This is default featured slide 1 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 2 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 3 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 4 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

This is default featured slide 5 title

Go to Blogger edit html and find these sentences.Now replace these sentences with your own descriptions.

3 Haziran 2015 Çarşamba

Ağaç ürünlerini neden korunmalıdır

agaci korumaAğaç malzemenin yaygın kullanım alanı bulması: anatomik yapısı, kimyasal bileşenleri ile fiziksel ve mekanik özelliklerinin uygun oluşundan ileri gelmektedir.

Ayrıca, alet ve makinelerle kolay işlenmesi yanında yenilenebilir doğal kaynaklardan olması diğer avantajlı özelliklerindendir. Ağaç yüzeylerinin koruyucu örtü gereçleri ile kaplanması M.Ö.200 yıllarına dayanır. Tarihi geliĢim içerisinde ilk olarak bir ağacın kabuk altı sıvısı ile hazırlanan koruyucu gereçle yapılan yüzey işlemleri, daha sonra doğal reçineler ve kuruyan yağlar ile hazırlanan yağlı koruyucu örtü gereçlerinin kullanılması ile yeni boyutlar kazanmıştır. Ağaç malzeme mobilya üretimi, iç mekân tasarımı ve dış mekân elemanları gibi birçok alanda kullanılmaktadır.

Ağaç malzemenin doğal olması, estetik olarak güzel görünmesi ve bazı türlerinin de doğada kolay ve kısa sürede yetişiyor olması gibi özelliklerinden dolayı yüzyıllardır yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak, yüzeylerinin kaplanmadan kullanılması durumunda kullanım ömrü kısalmaktadır. Bu konuda yapılan literatür araştırmalarında; açık hava şartlarında odun renginin çok hızlı değiştiği ve genellikle yan bileşikler ve ligninin kimyasal bozunmasından dolayı sarı ve kahverengimsi renge dönüştüğü bildirilmektedir. Buna göre ağaç malzeme yüzeyleri vernik veya diğer maddeler ile kaplanmaması durumunda bulunduğu ortamdan etkilenerek kimyasal veya biyolojik bozunmaya maruz kaldığı ifade edilmektedir. Bu tür olumsuzlukları gidermek amacıyla malzeme yüzeyine uygulanan vernik veya üst yüzey işleminin olumlu sonuçlar verdiği tespit edilmiştir. Doğal haliyle açık hava etkisinde bırakılan ağaç malzeme çeşitli biyotik ve abiyotik zararlıların etkilerine açık olduğundan emprenye edilmesi veya estetik öneme sahip olanların koruyucu katman gereçlerle kaplanması gerekir.

2 Haziran 2015 Salı

Ormanlar üzerinde Yöre Halkının Hakları

orman yore halkiYöre Halkının (Orman Köylüsü) Hakları Yöre insanlarının toprakları, arazileri ve kaynaklarına sahip olması, kullanması ve yönetmesine dair yasal ve geleneksel hakları kabul edilecek ve saygı gösterilecektir.

1. Bilinçli ve özgür iradeleriyle kontrolü diğer kuruluşlara devretmediği sürece, yöre halkının toprakları ve arazileri üzerindeki orman yönetimini kontrol edecektir.

2. Orman yönetimi, doğrudan veya dolaylı olarak yöre halkın kaynak ya da mülkiyet haklarını tehdit edemeyecek veya azaltamayacaktır.

3. Yöre halkı (veya toplumun diğer bölümü) için kültürel, ekolojik, ekonomik veya dini öneme sahip alanlar, bu insanlarla işbirliği içerisinde, orman yöneticileri tarafından açıkça belirlenecek, tanınacak ve korunacaktır.

4. Orman türleri veya yönetim sistemlerinin kullanımı ile ilgili geleneksel bilgileri kullanılarak yapılan ormancılık uygulamaları için yöre halkına tazminat ödenecektir. Ormancılık faaliyetleri başlamadan önce, onların serbest ve özgür iradeleriyle bu tazminat üzerinde resmen anlaşılacaktır.

