
Küçük işletmelerde tomruklar, testere, bıçkı gibi basit aletler veya daha gelişmiş bıçkı makineleriyle biçilerek kereste haline getirilmektedirler.

Biçme, tomrukların çeşitli kesici aletlerle, kesme; odunların bıçaklı makinelerle, yontma ise tomrukların yontucu aletlerle istenen biçim ve boyutlara ayrılması işlemidir.
Biçme metodları, gerek kullanılan makineler, gerekse tomruğun bölünmesi bakımından çeşitlidir. Ağacın cinsine ve kullanılacağı işe göre tomrukların biçilmesinde çeşitli metodlar kullanılmaktadır.
Kalas Biçme: Tomruktan dört kapak alınarak yapılan biçme şeklidir. Ortadan çıkarılan kalas köşeli ise kenarlı kalas, kapakları ince alınmış ise yuvarlak veya dolu kenarlı kalas adını almaktadır. Büyük çaplı tomruklarda kalaslar birkaç parçaya ayrılmaktadırlar. Bu şekilde biçilen tomruklarda, yaklaşık % 20 oranında kapak firesi olmaktadır.

Paralel Biçme: Tomruğun aynı veya değişik kalınlıklarda, paralel olarak kesilmesiyle yapılan biçmedir.
Önemli yerlerde kullanılmayacak ağaçlar genellikle bu şekilde biçilmektedirler. Çıkan tahtaların yanlan kavislidir. Bu çeşit biçmede, senelik halkalar özden uzaklaştıkça yüzeye yatay duruma gelmekte, bu nedenle eğilme fazla olmaktadır
Sırt Biçme: Bu tür biçmede, öncelikle karşılıklı iki kapak alınmakta, daha sonra tomruk çevrilerek paralel biçme yapılmaktadır. Böylece çıkan tahtaların kenarları da düz olmaktadır.
Şeritleme Biçme: Bu yöntem, büyük çaplı ve çok değerli olmayan ağaçlara uygulanmaktadır, özden bir kalınlık alındıktan sonra, bu yüzeye dik olarak paralel biçme yapılmaktadır.

Merkezi Biçme: Tomruktan birbirine dik iki öz tahta alınması ve kalan parçaların çemberden merkez yönünde paralel olarak biçilmesi işlemidir. Senelik halkalar parça yüzüne dik gelmekte ve eğilme azaltılmış olmaktadır. En uygun biçme yöntemlerinden biri olmasına rağmen, kesimdeki güçlüğü ve fazla fire vermesinden dolayı, özel durumlarda yapılmakta olan biçme işlemidir.
Putlama Biçme: Özleri çıkarılmış olarak, tomruğun orta kısmından tahtaların alınmasıyla yapılan biçme işlemidir. Senelik halkalar yüzlere dik olarak gelmektedirler.
Prizma Biçme: Tomruktan karşılıklı birkaç sırt tahtası alındıktan sonra, tomruk çevrilerek paralel biçme yapılmaktadır.

Elde edilen kerestede fazla miktarda iç odun bulunmaktadır. Bu biçme şeklinde özden de bir kalınlık alınırsa, parçalar özlü olanlara göre daha düzgün şekil almaktadır. Özden bir kalınlık alındıktan sonra, tomruk çevrilerek, bu yüze dikey durumda paralel olarak biçme yapılmaktadır.
Uygulanan tüm bu biçme metodlarının ana amacı; elde edilen kerestede eğilme, çekme gibi çalışmanın az olmasını sağlamak, işçilik ve fire bakımından ekonomi sağlamaktır.
Belirtilen bu yöntemlerle biçilen keresteler, şekil ve boyutlarına göre; direk (dikme), kiriş, kadron, lata, kalas, çıta ve tahta olarak isimlendirilmektedirler.
Direk (Dikme): Yuvarlak, köşeli veya kare kesitli kerestedir. Ağacın ortasından çıkmış olması ve kesitinin her iki boyutunun aynı olması sebebiyle burkulmaya karşı mukavemeti iyidir. Yapıda, taşıyıcı dikme olarak kullanılmaktadır. Boyutları,
14/14 cm.’ den, 24 / 24 cm’ye kadar değişmektedir.

