This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

28 Mayıs 2015 Perşembe

Orman İşletmek ile ilgili Orman Kanunları nelerdir

ormancilik kanunuOrman kaynaklarından elde edilen ürünler ana ürünler ve yan orman ürünleri olmak üzere ikiye ayrılabilir. Ana orman ürünleri ormanlardan elde edilen odun hammaddesi, yan ürünler ise odun hammaddesi dışında kalan diğer orman ürünleridir (reçine, sığla, yaprak, çiçek vb.). Ana orman ürünleri yakacak ve yapacak (endüstriyel ürünler) odunlar olmak üzere iki şekildedir. Ormanlardan, bu ürünlerin ne şekilde ve kimler tarafından üretileceği Orman Kanununa göre düzenlenmiştir. Devlet orman işletmeleri ormanlardan, odun hammaddesi üretiminde orman idaresince belirlenen kurallar ve orman amenajman planları doğrultusunda hareket ederek, birim sahadan en yüksek miktar ve kalitede orman emvalini üretmek için çalışmaktadır. Devlet orman işletmelerinde odun hammaddesi üretim işleri vahidi fiyat (birim fiyat), taahhüt (eksiltme veya pazarlık) ve gündelik ile olmak üzere üç şekilde yaptırılmaktadır. Yapılan işin birim miktarına ödenecek bedel üzerinde anlaşmaya varılmasıyla başlatılan iş ilişkisi; devlet orman işletmesine teslim edilen işin toplam miktarının bedelinin ödenmesiyle de sona ermektedir. Çoğunlukla orman ürünü, özellikle de çeşitli niteliklerdeki hammadde odunun hasat edilmesi ve taşınması işlerinde geçerli olan bu düzenin işleyiş biçimi, çeşitli yasal düzenlemelerde ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Üretim işlerine ait birim fiyatlar, Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) belirlenen esaslara göre her iş kolu için ayrı ayrı olmak üzere saptanır. Buna göre, orman işletmelerince yaptırılacak işlere ait birim fiyat kararları ve şartnameler düzenlenir .

5 Günümüzde Türkiye’de devlet ormanlarındaki üretim işleri 1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 40. maddesine göre yapılmaktadır. Bu maddede; “Devlet ormanlarında ağaçlama, bakım, imar, yol yapımı, kesme, toplama, taşıma, imal gibi orman işleri; işyerinin ve işyerinde çalışacakların hangi mülki hudut ve orman teşkilatı hudutları içerisinde kaldığına bakılmaksızın, öncelikle işyerinde veya civarındaki orman köylerini kalkındırma kooperatiflerine ve işyerindeki köylülere veya işyeri civarındaki orman işlerinde çalışan köylülere, işyerine olan mesafeleri ile iş güçleri dikkate alınarak gördürülür.

Yapılacak işe yukarıda belirtilen kooperatiflerin ve köylülerin iş güçlerinin yeterli bulunmaması, işe ehil olmamaları, aşırı fiyat istemeleri, işin dağıtımı veya yapılması ile ilgili konularda çözülmesi mümkün olmayan ihtilaflar çıkarmaları gibi hallerde, bu işler; işyerine civar olmayan orman köylerini kalkındırma kooperatiflerine veya köylülere yaptırılabileceği gibi taahhüt yolu ile de yaptırılabilir. Bu işleri yapacak müteahhitlerden, işin mahiyet ve hacmine göre ormancı teknik eleman çalıştırmaları istenilir. Ayrıca bu taahhüde gireceklerden mali yeterlilik belgesi istenir” denilmektedir. Bu kanun gereği devlet ormanlarından yapılacak üretimin çoğunluğunu orman köylüsü yapmakta, iş açığı olması durumunda ise dışarıdan gelen işçilere üretim işleri yaptırılmaktadır. Orman köylüsünün ormancılık faaliyetlerinde işlendirilerek ekonomik katkı sağlanması sürdürülebilir ormancılığın temel amaçları arasında yer almaktadır.

