Teknoloji; doğa kaynaklarını kullanırken hammaddenin bol veya az bulunuşuna göre biçimlendirilmiştir. Bunun sonucu zaman içerisinde hammaddelerden ekonomik ve rasyonel kullanma yöntemleri geliştirilerek en iyi şekilde yararlanma yoluna gidilmiştir. Ormandan çok yönlü yararlanmanın gerçekleştiği günümüzde, sadece odundan yaklaşık on bin farklı ürün elde edilebilmektedir. Bu kadar geniş kullanım yeri bulabilen odun tüketimi ve dünya nüfus artışı ile orman varlığının çeşitli sebeplerle hızla azaldığı göz önüne alındığında; hammadde olarak odunun değeri sürekli artacağı söylenebilir.
Bu nedenle odun; en ekonomik ve rasyonel şekilde değerlendirilmek zorundadır. Ayrıca, masif odunda doğal olarak bazı kusurlar bulunmaktadır. Örneğin; budak eğilme direncini azaltıcı bir etki yapmaktadır. Bu nedenle masif olarak değerlendirilmesi yanında yonga, lif ve tabakalı ağaç malzeme üretim yöntemleri geliştirilerek daha az kusurlu malzeme üretilirken endüstri artıklan da değerlendirilmektedir.
Odun anizotropik yapısı nedeniyle üç farklı yönde değişik özellikler gösterir. Hammadde odunun değişik yöntemlerle levha haline getirilmesiyle odun kusurları olabildiğince iyileştirilmekte ve daha izotrop homojen malzemeler üretilebilmektedir. Bu nedenle homojen malzeme üretmek son yarım yüzyıldaki gelişmelerin belirgin karakteristiği olmuştur.
1940’lı yıllarda yonga levhanın endüstriyel olarak üretimine başlanılmıştır. Giderek azalmakta olan orman varlığına olan talebi azaltmak, artıklar ve düşük değerli odunlardan kaliteli ve ekonomik malzeme üretmek, odun esaslı levhaların geliştirilmesinde başlıca düşünce kaynağı olmuştur. Üretilen levhalar geniş yüzeyli, odunda doğal bulunan kusurlardan kısmen arınmış, izotrop ve homojen özelliklere sahiptir,
1700’lü yıllara dayanan kontrplak ve kontrtabla endüstrisinde üretilen levhaların fiziksel ve mekanik özellikleri masif oduna oranla oldukça iyi olmasına karşın, bu levhaların üretimi için gerekli hammaddede aranan özellikler de oldukça yüksektir. Bu endüstrinin hammaddesini oluşturan soymalık yuvarlak odunlar hem çok pahalı, hem de üretim süresi 200-250 yıl gibi uzun zaman aldığından bulunması her geçen gün zorlaşmaktadır. Bu bakımdan, kontrplak ve kontrtablanın yerini tutacak daha ekonomik yeni bir malzeme üretimi için yakın geçmişte oldukça yoğun çalışmalar yapılmıştır.
Bu amaçla geliştirilmiş olan, OSB levhaları giderek önemi artacağı anlaşılan yeni bir levha türüdür. Bu yeni levha türünün üretimiyle, 60 yıllık bir geçmişi olmasına karşın, çok hızlı bir gelişme göstermiş olan yonga levha endüstrisi ileriki yıllarda da rekabet gücünü koruyabilecektir.
Soyma yöntemiyle kaplama üretiminde küçük çaplı ve düşük değerli odunlar %50 randımanla değerlendirilirken, yönlendirilmiş levha (OSB) üretiminde değerlendirme oram %85’dir. Yönlendirilmiş yongalı levhanın en önemli faydası kullanım yerine göre arzu edilen dirençte üretilebilmesi, doğal oduna göre daha stabil olması, çatlak, budak gibi odun kusurlarım bulundurmamasıdır.
Odun esaslı levhalar, %80-90 gibi büyük oranda odun yongası içermektedir. Herhangi bir koruyucu işleme tabi tutulduktan sonra veya koruyucu işleme tabi tutulmadan kullanılan yongalar rutubet, mantar, böcek ve yangına gibi çeşitli biyotik ve abiyotik zararlıların tahribatına maruz kalabilmektedir. Bunun sonucu olarak, mamul malzemenin kullanım yerinde boyut değişimleri, renklenmeler, çürümeler ve dolayısı ile direnç kayıpları meydana gelmektedir. Oysa levha üretiminde amaç, ağaç malzemenin fiziksel ve mekanik özelliklerinin yanı sıra biyolojik ve kimyasal özelliklerinin iyileştirilmesi veya en azından bunların korunmasıdır. Bunun için en etkin çözüm ise; odun esaslı levhaların üretimi esnasında koruyucu kimyasal maddeler ile muamele edilmesidir.
Günümüzde kullanım alanı ve paralelinde üretim miktarı artan OSB, kullanım ömrünün daha uzun olması açısından çoğunlukla fungusit, insektisit ve yanmayı geciktirici özelliklere sahip borlu bileşiklerle modifiye edilmektedir.
Odun esaslı levha üretimini sınırlandıran iki önemli faktör vardır. Bunlardan birincisi odun, İkincisi de yapıştırıcı maddedir. Sektörün hammadde sıkıntısını çözmek amacıyla kavak ve pavlonya gibi hızlı gelişen ağaç türleri üzerinde çalışmalar yoğunlaşmaktadır.
Odun yapıştırıcılarını, fenol ve amino plastikler oluşturmaktadır. Bu grubun öncülüğünü yapan fenol formaldehit geçen yüzyılın başlarında geliştirilmiş ve sonrasında ilk sentetik polimer olarak üretilmiştir. Fenol formaldehit, uzun ömürlü ve suya dayanıklılığının iyi olması bakımından dış mekânlarda kullanım için en uygun tutkal olarak ağaç sanayindeki yerini almıştır. Fenolik esaslı tutkallar, petrol türevi olması nedeniyle oldukça pahalıdır. Dünyada levha ürün maliyetini azaltmak için alternatif bağlayıcı arayışı devam etmektedir.
Son yıllarda yapılan çalışmalar fenol ve üre formaldehit tutkallarına alternatif düşük maliyetli bağlayıcılar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Öte yandan kağıt fabrikalarında atık olarak oluşan siyah çözeltiden çökeltilerek elde edilen kraft ligninin, bağlayıcılık özelliğinden yararlanılarak alternatif tutkal üretilebileceği bilinmektedir. Kimyasal yapısının fenol ile benzemesinden dolayı lignin, fenolün yerine kullanılabilmektedir. Kağıt hamuru atık sularının ihtiva ettiği lignin yapıştırıcı madde olarak iki şekilde değerlendirilir. Bunlardan birincisi lignin molekülünü çeşitli yöntemlerle parçalayarak küçük moleküllü yeni maddeler elde edilmesi, İkincisi ise atık çözelti içerisindeki ligninin yapışım değiştirmeden mevcut özelliklerinden yararlanılmasıdır
A.DÖNMEZ