Kiriş: Dikdörtgen kesitli ve kısa kenar ile uzun kenar oranı 1/3 - 5/7 arasında değişen kereste cinsidir. Kiriş denilmesi için, dar kenarının 7cm’den küçük olmaması gereklidir.
Kadron: Kare kesitli kerestedir. Genellikle kalıplarda veya ahşap duvar inşaatında dikme olarak, ahşap döşeme kaplaması altında yastık olarak, çatı makaslarında ise dikme (baba) olarak kullanılmaktadır. Boyutları 4 / 4 cm’den başlayarak, 12 / 12 cm arasında değişmektedir.
Lata: Küçük dikdörtgen kesitli kerestedir. Kalıplarda ızgara olarak, çatıda mertek ve kuşaklama olarak kullanılmaktadır. Kalınlığı 2-4 cm., genişliği 5-12 cm. arasında değişmektedir.
Kalas: Uzun ve dikdörtgen kesitli kerestedir Kalıp ve ahşap döşemelerde kiriş olarak kullanılmaktadır. Kapı kasaları da kalaslık keresteden çıkarılmaktadır. Kalınlığı 4-10 cm., genişliği 8-35 cm. arasında değişmektedir.
Çıta: Genişliği 2.5 cm, kalınlığı 1 - 2 cm. arasında değişen, dikdörtgen veya kare kesitli parçalardır. İkinci derece işlerde, bağdadi sıvaların çıtalarında, kagir kısımların ek yerini örtmede, iki ahşap elemanın geçme yerini kapamada; köşeli, profilli veya yarım yuvarlak kesitli olarak kullanılmaktadır.
Tahta: 1 - 3.5 cm. kalınlığında ve 8cm genişlikte biçilen en ince kerestedir. Kalıplarda, iskele bağ kuşaklarında, tavan, döşeme ve duvar kaplamalarında, kiremit altlarında kullanılmaktadır.

3 Mayıs 2015 Pazar

İğne Yapraklı Ağaçlar ve Kullanıldığı alanlar

Bu tür ağaçların odunu daha yumuşak olup, işlenmesi daha kolay olmaktadır. Türkiye ormanlarında daha çok bulunmaları ve daha ucuz olmaları, yapıda daha fazla kullanılmalarını sağlamaktadır.
Çam: Türkiye ’ nin tüm bölgelerinde yetişen bir ağaç türü olan çam ağacı çoğunlukla, Akdeniz ve Ege sahilleri, Kuzeydoğu Anadolu, Toroslar ve Karadeniz Bölgesi’nde yetişmektedir. Çamların en önemli türleri; Sarı Çam, Kara Çam ve Kızıl Çam’dır.
Çam ağacı, ülke ormanlarını % 38.5 gibi bir oranla kaplayan ve en geniş orman sahasına sahip olan bir ağaç cinsidir.