Orman köylüsünü işlendirmeye ve kalkındırmaya yönelik yapılan bu uygulama, orman idaresini kısıtlayan bir durumdur ve bir çok aksaklığa neden olmaktadır. Örneğin, işgücünün yeterli olmaması veya işe ehil olmaması hallerinde orman idarecileri zor durumda kalmaktadır. Böyle durumlarda üretim işleri aksamakta ve üretim zamanında bitirilememektedir. Ayrıca orman işçiliği yapan orman köylüleri tüm üretim dönemi boyunca ormancılık işlerinde çalışan kalifiye orman işçileri olmadıklarından dolayı, teknik bilgi, iş kalitesi ve verimlilik açısından yeterli gelmemektedir. Orman kaynaklarından yapılan üretim işlerinde işçi istihdamı konusunda yaşanan sorunlar ormancılık sektörünün verimliliğini de etkilemektedir. Orman işçiliğinin bu sorunları, yurdun çeşitli bölgelerindeki ormancılık çalışmalarının gerçekleştirilmesi için gerekli işgücünün zamanında ve yeteri ölçüde sağlanabilmesi yönünden güçlükler doğurmaktadır.

6 Ülkemizde orman kaynaklarından etkin bir biçimde fayda sağlamayı kısıtlayan birtakım sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar dışsal sorunlar ve içsel sorunlar olmak üzere iki şekilde ayrılabilmektedir. Dışsal sorunlar; toplumun orman kaynakları konusundaki değer yargıları, diğer sektörlerdeki yanlış politikalar, örgüt yapısındaki istikrarsızlık, orman endüstrisine ilişkin yanlış politikalar olarak ifade edilebilmektedir. İçsel sorunlar ise; ormancılık kapsamının ormancılar tarafından yanlış anlaşılması, uzmanlaşma, iş bölümü ve örgütlenme eksiği, eğitim, bilgi ve deneyim eksikliği, finans yetersizliği ve kaynakların rasyonel kullanılmayışı olarak ifade edilebilir.

Bunun yanı sıra, gerek iş güvenliği ile ilgili önlemlerin bulunmaması, gerekse düzensiz ve yetersiz işlendirmenin getirdiği uyumsuz ve yetersiz iş deneyimi nedeniyle her yıl çok sayıda iş kazaları olmaktadır. Devirme, boy verme, sürütme işlemleri sırasında önemli kayıplar olmaktadır. Bu işlendirme düzeni bir yönüyle de orman işletmelerinin başarısını etkilemektedir.

Ülkemizin en büyük doğal kaynaklarından olan orman kaynaklarından, gerek orman kaynaklarının yönetiminde yaşanan kısır döngüler, gerekse orman-toplum ilişkilerinin zayıf oluşundan dolayı etkin bir biçimde faydalanılamamakta, bu da sürdürülebilir ormancılığı olumsuz etkilemektedir. Ormancılık işlerinde üretimden satışa kadar tüm teknik işlemlerde (kesme, tomruklama, bölmeden çıkarma, yükleme, boşaltma, taşıma, standardizasyon, istifleme vb.) rasyonellik ilkelerine uygun davranmak işletmeciliğin gereği olup, işletme başarısına olumlu etki yapacaktır.

27 Mayıs 2015 Çarşamba

Ülkemizde Orman İşletmeciliği ne zaman başlamıştır

agacin kurutulmasiGünümüzde Türkiye’deki orman kaynaklarının mülkiyetinin büyük bir bölümü (%99.9’u) devlete aittir. Bu yüksek oranın tarihsel, sosyo-ekonomik ve köklü temelleri bulunmaktadır. Uzun dönemler boyunca ormanlar başıboş bir şekilde ve teknik bir kural gözetilmeden kullanılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu ormanlardan Tersane ve Tophane gibi ordu ve sarayın gereksinimlerini karşılamak ve saray sürülerinin otlatılması bakımından ilgilenmiştir. Yine bu devrede ormanların bir kısmı, çeşitli nedenlerle ve hüccetlerle (senet anlamında) özel iyelik altına girmiş, öteki kesimleri de “Cibali Mübaha” olarak su ve hava gibi herkesin yararlanmasına açık bırakmıştır.