1 Haziran 2015 Pazartesi

Kereste işletmecilerinin Çevreyle ilişkisi nasıl olmalıdır

kereste fabrikasiGelişen teknoloji ve küreselleşen dünya kavramları içinde işletmeler hızlı değişime uyum sağlayabilmek için esnek bir yapıya sahip olmalıdırlar. Bu günümüzün koşullarının bir gereğidir. Her gün yeni çıkan kavramlar yükselen trendler hızlı bir değişimle işletmelerin karşısına çıkmaktadır.

İşletmelerin, çevresini görebilen, yaşadığı ve bağımlı olduğu doğal ve kültürel çevresiyle bütünleşebilen, dünyayı ve insanları daha iyi anlayabilen ve gözlemleyebilen, daha yapıcı ilişkiye açık olan ve sorumlu bir şekilde hareket eden bir anlayışla faaliyette bulunması gerektiğini belirtmiştir. Toplumda çevre bilincinin gelişmesiyle birlikte işletmelerde bu konuda önlem alma gayreti içine girmiştir.

Çevreye saygı göstermek birçok işletmenin temel prensibi olmuştur. Çevreci ürün geliştirmek ve kaynak israfını önlemek isteyen işletmeler ilk olarak geri dönüşüm sistemlerini oluşturmuştur. Daha sonra ise kirletici atık miktarını azaltmış yada o üretim yöntemleri terk edilmiştir. Temiz üretim de denilen çevre dostu teknolojilerle işletmelere yön verilmiştir. Böylece çevre dostu ya da diğer bir adıyla yeşil ürünler üretmeye başlayan işletmeler, yeşil ürün politikaları ve pazarlama stratejileri geliştirmiştir.

Kendilerini yeşil işletme olarak ilan eden bu işletmeler, bu özellikleriyle hem piyasadaki rekabet koşullarından kurtulmayı, hem de tüketici gözünde itibar sağlamayı amaçlamıştır. Yeşil işletmecilik, ekolojik dengeye en az zarar verecek, hatta bu zararı tamamen bertaraf edecek alternatifler üzerine odaklanmak, taşeronlarını ve tedarikçilerini bu zihniyetle seçmek, yeşil ürün ve hizmeti bir pazarlama stratejisi olmaktan öteye götürmek ve yeşil yaşam kalitesinin yaratıcısı olmak demektir.

Bu bağlamda işletmelerin yeşil sorumluluğu ve yeşil etiği, başta tüketiciler olmak üzere, toplumların diğer kesimlerinde de yeşil anlayışının yaygınlaşmasında itici güç haline gelmektedir. İşletmeler, yeşil ürün ve hizmet sunumuna önem verdikleri oranda, tüketicilerin çevreye olan duyarlılığı artacaktır. Bir işletmenin yeşil işletme olması için, geri dönüşüme önem vermesi, atık miktarını azaltması, temiz üretim yöntemleri kullanması, yeniden kullanılabilir ürünler geliştirmesi, kaynak kullanımında hassas olması gibi özelliklere sahip olması gerekmektedir.

31 Mayıs 2015 Pazar

Orman İşletmeciliği nedir

orman işletemsiOrman İşletmesi, Ormana ve ürünlerine olan ihtiyacı doğrudan doğruya ve dolayısıyla devamlı şekilde karşılamak amacıyla, hudutları belli ormanlarda üretim faaliyetinde bulunan iktisadi ünite olarak tanımlamıştır. Orman işletmeleri diğer işletmeler gibi iktisadi bir ünite olmasına karşın, kendine has bir takım özelliklere sahiptir.

Bu özellikler, kuruluş yeri özellikleri, fonksiyonel özellikleri, faaliyetlerine ilişkin (idare süresine) özellikler ve ekonomik özellikler olarak 4 gruba ayrılmıştır.