İğne Yapraklı Ağaçlar
* Çam
* Köknar
* Ladin
* Sedir
* Servi
* Ardıç
* Porsuk
Boyu 40 metreye ulaşabilen çam ağacı, yüksekliği 1200 metreden 1600 metreye kadar uzanan alanlarda yetişmektedir.
Diri odunu kırmızımsı veya sarımsı beyaz, öz odunu kırmızımsı kahverengidir. Çok sayıda reçine kanalları bulunmakta ve bu kanallar çıplak gözle dahi fark edilmektedir. Özgül ağırlık bakımından türleri arasında farklar bulunmaktadır.
Çam ağacının odunu orta derecede yumuşak bir odundur. Orta derecede eğilme ve şok direncine sahiptir. Elastikiyeti iyi ve çalışması azdır. İşlenmesi kolay, tutkallanma ve çivi tutma kabiliyeti yüksektir.
Yapıda kullanıldığı yerler; taşıyıcıda; kalıplar, döşeme ve duvarlar; kaplamada iç ve dış duvar ve kaba döşeme kaplamaları, süpürgelikler; doğramalarda iç ve dış kapılar, pencereler, panjur ve kepenkler; çatıda, çatı elemanlarıdır.
Köknar: Karadeniz, Toroslar, Uludağ ve Kazdağ’da yetişmektedir . Türkiye ormanlarında işgal ettiği alan bakımından çam, meşe ve kayından sonra dördüncü sırada gelmekte ve orman sahasının % 6.8’ini kaplamaktadır.
Köknar odununun rengi beyaz veya kırmızımsı beyazdır. Odunu parlak değil, donuktur. Hafif ve yumuşaktır. Lifleri düzgün olduğundan kolayca yarılabilmekte ve rahatlıkla işlenebilmektedir.
Dayanıklılığı ve şok direnci düşüktür. Çok iyi çivi tutmamakta ve boyayı iyi bir şekilde kabul etmemektedir. Ayrıca, kolayca kurutulmasına rağmen rutubetli şartlara karşı dayanımı iyi değildir.
Yapıda taşıyıcı, kaplama, doğrama ve çatı elemanı olarak kullanılmaktadır.

2 Mayıs 2015 Cumartesi

Ahşabın yaygınlaştırılması gerekmektedir

A.B.D.'nde konutlann % 92'sinin ahşap olması, ormanlık alanı bulunmayan İngiltere'de ahşap karkasın "geleceğin konutu" olarak ilan edilmesi, ahşabı yeniden tanımamız gerektiğini önemle vurgulamaktadır.
Pek çok üstün özelliklere sahip bir yapı malzemesi olan ahşabı, çağımızın getirdiği teknik olanaklarla yeniden tanımak ve çağdaş koşullar altında yeniden kullanmamız gerekmektedir.
Ahşap, yapı üretiminde, her devrin yaşam koşullarına uyum sağlayacak çözümlere açıktır. İnsanlığın ilk varolduğu andan itibaren, pek çok ihtiyaca karşılık verebilen ahşabın, bir yapı malzemesi olarak özellikleri ne yazık ki, tam olarak bilinememektedir. Bu konu üzerinde yapılacak araştırmayla, ahşap malzemenin fiziksel, mekanik ve estetik gibi, kendine özgü özellikleri ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır.
Günümüzde, ormanlarımız üzerine yapılan olumsuz etkilerin, ülkemiz ormanlarını oluşturan ağaç türlerinin, üretim ve tüketim durumlarının bilinmesi gereği doğmuştur.
Bugünün Türkiye'sinde, ormanlarımızın yetersiz kalması dışında, konutlardaki ahşap kullanımındaki düzensizlik, üzerinde önemle durulması gereken bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.
Eski Türk Evi'nde geniş bir uygulama alanı olan ahşabın, günümüz konutlarında kullanımı ile ilgili son durumun belirlenmesinde, ahşap malzemenin konutlardaki geleneksel kullanım yerinin ve şeklinin öncelikle incelenmesinde fayda vardır.
Fonksiyonel olduğu kadar, dekoratif bir anlayışla da konutlarda geniş bir uygulama alanı bulmuş olan ahşabın, kullanım şartlarının tam olarak bilinememesi ve yapıda bilinçsiz bir şekilde yer alması, bugün ahşabın elde edilmesi ve yapıda kullanılmasıyla ilgili çeşitli sorunlar yaratmaktadır.
Gittikçe çoğalmakta olan nüfus, gelişen teknolojiye paralel olarak ihtiyaçların artması, hammadde yetersizliği, bilinçsiz ve yanlış kullanımlar gibi pek çok etkenin, ahşabın günümüz konutlarındaki kullanımını etkilediği gözler önündedir. Dolayısıyla da, ahşabın yapıda en uygun şekilde nerede ve nasıl kullanılması gerektiğinin belirlenmesi konusunda bir çalışma yapma ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Yapılan araştırmada, ahşap malzemenin, yapıda kullanılan türlerine göre, organik yapısı ve özellikleri ile ilgili bilgiler verilecektir. Bu doğrultuda, ahşabın Türkiye ölçeğinde, geşmişten günümüze kadar geçen sürede, konutlardaki kullanım alanlarının belirlenmesine çalışılacaktır.