Bu devreye “mutlak başıboş devre” denilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde ormanlardaki bu başıboş yararlanmaları önlemek ve ormanlardan gelir sağlamak amacıyla etkin ve yoğun çabalar göstermesi Tanzimat Fermanı’nın ilanından (1839) sonra yoğunluk kazanmıştır.

Özellikle Kırım savaşından (1856) sonra Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa ülkeleri ile iyi ilişkiler kurması ve bu ülkelerin teşviki ile alt yapı kuruluşlarını gerçekleştirmek ve ormanlardan düzenli bir biçimde yararlanmak için çalışmalara girilmiş, bu ormancılık çalışmalarını hukuksal yönden düzenlemek için Orman Nizamnamesi adıyla bir tüzük hazırlanmış ve 1870 yılında yürürlüğe konmuştur. Bundan sonraki dönemlerde bu uygulamaları geliştirmek amacı ile girişimlerde bulunulmuş ve 1917 yılında “Ormanların Usulü İdarei Fenniyeleri Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. Cumhuriyet döneminde 1920 yılında 39 sayılı “Baltalık Kanunu” çıkarılmış ve bu kanunla orman köylülerine hane başına ikişer hektar hesabıyla baltalık verilmesi öngörülmüştür. Ancak beklenen sonuç sağlanamadığı için 1924 yılında çıkarılan 484 sayılı “Devlet Ormanlarından Köylülerin İntifa Hakkı Kanunu” ile yürürlükten kaldırılmış ve tekrardan Orman Nizamnamesi’nde öngörülen esaslara dönülmüştür.

Devlet, mevcut orman varlığını devam ettirmek ve düzenli bir yararlanma sağlamak için 1924 yılında çıkartılan 504 sayılı “Türkiye’de Mevcut Bilumum Ormanların Fenni Usulü İdare ve İşletmeleri Hakkında Kanun” ile bütün ormanların amenajman planlarıyla işletilmesini kabul etmiş ve ormanların sadece orman ürünleri üretmek için değil, aynı zamanda ormanların koruyucu niteliklerini de gözeterek bazı ormanları “muhafaza ormanları” olarak ayrılmasını öngörmüştür. Ancak bu durumda da ormanlardan istenilen şekilde yarar sağlanamamış ve yeni çalışmalar başlatılmıştır.

Bunların sonucu olarak da 1937 yılında teknik ve bilimsel ormancılık uygulamasının ülkemizde başlangıcı sayılan 3116 sayılı Orman Kanunu 4 çıkarılmıştır. Bu kanun ile ormanlarımız ulusal ekonominin önemli kaynaklarından kabul edilerek, devlet ormanlarının tüm toplumun yararına olacak biçimde devlet tarafından işletilmesi öngörülmüş, devletten başkasına ait ormanlar üzerinde de devletin gözetim ve denetiminin sağlanması ve hatta bazı özel ormanların kamulaştırılması amaçlanmıştır. Daha sonra 1956 yılında 6831 sayılı Orman Kanunu çıkarılmıştır. Bundan sonraki dönemlerde bu kanuna ek olarak bazı düzenlemeler getirilerek ormancılık politikası geliştirilmeye çalışmış ve günümüzdeki halini almıştır.

26 Mayıs 2015 Salı

Ormancılık Kaynakları Nedir

ormancilikOrman kaynakları sahip olduğu özelliklerinden ve ileri bağlantısının yüksek olmasından dolayı, bir çok sektöre göre ayrı bir öneme sahiptir.