Orman işletmeleri kuruluş olarak geniş alanlara kurulurlar, arazi yapısı çok engebelidir. Bir çeşit arazi işletmesi olduklarından doğaya açıktırlar ve doğal şartlardan oldukça etkilenirler. Fonksiyonel olarak diğer işletmeler mal veya hizmet üretimi yaparken, orman işletmeleri mal ve hizmet üretimini bir arada gerçekleştirmektedir. Orman işletmeleri odun üretimi yönünden 20–200 yıl arasında değişen uzun bir üretim sürecine (idare süresi) sahipken, karlılık çoğu zaman ikinci plandadır.

Orman işletmelerinde üretim sürecinin uzunluğu yakın planda kar amacı taşıyan, özel sektör işletmecileri tarafından tercih edilmemeye neden olmaktadır. Orman işletmelerine yatırılan kapital, istenildiği zaman bir başka alana devir edilmemekte, üretim talebe göre ayarlanamamaktadır. Ayrıca, ürün olgunlaştıktan sonra hasat etme zorunluluğu yoktur. Porsuk’un Geray’a atfen bildirdiğine göre Ormancılık sektörü ürettiği pek çok mal ve hizmetlerle kendisi dışındaki pek çok sektöre girdi vermektedir.

Yani pek çok sektöre alt yapı oluşturmakta, hazır arz yaratarak etkin faaliyet göstermelerini sağlamakta, dolayısıyla makro amaçlara ulaşmada ve sosyo-ekonomik yapıyı geliştirmede (istihdam, katma değer yaratma vb.) önemli bir sektör 14 görünümündedir. Bu özelliği nedeniyle ileri bağlantıları yüksek bir sektördür. Buna karşılık diğer sektörlerden pek az girdi aldığı için geri bağlantıları düşük bir sektördür. Sürdürülebilirlik birçok sektör için oldukça yeni bir kavram olmasına karşın, orman işletmeciliğinde sürdürülebilirliğin temel bileşenleri, çok eskiden beri uygulanmaktadır. Alman ormancı Georg Hartig, 1975 yılında, “sürekli ürün” kavramını gündeme getirmiştir. Bu kavramla ifade ettiği temel fikir, “odun arzının nesiller boyu sürekli olabilmesi için hasadın, büyümeyi geçmemesi gerektiği” olmuştur.

Bu anlayış Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da modern ormancılığın bel kemiğini teşkil etmiştir. Süreklilik prensibi, tarihsel gelişim süreci ile birlikte değerlendirildiğinde ormancılıkta sürekliliğin uzun yıllar boyunca sadece odun hâsılatı sürekliliği şeklinde ele alındığı anlaşılmaktadır. Yani başlangıçta orman işletmeciliğinde süreklilikten gelecekteki odun gereksinimini de sürekli olarak karşılama anlaşılmıştır. Ancak, kavram zaman içersinde toplumun değişen gereksinimlerine uyum sağlamış; ormanın ekolojik, ekonomik ve sosyo-ekonomik işlevleri de dikkate alınmaya başlanmıştır. Yani süreklilik kavramı, başlangıçtaki duruma göre daha geniş bir yelpazede orman ekosisteminin stabilitesini kapsayacak şekilde genişlemiştir.

Ormancılıkta sürdürülebilirliğin, iktisadi sürdürülebilirlik, ekolojik sürdürülebilirlik ve sosyo-politik sürdürülebilirlik şeklindeki üç bileşeni içerdiği ve buna silvikültürel sürdürülebilirliğin de eklendiği ifade edilmektedir. Silvikültürel sürdürülebilirlik, geleneksel orman iktisadı ders kitaplarında bulunan geleneksel odun ürünleri sürekliliği yaklaşımına karşılık gelmektedir. İktisadi sürdürülebilirlik, orman kaynağından elde edilen gelir akışına hitap etmektedir.

30 Mayıs 2015 Cumartesi

Kereste İşletmeciliğinde Sürdürülebilirlik nasıl sağlanmalıdır

sürdürülebilirlik 2Günümüzde artık işletmelerin karlılıkları ve performanslarının göstergesi olan rakamsal değerler tek başına firma performansını ve gelecekteki değerini göstermekte yeterli değildir. Önemle üzerinde durulan konu, firma performansının ve başarı göstergelerinin sürdürülebilirliğidir.