1 Mayıs 2015 Cuma

Ahşabın Taşıyıcı iskelet olarak kullanımı

Ahşabın yapılarda taşıyıcı iskelet olarak kullanılmasındaki önemli aşamalardan biri 20. yüzyıl başlarında olmuştur. I. Dünya Savaşı 'nın başlamasıyla birlikte, savaş malzemeleri için değerli bir hammadde olan çeliğin yapı alanından çekilmesiyle, yapılarda ahşap kullanma zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Daha sonraları, teknolojinin giderek ilerlemesi sonucu, insanlığın ihtiyaçları da artış göstermiştir. Hammadde yetersizliğinden dolayı, demir ve çelik bir müddet daha, yapı alanından uzak kalmıştır. Bu da, yapılarda ahşap kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Böylece, ahşap daha çok sayıda ve değişik fonksiyonlu yapıda kullanılabilmiştir. Bu sayede, ahşapla ilgili bilimsel araştırma ve çalışmalar artmış ve bu da, başarılı sonuçların elde edilmesinde yararlı olmuştur. Ahşabın çeşitli dış etkilere karşı korunması ile ilgili çalışmalar, bu dönemde büyük bir aşama kaydetmiştir.
Ahşabın gelişmesindeki diğer bir büyük aşama, II. Dünya Savaşı sırasında olmuştur. Bu dönemde; sıcak, soğuk ve her türlü iklim koşuluna dayanıklı olan yapay reçine tutkalının bulunması, yapılarda ahşap kullanımının artmasına büyük katkıda bulunmuştur.
Gelişen tutkallı ahşap yapı elemanlarıyla, ahşap yapım tekniğinde büyük bir ilerleme sağlanmıştır. Kullanılan bugünkü tekniklerle, ahşap, istenilen kesit ve boyutta kullanılabilen bir yapı malzemesi durumuna gelmiştir.
Ahşabın 20. yüzyılda önem kazanmasının nedenlerinden biri de, mimarlık tarihine damgasını vurmuş olan ünlü mimarların çalışmalarıdır. 1930 - 1939 yıllarında, özellikle F.L. Wright, R. Neutra gibi ünlü mimarlar, geleneksel bir malzeme olan ahşabı, ileri yapı teknikleri ile kullanarak, çok güzel örnekler vermişlerdir.
Ülkemizde 1927'lerde ahşap yapı yapma yasağı konulduğundan beri, günümüze kadar ahşap yapı teknikleri uygulanmamış ve öğretilmemiştir. Önümüzdeki sorunlardan biri, elimizde kalmış olan ahşap yapı stokumuzun restore edilerek korunması, bir diğer sorun da, hızla artan konut ihtiyacımızı karşılamak için, ahşaptan yararlanabilmek üzere, yapının bir çok alanında ahşabı kullanma bilgisinin kaybolmuş olmasıdır (16).
Türkiye'de, 20. yüzyılın başlarından itibaren, betonarmenin kullanılmaya başlanmasıyla birlikte, ahşabın kullanım alanları kısıtlanmıştır. Çağdaş teknikler ahşabı yanmaya, suya ve kurtlanmaya karşı dayanıklı hale getirebilse de, az bulunuşu ve çağdaş gereçlere göre daha pahalı oluşu, ahşabın kullanım alanını giderek daraltmaktadır. Ahşap, yapıda giderek tamamlayıcı öğelerde kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde ekonomik koşullar nedeniyle, doğal ahşap şekil değiştirmekte ve yerini yavaş yavaş, ahşaptan üretilmiş yapay malzemelere bırakmaktadır.
Anadolu'da ahşabın yapı malzemesi olarak kullanımının ilk çağlara kadar uzandığını gösteren kanıtlar vardır. Binlerce yıllık bir geleneğin, 20. yüzyılın başlarından itibaren, unutulmaya başlanması üzücüdür.