Ormancılık sektörünün kendisi dışında pek çok sektöre girdi verdiği ve alt yapı oluşturduğu bundan dolayı da makro amaçlara ulaşmada ve sosyo-ekonomik yapıyı geliştirmede (istihdam, katma değer yaratma vb.) önemli bir sektör olduğu bilinmektedir.

Yukarıda belirtilen özellikleri ve ülke ekonomisine olan katkısından dolayı orman kaynaklarının korunması, sürdürülebilir yönetimi ve işletimi önem arz etmektedir. Sürdürülebilir kalkınma kavramı, ilk defa 1987 yılında Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu (Bruntland Komisyonu) tarafından ortaya atılmıştır.

Dünyadaki ve özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki orman kaynaklarının sistematik olarak azalması sorunuyla karşılaşan gelişmiş ülkeler, 1992 yılında yapılan Rio zirvesinde “2000 yılına kadar ormanların tüketilmesi ve bozulması sürecinin durdurulmasını” hedef olarak belirlemiş ve bu durumu “Sürdürülebilir Orman Gelişimi (Sustainable Forest Development =SFD)” şeklinde adlandırmışlardır (Toha and Barros, 1997). Nitekim 13–22 Ekim 1997 tarihlerinde Antalya’da toplanan XI. Dünya Ormancılık Kongresinin ana konusu, Sürdürülebilir Kalkınma İçin Ormancılık veya diğer bir deyişle Sürdürülebilir Ormancılık olmuştur.

Bu kongrede, sürdürülebilir ormancılığın önemi vurgulanmış ve ormanlardan yararlanan, ormanları saran ve biçimlendiren, ne var ki, orman politikası kararını almada en marjinal kalan, yerli halklar, orman köylüleri, kadın kuruluşları ve yerel örgütlerle ilgili görüşmeler yapılmış ve bu toplulukların sürdürülebilir ormancılıktaki önemi belirtilmiştir.

Dünyanın bir çok bölgesinde, orman halkı ve yerli halklar, kadın toplulukları ve yerel topluluklar, ormanların tahrip edilmesine yol açan yıkıcı ekonomik kalkınmayı durdurmaya çalışmaktadır. Ormancılık kurumu, yerli halkların ve yerel toplulukların, sürdürülebilir orman yönetimine ilişkin geleneksel bilgisini giderek daha çok kabul etmektedir.

Bu nedenle dünya ormanlarının geleceği, ormanların çevresel tarihinin ve orman kaybına neden olan sosyal etkenlerin anlaşılması ve yerli halkların, orman köylülerinin, kadın topluluklarının ve yerel toplulukların sorunlarını ciddi olarak dile getirilmesi gerekmektedir.

24 Mayıs 2015 Pazar

Ceviz ve Ceviz Ağacının Özellikleri Nelerdir

Ceviz ağacının meyvesinin sert kabuğuna ceviz kabuğu denir.
Latincesi juglandır. Her ne kadar geçmişte jeolojik, devirlerde geniş bir yayılışa sahip ise de günümüzde ancak 15-20 çeşit ceviz ağacı türü görülür.
Ceviz ağacı, cevizgiller familyasından uzun ömürlü ve kışın yapraklarını döken bir ağaçtır. Boylan 20-25 m. yükseklikte, geniş dallı, tomurcuklan az sayıda pullarla örtülü, aromatik kokulu, yapraklan olan ağacın, üzerleri kalın yeşil kabukla örtülü meyveleri vardır. Meyve olgunlaştıkça bu kabuk buruşur ve alttaki sert kabuk ortaya çıkar.

Ceviz ağacından pek çok alanda faydalanılmaktadır. Tahtası hafif, sert ve cila yapmaya uygun olduğu için mobilyacılıkta, meyvesinin dış kabuğu boyar madde içerdiği için kumaş boyası yapımında, meyvesinin yağından ise matbaa mürekkebi üretiminde istifade edilmektedir.