Sürdürülebilirlik işletmenin sadece kendi içsel faktörleri değil, onu etkileyen bütün dışsal faktörleri ve bunların değerlendirilmesini içeren son derece önemli bir göstergedir. Sürdürülebilirlik göstergeleri ekonomik, çevresel ve sosyal kriterler ile kurumsal ve finansal yönetim performansını içerir. Bu nedenle sürdürülebilir işletme performansı sadece işletmelerin mali performansları, karlılıkları ve büyümesinden ibaret değildir.

Bu göstergeler temelde işletmelerin başarılarının ölçümünde önemli olmakla birlikte kısa vadeli ya da büyük ölçüde sadece ilgili dönemi temsil eden ölçütlerdir.

Oysa sürdürülebilir performans ölçütleri uzun vadeli ve daha kapsamlı bir çerçeve sunar. Sürdürülebilirlik aynı zamanda, işletmenin ekonomik, çevresel ve sosyal gelişmelerden kaynaklanan risklerinin doğru bir şekilde yönetilebilmesi ile bağlantılıdır. Öte yandan, işletmenin organizasyon yapısından ve finansal koşullardan kaynaklanan riskler de sürdürülebilir işletme performansı için yönetilmesi gereken riskler arasındadır. Bütün bunların sonucu firma değerine yansıyarak hissedarların değerlerinin maksimum kılınmasını sağlar. Başka bir ifade ile işletmenin sürdürülebilirliği uzun vadede hissedarlar için değer yaratmayı amaçlar.

Firmaların sürdürülebilir başarılarında en temel faktör firmanın kurumsal yönetim ilkeleri ve değerlerine uygun bir yönetim anlayışının benimsenmesi, uygulanması ve faaliyetlerinin ve süreçlerinin izlenerek, gerekli önlemlerin zamanında gerektiği şekilde alınmasıdır. Bu açıdan firmaların sürdürülebilir performansları ile kurumsal yönetim uygulamaları önemli ölçüde çalışmakta, kurumsal yönetim sürdürülebilirlik göstergeleri için temel verileri sağlayarak, firmaların sürdürülebilir performanslarının güvencesini oluşturmaktadır.

29 Mayıs 2015 Cuma

Ormancılık Mesleğinin geçmişi nedir

ormanciTahtacılar atalarından bu yana ormancılık işleri ile uğraşan ve bu mesleği bir gelenek haline getirmiş olan bir Alevi Türkmen topluluğudur. Kim oldukları ve nereden geldiklerine dair birçok görüş bulunmaktadır. Tahtacıların geçmişi hakkındaki en yaygın görüş Tahtacıların gerek Ağaç-Eri, gerekse Oğuz boyundan oldukları kesin kaynaklarla ispat edilmemesine rağmen, Tahtacıların atalarının Anadolu’ya Orta Asya’dan geldiği ve Anadolu’da Oğuz Türkmenleri olarak bilindikleridir.

Yazılı kaynaklarda ise, Tahtacı adına 16. yüzyılda Osmanlı vergi nüfusu tahrir defterinde Cemaat-ı Tahtacıyan olarak rastlanmaktadır. Ağaç-Eri’lerin torunları olduğu düşünülen Tahtacılar Moğol baskısından kaçarak önce Horasan’a, oradan da Irak’a geçmiş ve buradan da Toroslara 7 kadar gelmiş ve ormanlık alanlara yerleşmişlerdir. Ağaç-Eri’ler yaşadıkları yerlerden dolayı orman işçiliği ile uğraşmışlar ve bundan dolayı da bu ismi almışlardır.

Ağaç-Eri’lerine 16. yüzyıldan sonra Tahtacılar denilmiştir. Tahtacılar Alevi olmalarına karşın daha farklı özelliklere sahiptirler. Tahtacılar Hacı Bektaş Ocağı’nı tanımazlar. Tahtacıların iki ocağı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi İzmir Narlıdere’deki Yanınyatır Ocağı, diğeri ise; Aydın Reşadiye’deki Hacı Emirli (Şehepli) Ocağıdır. Günümüzde Yanınyatır ocaklıları Narlıdere’de, Hacı Emirli ocağına bağlı kişiler de Aydın Söke civarındaki Gümüş köyünde oturmaktadırlar.