30 Nisan 2015 Perşembe

Türklerde Ahşap Ne zaman kullanılmaya başlamıştır

Kalıcı kültürlerde ahşabın belirgin kullanılış şekli, yığma yapı teknikleridir. Bu teknikte kalın, iri kesitli ahşap elemanlar, duvarları oluşturacak şekilde üst üste yığılırken, birbirine dik iki istikametteki duvarın ahşap elemanları ile geçmelerle bağlanır ve yapı oluşturulur.
Ahşabın Türkler tarafından kullanılışı, daha çok Anadolu'ya yerleşmelerinden sonra yaygınlaşmıştır. Ahşap malzeme, Anadolu'nun çeşitli yörelerinde farklı biçimlerde değerlendirilerek kullanılmıştır. Ahşap yapıların dış görünümleri ve iç güzellikleri Türk sivil mimarisine büyük bir özellik kazandırmıştır.
İlk çağlardaki Anadolu orman alanı, günümüz orman alanlarının üç katı büyüklüğündeki alanı kapsamaktaydı (51).
Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu dönemlerinde de ahşap, ana yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Ahşap yapı tekniği, 9. yüzyılda Selçuklulardan itibaren gelişme göstermiş, 12. ve 13. yüzyıllarda yüksek bir düzeye erişmiştir. Osmanlı Devri'nde ise, 17. yüzyılın sonlarına kadar, ahşap mimarlığın en güzel örnekleri verilmiştir.
Osmanlı ahşap karkas sistemi, en yaygın olarak ev inşaatında, bir çok defa da, gelişme ve değişme ihtiyacı olan iş binalarında kullanılmıştır. Ahşap iskeleti meydana getirmek için kullanılan elemanlar, konut mimarisinin belirlediği ölçülerde ve ormanda hazırlanmış ve ağaçların her parçası ahşap karkas sistemin bir unsuru olarak değerlendirilmiştir.
Türkiye'de, Akdeniz ve Kuzeybatı Anadolu Bölgeleri'ndeki ormanlık alanların çokluğu, bu bölgelerde ahşabın ana yapı malzemesi olarak kullanılmasını sağlamıştır. Ayrıca, Marmara ve Karadeniz Bölgeleri'nde yer alan geleneksel yapılarımızda da ahşap çok yaygın olarak kullanılmıştır. Bu yapılarda ahşap, çoğunlukla karkas sistem olarak yer almıştır. Sadelik ve fonksiyona önem verilmiştir (34)
Türk toplumu, ahşabı geçmişte en iyi şekilde kullanmış olan toplumlardan biridir. Ahşap, Türk toplumunun ekonomik, sosyal, kültürel ve politik yaşantısıyla ve- teknolojik olanaklarıyla en iyi uyumu sağlayan yapı malzemesidir.