Çam Ağacının Özellikleri Nelerdir

Latincesi pinust'tur. Hemen hemen her toprakta yetişen ağaç türüdür. 100'den fazla çeşidi vardır. Kuzey yarım küresinin ağaç sınırından tropik bölgelere kadar olan kısımda yetişir. Hık ve soğuk ülkelerin bitkisidir.
Genel olarak çam ağacı, piramidal formdadır. Genç yaşlarda dallar gövdeyi çevreleyerek dizilmişlerdir. İleri yaşlarda ise tepe formu ve dalların diziliş düzeni bozulur. Gövde de pul yapraklar ve iğne yapraklar olmak üzere iki tür yaprak görülür. Pul yapraklar oluştuktan bir iki hafta sonra dökülerek yerini olgun yapraklara bırakırlar. Sonbaharda yaprakların büyük bir kısmı dökülse de genç yapraklar dökülmez. Bu nedenle her mevsim yeşil kalır.

Çamlarda çiçekler kozalak haldedir. Bir kozalağın kesiti incelenirse bunların bir eksen üzerinde sıralanmış pulcuklardan meydana geldiği gözlenir.

Çamın ekonomik değeri büyüktür. Çam odunları kağıt yapımında çok elverişlidir, fakat kullanımda ilk sırayı kerestecilik almaktadır Çam kerestesi yapı işlerinde, mobilyacılıkta, gemicilikte kullanılır. Ayrıca kuvvetli ısı verdiği için yakacak olarak da kullanılmaktadır. Bunların dışında çamdan reçine elde edilir. Reçine yağlı boya, mum, vernik ve parke cilası, makine ve motor yağlan yapımında, parfümcülükte ve kauçuk endüstrisinde kullanılır.

22 Mayıs 2015 Cuma

Ahşabın zararları nelerdir

Ahşap malzemenin nemli ortamda şişmesi ve kuruyunca büzülmesi sonucu, boyutlarında değişiklikler meydana gelmektedir. Ahşabın çalışması olarak nitelendirilen bu özelliği, olumsuz bir özelliktir. Ahşap malzemenin uygun oranda kurutulmamış ya da korunmamış olması, çalışmasındaki en önemli etkenlerdir. Bünyesindeki nemi gerekli miktarda kaybetmemiş olan ahşap malzeme, deformasyona uğramaktadır. Ahşabın çalışıp boyut değiştirmesinde; rutubet, güneş, sıcak - soğuk hava değişimi ve iklim özellikleri önemli rol oynamaktadır. Dış tesirlerden kolayca etkilenebilen ahşap malzemenin bünyesinde çatlaklar oluşabildiği gibi; zamanla çürüyüp tahrip olması da önemli bir sorundur. Ahşabın bu olumsuz özelliği, görünümünü bozmakta ve kullanım ömrünü azaltmaktadır

Bitkisel ve hayvansal zararlılar; yaşayabilecekleri ortam oluştuğu takdirde ahşabı zamanla tahrip etmektedirler. Ahşabın rutubete maruz kalması mantarlar için uygun bir ortam yaratmakta; gereken koruma ve bakım yöntemlerinin uygulanmaması ise; kurtlanma ve böceklenmelere sebep olmaktadır.
Ahşap, yangına dayanıksız bir malzemedir. Bununla birlikte; günümüzde yapılan araştırmalarla, yangın etkisinin ahşapta minimum seviyeye indirilmesine çalışılmaktadır.
Ahşabın olumsuz yönlerinden biri de; ilk yapım ve kullanım maliyetinin fazla olmasıdır. Bilinçsiz doğa tahribatı ve çıkan orman yangınları, orman sahalarını giderek azaltmakta; bu da, ahşap malzemenin maliyetini arttırıcı bir etken olmaktadır.