Günümüzde Türkiye’nin güneydoğusundan başlayarak yoğunluklu olarak Adana, İçel, Antalya, Isparta, Muğla, Denizli, Aydın, İzmir ve Balıkesir illerindeki ormanlık alanlarda yaşamaktadırlar. Geçmişte göçebe olarak yaşayan Tahtacılar günümüzde, çoğu yerde yerleşik düzende bulunmaktadır.

28 Mayıs 2015 Perşembe

Orman İşletmek ile ilgili Orman Kanunları nelerdir

ormancilik kanunuOrman kaynaklarından elde edilen ürünler ana ürünler ve yan orman ürünleri olmak üzere ikiye ayrılabilir. Ana orman ürünleri ormanlardan elde edilen odun hammaddesi, yan ürünler ise odun hammaddesi dışında kalan diğer orman ürünleridir (reçine, sığla, yaprak, çiçek vb.). Ana orman ürünleri yakacak ve yapacak (endüstriyel ürünler) odunlar olmak üzere iki şekildedir. Ormanlardan, bu ürünlerin ne şekilde ve kimler tarafından üretileceği Orman Kanununa göre düzenlenmiştir. Devlet orman işletmeleri ormanlardan, odun hammaddesi üretiminde orman idaresince belirlenen kurallar ve orman amenajman planları doğrultusunda hareket ederek, birim sahadan en yüksek miktar ve kalitede orman emvalini üretmek için çalışmaktadır. Devlet orman işletmelerinde odun hammaddesi üretim işleri vahidi fiyat (birim fiyat), taahhüt (eksiltme veya pazarlık) ve gündelik ile olmak üzere üç şekilde yaptırılmaktadır. Yapılan işin birim miktarına ödenecek bedel üzerinde anlaşmaya varılmasıyla başlatılan iş ilişkisi; devlet orman işletmesine teslim edilen işin toplam miktarının bedelinin ödenmesiyle de sona ermektedir. Çoğunlukla orman ürünü, özellikle de çeşitli niteliklerdeki hammadde odunun hasat edilmesi ve taşınması işlerinde geçerli olan bu düzenin işleyiş biçimi, çeşitli yasal düzenlemelerde ayrıntılı olarak belirlenmiştir. Üretim işlerine ait birim fiyatlar, Orman Genel Müdürlüğünce (OGM) belirlenen esaslara göre her iş kolu için ayrı ayrı olmak üzere saptanır. Buna göre, orman işletmelerince yaptırılacak işlere ait birim fiyat kararları ve şartnameler düzenlenir .

5 Günümüzde Türkiye’de devlet ormanlarındaki üretim işleri 1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 40. maddesine göre yapılmaktadır. Bu maddede; “Devlet ormanlarında ağaçlama, bakım, imar, yol yapımı, kesme, toplama, taşıma, imal gibi orman işleri; işyerinin ve işyerinde çalışacakların hangi mülki hudut ve orman teşkilatı hudutları içerisinde kaldığına bakılmaksızın, öncelikle işyerinde veya civarındaki orman köylerini kalkındırma kooperatiflerine ve işyerindeki köylülere veya işyeri civarındaki orman işlerinde çalışan köylülere, işyerine olan mesafeleri ile iş güçleri dikkate alınarak gördürülür.