29 Nisan 2015 Çarşamba

Tarih içinde Ahşap Malzemelerin kullanımı

Antik devirdeki Küçük Asya'da yapılan konutların büyük bir kısmı ahşaptandır. Fakat, ahşabın kalıcı bir malzeme olmaması nedeniyle, günümüze kadar gelememişlerdir. Ancak, Frigya (Phrygia), Paflagonya (Paphlagonia), Likya (Lykya) 'da bulunan ve ahşap evleri taklit eden bazı kaya mezarlarının dış görünüşlerinden ahşap binalar hakkında fikir edinilmiştir.
Genel yapı kuruluşu, ağaç iskelettir. Çatı ise, yuvarlak veya biçilmiş ağaçların iskelet duvar elemanına belirli aralıklarla dizilmesiyle oluşmuştur. Kagir, kerpiç ve taş kullanılarak inşa edilen konutlarda bile, ahşap takviye ve dekoratif amaçlarla kullanılmıştır.
Ahşap, insanlık tarihi boyunca, her çağda önemli bir yapı malzemesi olmuştur. Çadırdan çatıya, duvardan temele kadar yapıların taşıyıcı kısımlarında mimariyi belirleyen bir malzeme olarak veya taş, kerpiç, tuğla duvarların içinde, takviye amacıyla kullanılmıştır. Ahşabın çeşitli coğrafi bölgelerde, farklı özelliklere sahip olarak yetişmesi, o bölgelere ait özel mimari ve tekniklerin gelişmesini sağlamıştır.
Ahşap, tarih içinde en yaygın olarak, açıklıkların geçilmesinde, döşeme ve tavan kirişi, döşeme ve tavan kaplaması olarak kullanılmıştır. Sulak ve soğuk iklimlerde yetişen yumuşak ve gevşek dokulu ahşap türlerinin kullanıldığı ortamlarda kiriş, dikme ve hatıllar daha büyük kesitlerde uygulanmıştır. Sert ağaçların üretildiği ve kullanıldığı çevrelerde ise, ağaç daha dayanıklı ve sağlam olduğu için, ahşap kesitler daha küçük tutulmuştur.

Ahşabın yapılarda kullanılmasının tarihi gelişimi

İlk insan kümeleşmelerinden tarihlenebilen ve saptanabilmiş en eski örnek, Anadolu'da, Konya'nın güneyindeki Çatalhöyük'te bulunan ilkel - tarımsal yapılı köylerdir.
Tarımsal yerleşik düzene geçişle birlikte daha korunaklı ve daha sağlam yapılar yapılarak, bir anlamda mimarinin başlangıcı sayılan bir döneme geçilmiştir.
Cilalı Taş Dönemi'nin başlamasıyla birlikte, madenin bulunmuş olmasıyla büyük bir aşama kaydeden insanlık, gelişen olanaklarla yaşamı için daha güvenli mekanlar oluşturmuştur. Bronz devrine girildiğinde ise, yaşamını daha rahat sürdürebileceği, farklı eylem alanları olan plan biçimleri oluşturarak, ilk konut tiplerini oluşturmaya başlamıştır.
Zaman içerisinde konutlar, insanların toplumsal ve kültürel ihtiyaçlarına karşılık verecek şekilde değişikliğe uğramıştır. Değişen yaşam biçimi, sosyal ve kültürel koşullar, çevrenin doğal özellikleri, kullanım amacı, malzeme çeşitliliği gibi değişen kriterlerle, yapılar da değişim ve gelişim göstermiştir.
İlk önceleri, sadece korunma ve barınma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla basit yapılar yapılırken, daha sonraları, insanın gün geçtikçe artan toplumsal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayacak yeni yapı türleri ortaya çıkmıştır.
İnsanoğlu, büyük bir kısmını ağaçlardan yararlanarak ürettiği yapıtlarla ilk çağ dönemini kapatmıştır.
Ağaç, ilk insanın barınak gereksinimini karşılamak amacıyla yapıda kullandığı ilk doğal yapı malzemelerinden biri olarak, en eski çağlardan günümüze kadar insanlığın ilgisini çekmiştir.
İnsanoğlunun uygarlığa ilk adım atışı, her türlü ihtiyaçlarını karşıladığı kaynak olan ormanlardan yararlanmasıyla olmuştur. Orman ve ağaçlar, insanlığın bilinçli bir şekilde kullandığı takdirde, tükenmeyen üretim malzemeleridir.
Anadolu'da uygarlık kurmuş toplumlarda, ağaç ve ormanların tarih sürecinde devamlı olarak gelişmesi, korunması; yasa ve törelerindeki ağaçlar ile ilgili kavramlara geniş yer verilmesindendir. Akat, Sümer-Hamurabi, Eti (Hitit) ve Asur Yasaları'nda, küçümsenmeyecek ölçülerde, orman ve ağaçlarla ilgili yasa maddeleri bulunmuştur