Ahşap homojen bir malzeme değildir. Liflerin gidişi, çatlak ve budakların her yerde aynı olmaması, ahşabın olumsuz bir özelliğidir. Ahşabın mukavemeti lif doğrultusuna (dik veya paralel) bağlı olarak değişmektedir. Bu özellik ahşapta eğilmelere ve şekil değişikliklerine sebep olabilmektedir

Ahşap periyodik bakıma ihtiyaç gösteren bir malzemedir. Gerektiği şekilde korunmayan ahşap malzemenin kullanım ömrü azalmakta ve çürüme başlamaktadır. Sürekli bakıma ihtiyaç göstermesi, ahşabın kullanım aşamasında da ekonomi sağlamadığını ortaya koymaktadır

 

21 Mayıs 2015 Perşembe

Ahşabın Faydaları nelerdir

Ahşabın estetik ve sıcak bir malzeme olması; konutlarda kullanım tercihini arttıran önemli bir olumlu özelliğidir. Ahşabın doğa ürünü bir malzeme olması, kullanıldığı ortamda, insanın kendini doğayla iç içe hissetmesini sağlamaktadır.
İnsanlıkla tanışması çok eskiye dayandığından dolayı ahşap; her zaman için güvenle kullanılan, sağlıklı bir malzeme olarak kabul edilmektedir. Yüzyıllardan beri konutta pek çok alanda kullanılabilen bir malzeme olmasından dolayı, insan yaşamının bir parçası olmuş ve bu da ahşabın, her devirde modası hiç geçmeyen bir malzeme olmasını sağlamıştır.
Görünümü oldukça güzel ve estetik olan ahşap malzeme; her zevke hitap edebilecek çeşitlilikte ve her türlü malzemeye kolayca uyum sağlayabilecek nitelikte bir malzeme olmaktadır. Ahşap, tarihsel süreç içinde pek çok konutta; taş, tuğla, kerpiç gibi yapı malzemeleriyle, iç ve dış mekanlarda dengeli bir şekilde kullanılmıştır.

Ahşabın olumlu yönlerinden biri de; hafif bir malzeme olmasıdır. Ahşap malzeme ile yapılan inşaatlarda, temele gelen yük hafiflemekte, bu da temelin daha ucuz ve kolay yapımına sebep olmaktadır. Ahşabın hafif olması, nakliyesinin daha rahat yapılmasını sağlamakta; ayrıca, kullanım yerine getirildikten sonra da, rahat taşınabildiği için fazla eneıji sarfiyatını önlemektedir.
Ahşap malzeme yerine monte edildikten hemen sonra kullanılabilen bir malzemedir. Bu olumlu özelliği yapım ve kullanım yönünden işe süratlilik kazandırarak, zamandan tasarruf sağlamaktadır.
Ahşabın kolay monte edilebilen bir malzeme olması da önemli bir özelliğidir. Montaj kolaylığı, işçilik ve zamandan tasarruf sağlamakta, yapım süresini kısaltmaktadır.

Sökülüp takılabilir bir malzeme olmasından dolayı, montajda meydana gelebilecek bir hata kolayca giderilebilmekte ya da istenen değişiklikler rahatça yapılabilmektedir. Ahşabın önemli bir olumlu özelliği de; diğer pek çok yapı malzemesi karşısında üstünlük gösterdiği; kolay işlenebilen bir malzeme olma özelliğidir. Kolay işlenebilmesi, ahşabın her zevke hitap edebilen, bir çok detayın verilebileceği bir malzeme olmasına olanak sağlamaktadır

Tekrar kullanılabilir bir malzeme olması, ahşabın bir başka olumlu yönüdür. Yerinden söküldükten sonra, çok az bir hasarla yeniden kullanılabildiği gibi; kullanılacağı yere göre yapılacak küçük değişikliklerle, tekrar tekrar kullanılabilmektedir. Ahşabın bu yönü, ekonomik açıdan ele alındığında, dikkate değer bir özellik olmaktadır