Yapılacak işe yukarıda belirtilen kooperatiflerin ve köylülerin iş güçlerinin yeterli bulunmaması, işe ehil olmamaları, aşırı fiyat istemeleri, işin dağıtımı veya yapılması ile ilgili konularda çözülmesi mümkün olmayan ihtilaflar çıkarmaları gibi hallerde, bu işler; işyerine civar olmayan orman köylerini kalkındırma kooperatiflerine veya köylülere yaptırılabileceği gibi taahhüt yolu ile de yaptırılabilir. Bu işleri yapacak müteahhitlerden, işin mahiyet ve hacmine göre ormancı teknik eleman çalıştırmaları istenilir. Ayrıca bu taahhüde gireceklerden mali yeterlilik belgesi istenir” denilmektedir. Bu kanun gereği devlet ormanlarından yapılacak üretimin çoğunluğunu orman köylüsü yapmakta, iş açığı olması durumunda ise dışarıdan gelen işçilere üretim işleri yaptırılmaktadır. Orman köylüsünün ormancılık faaliyetlerinde işlendirilerek ekonomik katkı sağlanması sürdürülebilir ormancılığın temel amaçları arasında yer almaktadır.

Orman köylüsünü işlendirmeye ve kalkındırmaya yönelik yapılan bu uygulama, orman idaresini kısıtlayan bir durumdur ve bir çok aksaklığa neden olmaktadır. Örneğin, işgücünün yeterli olmaması veya işe ehil olmaması hallerinde orman idarecileri zor durumda kalmaktadır. Böyle durumlarda üretim işleri aksamakta ve üretim zamanında bitirilememektedir. Ayrıca orman işçiliği yapan orman köylüleri tüm üretim dönemi boyunca ormancılık işlerinde çalışan kalifiye orman işçileri olmadıklarından dolayı, teknik bilgi, iş kalitesi ve verimlilik açısından yeterli gelmemektedir. Orman kaynaklarından yapılan üretim işlerinde işçi istihdamı konusunda yaşanan sorunlar ormancılık sektörünün verimliliğini de etkilemektedir. Orman işçiliğinin bu sorunları, yurdun çeşitli bölgelerindeki ormancılık çalışmalarının gerçekleştirilmesi için gerekli işgücünün zamanında ve yeteri ölçüde sağlanabilmesi yönünden güçlükler doğurmaktadır.

6 Ülkemizde orman kaynaklarından etkin bir biçimde fayda sağlamayı kısıtlayan birtakım sorunlar bulunmaktadır. Bu sorunlar dışsal sorunlar ve içsel sorunlar olmak üzere iki şekilde ayrılabilmektedir. Dışsal sorunlar; toplumun orman kaynakları konusundaki değer yargıları, diğer sektörlerdeki yanlış politikalar, örgüt yapısındaki istikrarsızlık, orman endüstrisine ilişkin yanlış politikalar olarak ifade edilebilmektedir. İçsel sorunlar ise; ormancılık kapsamının ormancılar tarafından yanlış anlaşılması, uzmanlaşma, iş bölümü ve örgütlenme eksiği, eğitim, bilgi ve deneyim eksikliği, finans yetersizliği ve kaynakların rasyonel kullanılmayışı olarak ifade edilebilir.

Bunun yanı sıra, gerek iş güvenliği ile ilgili önlemlerin bulunmaması, gerekse düzensiz ve yetersiz işlendirmenin getirdiği uyumsuz ve yetersiz iş deneyimi nedeniyle her yıl çok sayıda iş kazaları olmaktadır. Devirme, boy verme, sürütme işlemleri sırasında önemli kayıplar olmaktadır. Bu işlendirme düzeni bir yönüyle de orman işletmelerinin başarısını etkilemektedir.

Ülkemizin en büyük doğal kaynaklarından olan orman kaynaklarından, gerek orman kaynaklarının yönetiminde yaşanan kısır döngüler, gerekse orman-toplum ilişkilerinin zayıf oluşundan dolayı etkin bir biçimde faydalanılamamakta, bu da sürdürülebilir ormancılığı olumsuz etkilemektedir. Ormancılık işlerinde üretimden satışa kadar tüm teknik işlemlerde (kesme, tomruklama, bölmeden çıkarma, yükleme, boşaltma, taşıma, standardizasyon, istifleme vb.) rasyonellik ilkelerine uygun davranmak işletmeciliğin gereği olup, işletme başarısına olumlu etki yapacaktır.